"Biraz daha iyi misiniz?"
Annem yumuşak ses tonuyla konuştuğunda başımı salladım ve elimdeki kahveden bir yudum daha aldım. Sıcak kahve boğazımdan geçerken biraz daha rahatlıyordum.
Zayn ormanın içine gittiğinde Jenna beni bulmuştu ve Tyler'ın yanına götürmüştü. Polisler gelip bize olanları sormuştu ve olayı –Liam ve Zayn'le olanlar dışında- en ince ayrıntısına kadar anlatmıştık sonraysa hepimizi evlerine göndermişlerdi.
Tyler ve Jenna kuzenlerdi ve aynı evde yaşıyorlardı. Aileleri ise -her zaman olduğu gibi- şehir dışındaydı. Bizim eve gelmiştik ve -yılın neredeyse 200 günü olduğu gibi- bu günde bizim evde kalacaktık. Ben Zayn , Liam , Harry ve cesetleri bağdaştırmaya çalışırken , Jenna hala şoku atlatamamıştı, Tyler'sa susuyordu. Ne zaman korksa susardı.
"O kadar korkunçtu ki..."
Jenna kısık bir sesle konuştuğunda Tyler kucağımdaki başını benden Jenna'ya çevirdi.
"Onu öylece kanlar içinde yerde gördüğümde... Ne yapacağımı bilemedim. Sadece öylece kaldım. Hareket bile edemedim. Her yeri kandı ve ben..."
Jenna yine ağlamaya başladığında annem Jennaya sıkıca sarıldı. Tyler başını kucağımdan kaldırıp dikleştiğinde elimdeki kupayı masaya bıraktım ve bende ona sıkıca sarıldım.
Okuldaki cesedi bulan Jenna ve Harry'di. Jenna ağladığı için Harry onu tuvalete götürüyorken arka koridorda onu bulmuşlardı. Onların arkasından gelenlerde hemen ambulansı aramış ve öğrencileri uzaklaştırmışlardı ama Jenna hala şoku atlatamamıştı.
"Senin suçun değildi."
Annem yumuşak sesiyle konuştuğunda Jenna elleriyle gözündeki yaşları sildi.
"Biliyorum ama kendimi çok kötü hissediyorum."
Tyler benden ayrılıp koltuğa yaslandı ve sol kolunu açtığında hemen açtığı kolunun altına girip ona sokuldum.
"Bu konuyu kapatabilir miyiz?"
"Kesinlikle. Zaten olan şeyler oldukça kötü bunları hatırlamak bizi daha da üzecek."
"Haklısınız ben sadece... Tamam toparlanacağım."
Jenna gülümsedi ve elini yüzünün etrafında sallayıp kendine gelmeye çalıştı. Tyler hiçbir şey demeden sağ kolunu da açtığında Jenna ayağa kalktı ve oda benim gibi Tyler'a sokuldu.
"Üzülmeyin bunlar geçecek. Biz iyi olacağız."
"İyi olacağız."
"İyi olacağız."
Jenna ve bende Tyler'ı onayladığımızda annem yüzünde hüzünlü bir gülümsemeyle bize bakıyordu.
"Ne çabuk büyüdünüz böyle."
Annem çatallaşmış bir sesle konuştuğunda hepimiz ona döndük.
"İlk tanıştığınız günü hatırlıyorum. Daha 4 yaşındaydınız. O kadar miniktiniz ki sizi kalbime sokup her şeyden saklamak istiyordum. Şimdiyse hepiniz büyüdünüz ve hala birbirinizi kolluyorsunuz... Tanrım, sanırım ağlayacağım!"
"Beni de ağlatacaksın."
Jenna'nın duygu yüklü sesinden sonra beraber kalktık ve annemin yanına geçip ona sarıldık. Jenna ve Tyler'a öz annelerinden çok benim Annem bakmıştı ve onlarda benim annemi kendi anneleri gibi görüp seviyorlardı.
Annem kollarını bize doladığında Tyler yere oturdu ve annemin bacağına başını koydu.
"Sen bizim annemizsin. Ağladığım zaman sen vardın, karne aldığım zaman, düştüğüm zaman, ilk maçımda, ilk kupamda, ilk yenilgimde. Ben doğduktan sonra mecbur kalmadıkça yanıma uğramayan annem ve babam yada yapmacık sevgi gösteren akrabalarım değil benim ailem. Benim ailem sen, Betty ve Jenna. Belki çok kalabalık bir aile değiliz veya kan bağımız yok ama gerçekten bir aileyiz. Sizden başka kimsem yok ve size söz veriyorum size zarar gelmesine izin vermeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In The Forest
WerewolfO ormana girmemin bir hata olduğunu biliyordum ama hayatımı tamamen değiştireceğini bilmiyordum. 09.03.2017