-19- Gri gözler

25 2 0
                                    

"Biraz daha kahve ister misin?"

"Hayır. Sanırım beynim patlamak üzere."

Ellerimle başıma bastırdığımda Grace elini masadaki elimin üzerine koydu ve sıktı.

"Onları dert etme yakında burada olurlar. Diğer şeyler konusunda da kendine eziyet etmeyi kes, bundan sonra bende size yardım edeceğim."

Ona yorgunca gülümsediğimde kucağımda kıpırdanan Camila'ya daha sıkı sarıldım. Tekrar bana sokulup uyumaya devam ederken yutkundum. Geldiğimizde olayları düzgünce konuşmadan önce bizim ufaklığı yani Camila'yı sakinleştirmek için sıcak bir banyo yaptırmıştım sonraysa Grace'in getirdiği valizlerimizin içinden benim tişörtlerimden birini ve Grace'in küçük gelen taytlarından birini ona giydirmiştik. Biraz büyük olmuştu ancak onu ısıtıyordu. İlk başlarda bana karşı bile ürkek davransa da yarım saat geçmeden kucağımda uyuya kalmıştı bende uyanmaması için üzerine battaniye örtmüştüm. Nathan'a buranın adresini mesaj atmıştık ve koltukta Grace ile konuşmaya başlamıştım. Ona olanları anlattığımda bu kurtları öldüren sürü hakkında hiçbir bilgisi olmadığını öğrenmiştim. Sonraysa benim ve sürüm hakkında konuşmuştuk ve o bana tonlarca öğüt vermişti.

Bu durumdan kurtulmak için konuştuğumuz birkaç saatlik sohbetten sonra ona ufaklığı nereden tanıdığını sormuştum. Ve tabii adını. Camila'nın ailesinin sürüsüne 2 yıl önce birkaç ot sattığı zaman Camila 4 yaşındaymış. Sadece kısa bir süreliğine onu görmüş ancak ailesinin onun kıçını tonlarca kez kurtardığını ve son gördüğünde Camila'nın kesinlikle konuşabiliyor olduğunu anlattı.

"Grace?"

Başını kupasından kaldırıp bana döndüğünde mırıldandım.

"Çocuklarla bu geceliğine burada kalabilir miyiz? Burayı çok bilmiyoruz ve sanırım güvende olacağımız tek yer burası."

"Ah Tanrım, cidden bunu soruyor musun? Tabii ki istediğiniz kadar burada kalabilirsiniz. Zaten aşağı katta çalışıyorum ve buraya kimse gelmiyor, benim odam haricinde 3 tane oda var ve kuzenim olduğun için benim olan her şeyde VIP hakkın bulunuyor. Benim evim, senin evin."

"Çok teşekkür ederim."

"Elimden geldiğinden bile daha fazla yardım edeceğim sana."

Ona gülümsediğim sırada kapı çalınca kucağımdaki Camila'yı koltuğa yavaşça bıraktım.

"Ben bakarım."

Gergince başını salladığında hızlı adımlarla kapının önüne geldim ve deliğe uzandım. Öndeki Nathan'ı görünce kapıyı hızlıca açtım. Hepsi gergin bir şekilde bana bakınca kapının önünden çekildim.

"Ne oldu? Onlar iyi mi?"

Nathan çaresizce içeriye geçtiğinde Harry kanlı tişörtünü çıkardı.

"Sıçtık."

Zayn kapıyı kapatıp bana sarıldığında, bende ona sıkıca sarıldım.

"Neler oluyor Zayn?"

"Seni bu işin içine soktuğum için özür dilerim."

Ben cevap veremeden Grace konuştu.

"Uhm, içeriye gelmelisiniz. Konu ciddi."

Bu işte iyi olmamama rağmen ne kadar gergin ve endişeli olduklarını çok net hissedebiliyordum. İkimizde hızlıca içeriye girdiğimizde Grace, Nathan'a baktı.

"Getirdin mi?"

Nathan başını sallayıp karton paketi Grace'e uzatınca Grace eline alıp içindeki kavanozu açtı. Gözlerimi kısıp kavanozun içine baktığımda gözlerim büyüdü.

In The ForestHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin