"O kızdan nefret ediyorum! Sırf onu gıcık etmek için maçta Jason'un üzerine atlayıp kaza süsü vereceğim! Vazgeçtim. Jason'un üzerine atlayacak kadar düşmedim."
Jenna cümlesinin sonunu değişik bir ses tonuyla bitirdiğinde gülerek onu dinliyordum tam bu sırada kapı açılıp içeriye Bay Jones girdiğinde Jenna hemen Tyler'ın yanına oturdu. Dersin bitmesine 20 dakika kalmıştı ve biz çok güzel bir şekilde dedikodu yapıyorduk. Başımı cama çevirdim. Cam tarafında en arka sırada oturuyordum ve benim önümde Jenna ve Tyler oturuyordu. En arka kesinlikle mükemmeldi! Buradan herkesi görebiliyordum ve kimse beni göremiyordu. Tek oturmaksa benim için bir ayrıcalıktı.
"Günaydın çocuklar!"
Hepimiz bay Jones'a günaydın mırıldandığımızda o üzerindeki ceketi çıkardı ve o bayıldığımız gamzelerini gösterircesine gülümsedi.
"Hadi ama! Biraz enerjik olun."
Bay Jones 25 yaşındaki edebiyat öğretmenimizdi ve benim dışımdaki tüm kızlar ona aşıktı. Pekala bende biraz ondan etkileniyor olabilirim ama onu öğretmen olarak görüyorum. Yani çoğu zaman. Hey, Edebiyat öğretmeni göbekli ve kel olmalı ateşli değil!
Kızlar onu keserken ben amaçsızca kapıya bakıyordum. Kapı çalındığında sıçradım. İşte bunu beklemiyordum. İçeriye 3 tane mükemmel insan girdiğinde bütün kızlar -ve birkaç erkek , hayır onlara karşı değiliz- gözlerimizi pörtletip onlara baktık. Önde Kahverengi saçlı iri ve tapılası bir çocuk , arkasında Yeşil gözlü ve inanılmaz kıvırcık saçlı bir çocuk ve en arkada da 1 saat önce belimi tutan siyah gözlüyü görmemle gözlerim daha da büyüdü. Hadi ama! Benimle dalga mı geçiyorsunuz?!
"Ihm... Bay Jones?"
En önde duran kahverengi saçlı ateşli çocuk kaşlarını kaldırıp Bay Jones'a baktığında bay Jones her zamanki gibi kocaman gülümsedi ve yanlarına gidip gülümsedi.
"Evet benim, siz yeni öğrenciler olmalısınız. Hoş geldiniz!"
Çocuklar gülümsediğinde benim gözüm hala sabahkindeydi. Ben ona merakla bakarken o hissetmiş gibi bana döndü ve tam o an göz göze geldik. Tanrım, sanki orada oturduğumu biliyormuş gibi tek seferde buldu beni. Yüzüne yine o yamuk sırıtışını taktı ve bana göz kırptı. Ona güldüm ve bay Jones'a döndüm.
"Çocuklar, Yeni sınıf arkadaşlarınız Liam, Harry ve Zayn. New York'tan buraya taşındılar ve uzun bir süre daha burada kalacaklar onlara burayı gezdirin ve ne kadar güzel bir yer olduğunu gösterin."
Kahverengi saçlı olan Liam , yeşil gözlü Harry ve beni tutanda Zayn'di. Vay canına, Zayn ismini ilk defa duyuyorum ve hoşuma gitmediğini söyleyemem.
"Jenna siz Tyler'la Duvar tarafına geçin Liam ve Harry şimdilik oraya otursun. Zayn sende Betty'nin yanına geç sanırım tek boş yer onun yanı."
Jenna oflayarak ayaklandığında Tyler çoktan çantasını alıp duvar kenarına oturmuştu.
"Yine şans senin yanında sürtük! Kıvırcık olan benim ona göre, neyse, beni çok özle!"
Jenna kulağıma fısıldayıp yanağımı öptüğünde ona gözlerimi devirdim. İşte klasik Jenna. Çantasını alıp Tyler'ın yanına otururken bir yandan da Harry'i kesiyordu. Jenna duvar kenarına oturunca çocuklar gülümseyerek benim önüme geldiler.
"Merhaba!"
İkisi de aynı anda gülümseyerek konuştuğunda bende onlara gülümsedim.
"Merhaba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In The Forest
Hombres LoboO ormana girmemin bir hata olduğunu biliyordum ama hayatımı tamamen değiştireceğini bilmiyordum. 09.03.2017