10. BÖLÜM

3.9K 199 7
                                    



Luhan yatağından kalktı ve pencereye doğru yürüdü.Kai'yi her zaman burada beklemişti.2 hafta boyunca onu burada beklemişti.Şimdi de gelmeyeceğini biliyordu.Kris'le olan ilişkileri bazen sorunlu olsa da onu sevdiğini biliyordu.O sarışın dev kendisinden katlarca daha iyiydi.Hiç değilse onu sevdiğini söyleyebiliyordu.Konuşabiliyordu.


''Kkaai.'' Tekrar etti.Bir daha ve bir daha.Her seferinde kelime olması gereken gibi düzgün bir şekilde çıkmıyordu ağzından.Sinirle elini yumruk yaptı.Avucuna batan tırnaklar canını o kadar acıtmıyordu.Yalnızlığa alışmıştı.Sevilmemeye ve görmezden gelinmeye de alışmıştı.

Neden Kai'yi sevmeye başlamıştı ki?.Ona iyi davranıyor olduğu için mi?.Ona şeker ve kıyafet verdiği için mi?.Belki de hepsi onu sevmesinin koca bir nedeniydi ama Luhan nedeni tam olarak biliyordu.Onu seviyordu çünkü Kai onu yalnızlıktan kurtarmıştı.Kafesini sonuna kadar açıp onu dışarı çıkarmış ve sevgiyle sarmıştı.

''Kai.'' 

Alt dudağını ısırdı ve tekrar etti.Ellerini havada sallayıp ağzını kapattı.Bunu Kai gelince onun yüzüne söyleyecekti.Tek yapması gereken beklemekti.Hayatının başından beri yaptığı şeye devam ediyordu. Perdeyi açık bıraktı ve yatağına oturdu.Işıkları Kai gittiğinde kapatmıştı.İçeriye gizlice giren ay ışığı beyaz tenini aydınlatıyordu.Şeker paketini cebinden çıkardı ve avucunun içinde gezdirdi.Ondan gelen her şey güzeldi.Olağanüstü bir şekilde...aşk doluydu.





Kris,kolları arasından sıyrılan bedene uzun bir süre baktı.O değişmişti.Sevdiği çocuk değişmişti.Belkide suçu kendinde aramalıydı ama o bunu yapamayacak kadar kendini beğenmişti.

''Kalamam.''Kai burnunu çekti ve hızlıca gözyaşlarını sildi.''Ona geleceğimi söyledim,beni bekliyor.''

''Ona neden bu kadar çok bağlandın?.Sen kendinden başka hiç kimseyi düşünmezsin Kai.''
Kai başını iki yana salladı.

''Değişmek istiyordum ve değiştim Kris.Beni değiştiren sen değildin;Luhan'dı.''

Kris gülümsedi ve koltuğa geri oturdu.Ayaklarını masaya uzatıp kanalı değiştirdi.

''Sende değişmesini istediğim hiçbir şey yok Kai.Seni olduğun gibi seviyorum.''

Kai onun yanına oturup uzun olana sarıldı ve boynuna minik bir öpücük kondurdu.

''Eğer biraz daha yanımda kalırsan asla onun yanına gidemeyeceksin.''


Kai kıkırdadı ve Kris'in yüzünü avuçları arasına aldı.


Bir öpücük.
İki kişininde istediği bedenden olmayan.
Sevgiyle dolu kalpler.
Aldatan ve aldatılan.

Kai geri çekildiğinde Kris sırıttı.

''Seni özledim.''
Kai onun bahsettiği şeyi anlamıştı.Tekrar onu öperken ayaklandı.

''Evi yakmamaya çalış ve döndüğümde seninle görüşeceğiz.Yatakta.''

''Sabırsızlıkla bekliyorum.''

Kris kapanan kapının sesini duyunca koltuğa gömüldü.Belki de başından beri yalnız olması gerek Luhan değildi;O'ydu.


Kai hastaneye döndüğünde gece yarısı olmuştu.Kolundaki diş izleri hala belirgindi ama bu onları güzel bir işaret olarak kabul ediyordu.
'

'Işıklar neden kapalı?''

Kendi kendine konuşup kapıyı açtı.Luhan yere oturmuş sırtını yatağa dayamıştı.Kai yatağın üzerine taşmış sarı saçları görünce kıkırdadı. 

''Hey Bambi!.Hasta olacaksın yerden kalk.''


Luhan onun sesini duyunca oturduğu yerden zıpladı.Gelmeyeceğini düşünmüştü. Kai onun bir şey söylemek istediğini anlamıştı.

''Tuvaletin mi var?.Yatağına mı yaptın yoksa..?''Kai hızlıca yatağa ilerledi ve kontrol etti.Temizdi.Luhan homurtu çıkardığında Kai tekrar ona baktı.

''Aç mısın?.Yemeğini yemedin mi?.''
Luhan başını iki yana salladı ve gülümsedi.

''O zaman ne d-''

''KAİİİ''

Tek bir kelime.
Sevinç çığlıkları atan iki kalp.
Yalnızlığı dolduran biri.
Aşkla dolu iki beden. 


Kai ona yaklaştı ve yavaşça sarıldı.Luhan hala gülümsüyordu.Parmak ucunda yükseldi ve çenesini Kai'nin omzuna koydu.Luhan ellerini onun boynuna sardı ve vücudunu ona yaklaştırdı.
Kai dışarıdaki soğuğu unutmuştu.Şimdi cenneti yaşıyordu.Luhan'la birlikte cennetteydi. 





Sabah Kai okula gitmek zorundaydı.İlk dersin ardından hemen Müdür Bay Kim'in odasına doğru koşmuştu.Kapıyı çalıp içeri girdiğinde Bay Kim şaşkın gözlerle ona baktı.
Az önce saygının ne olduğunu bilmeyen öğrenci kapıyı çalmış ve eğilerek onu selamlamıştı. 

''Efendim ben sizden bir şey yapmanızı isteyecektim.''

Müdürün şaşkın ifadesi tarif edilemez bir hal almıştı.

''E-evet Jongin.''

Kai ona 'Jongin'diye seslenilmesinden rahatsız olduğunu belli eder gibi öksürdü.

''Hastanede gönüllü olarak çalışmak istiyorum.''

''Sen..NE?.Gönüllü olarak mı?.'',

Kai başını evet anlamında salladı.

''Peki,ben hastane yetkilileriyle konuşacağım.Bu senin geleceğin için bir artı niteliğinde bunu biliyorsun,değil mi?''

Kai tekrar başını salladı.

''Teşekkür ederim.''

Kapıya doğru ilerlediğinde müdür her an kalp krizi geçirecek gibiydi.Nasıl olurda ukala Kai bu kadar değişmişti.

''Ah ve unutmadan,size yaptığım her şey için özür dilerim.''

Kapıyı açıp çıktığında adam kahkaha attı.İçtiği sinir ilaçları halüsinasyon görmesine neden oluyordu. 



''Ne..ne yaptın?''
Kai zıplayarak konuştuğunda kantindeki herkes Sehun ve ona baktı.Sehun eliyle onun ağzını kapattı.

''Onu öptüm,şimdi çocuk gibi zıplamayı kes.''

''Nasıldı?.Dudakları gerçekten iyi hissettiriyor muydu?.Ya da tadı nasıldı?.Tuzlu?.Şekerimsi?.Ya da daha fazla bir şey oldu mu?.Onu ağzına aldın mı?.Ha aldın mı?.Kızarıyorsuunn.''

Kai onu çıldırtmak için daha yüksek sesle konuştu.Sehun onun karnına dirsek attığında acıyla inledi.


''O kadar çok utanmıştım ki onunla konuşamadım bile.Tüm gece boyunca birbirimizden kaçtık.''
Kai acıyan karnını ovuşturdu.

''Devamının bu kadar sıkıcı olduğunu bilseydim,sormazdım.''
Sehun gözlerini devirdi.

''Luhan nasıl?.Ona iyi davranıyorsun değil mi?.Kyungsoo Hyung onun artık konuştuğunu söyledi.''

Şimdi salakça gülme sırası Kai'deydi.Meyve suyundan bir yudum aldı ve yutkundu.

''Onun yanındayken bulutların üzerindeymişim gibi hissediyorum.Karnımda kelebekler çiftleşiyor ve ben onları durduramıyorum.''

Sehun onu kızdırmak için eliyle Kai'nin yüzüne vurdu.

''Onu seviyorsunn..Kai,Luhan'ı seviyor.''

Kantindekiler yine onlara döndüğünde Kai mutlulukla gülümsedi.O gün herkes Kai'deki değişime şahit olmuştu.Şimdiye kadar bir şeyleri kırmış,birilerini dövmüş ya da öğretmenleri tarafından müdüre şikayet edilmiş olması gerekiyordu.Ama o sırasında oturup problemleri çözmeye çalışıyordu.Derste sessiz duruyor ve öğretmene soru soruyordu.Hatta bir problemi çözmüştü.Kris evden çıkıp arabasına bindi.Aklından geçen düşüncelerden sıyrılıp gitmek istediği yere gitti.Kai'nin neden değiştiğini öğrenmek istiyordu.

"Xi Luhan,doğu kanadında koridorun sonundaki odada kalıyor efendim.1055 numaralı odada."

"Teşekkür ederim."Kris gülümsedi ve uzun koridor boyunca ilerledi.Her adımda nefreti ve öfkesi daha da büyüyordu.Onu elleriyle boğmadan önce her şeyi öğrenmeliydi.Elindeki çiçeği koparacakmış gibi sıkmaya devam ederken Luhan'ın odasına ulaştı.Kapıyı yavaşça açıp başını içeriye uzattı.Luhan yatağının ortasında ona verilen boyalarla kağıda resim çiziyordu.O kadar sevimli görünüyordu ki Kris,Kai'ye hak verdi.Luhan kapıdaki büyük bedeni fark edince nefes almayı unuttu.

*O neden burada?*

Kris içeriye girdiğinde çiçeği ona uzattı.Luhan ona bakmaya devam ediyordu.

"Pekala..."

Kris çiçekleri yatağın yanındaki komidinin üzerine koydu.

"Buraya neden geldiğimi merak ediyorsun değil mi?.Kim olduğumu biliyor musun?"Luhan yavaşça başını salladı.

"Kai'nin sende ne bulduğunu merak ettim.O neden sana bu kadar bağlandı?."

Luhan gözlerini kaçırdı.Şuan bu dev adamla aynı odada olmak bile korkmasına neden oluyordu.

"Konuşsana."Kris kıpırdandı.Eğilip ellerini yatağa bastırdı.

"Senin tadını merak etmeye başladım.Onu memnun edebildiysen beni de memnun edebilirsin."

Luhan gözlerini kocaman açtı ve elinde tuttuğu boyasını yatağın üzerine bıraktı.Kris onun çizdiği resmi görünce ürkütücü bir kahkaha patlattı.

"Bu Kai mi?.Ve bu da sen misin?."

Kris el ele olan çocukları gösterdi.Luhan dolan gözleriyle başını salladı.Kris elinde tuttuğu kağıdı küçücük parçalara ayırdığında Luhan yataktan kalkıp pencereye yanaştı.O Kai'nin hediyesiydi ve uzun olan her şeyi mahvetmişti. Kris onun üzerine yürürken kağıt parçalarını havaya fırlattı.

"Eğer sürtüğümü elimden alırsan bir daha buraya sadece seninle konuşmaya gelmem.Sevimli yüzünü tanınmayacak hale sokarım.Bu ondan uzaklaşman için küçük bir uyarı.Anladın mı?."

Elini Luhan'ın yanağından çekti.Luhan'ın göz yaşları akarken ona aldırış etmedi ve arkasını dönüp odadan çıktı.Koridorda ilelerken cebindeki telefonu çıkardı ve numarayı tuşladı.

Saniyeler sonra diğer hattakinin sesi onu biraz olsun sakinleştirmişti.

"Bu gece gelemeyeceğim bebeğim,küçük bir işim var."
Tao'nun yanıt vermesini beklemeden telefonu kapattı .Bu gece küçük bir işi vardı,evet doğru.

Kai ile küçük bir işi.

Believe MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin