-20-Kargalar

20 1 0
                                    

 "Her şey yolunda mı ufaklık?"

Camila bana bakıp başını salladığında saçlarını okşadım ve ona sarıldım. Nathan'ın teklifini hepimiz kabul etmiştik ve 1 saat sonra tekrar eve doğru yola çıkmıştık. Camila'yı orada bırakmak istemiştik ama Camila sadece bana sarılmıştı ve bırakmamıştı. 

Ailesini ve her şeyini kaybetmiş, konuşamayan bu küçük kız sadece bana güveniyordu. Onu ikna etmeye çalışsam da beni bırakmamıştı ve en sonunda Nathan onu da yanımıza alabileceğimizi söylemişti. O sokakta bulup yanıma aldığım minik bir yavru köpek değildi ama gidecek hiçbir yeri, bir tanıdığı veya akrabası kalmamıştı ve onu öylece ortalıkta bırakamazdık. Ayrıca bu peşimizde olan sürünün, bütün kurtları veya sürülerindeki herkesi bildiğinden ve arkada görgü tanığı bırakmayacağından emin olduğumuzdan, en azından onu bulduklarında yanımızda olması ve onu koruma fikrini herkes kabul etmişti.

Onun ailesi tonlarca kez Mark'ın da arkasını topladığı için çocuklar ona saygı duyuyordu. Onunla ne yapacağımızı bilmiyordum ama onu kesinlikle öylece ortada bırakmayacaktım. Ne kadar kötü bir durumda olsak da, söylediğim gibi o bizim yanımızdayken güvendeydi.

Onu bu kadar sevmemin belki de bir sebebi benziyor oluşumuzdu. Bende onun kadar acı bir yolla olmasa da her şeyin farkına küçükken varmak zorunda kalmıştım ve sevdiklerimi kaybetmiştim. Tek fark, benim annem ve Grace'im vardı, ama onun kimsesi yoktu. Benden başka. Bu yüzden en azından ona yeni bir aile bulana kadar ona elimden gelenden bile daha fazla aile olacaktım.

Öte yandan dün gece Nathan en az 50 defa aramasına rağmen Mark telefonuna cevap vermemişti ve ona bir şey olduğu konusunda hepimiz endişeliydik. Buna rağmen 2 gündür hiç kimse uyumamıştı ve eve gidince de uyuyacağımızı sanmıyordum. Tanrım, daha 3 ay önceye kadar en büyük problemim amigo seçmelerini batırıp batırmayacağımdı. Şimdiyse yaşayıp yaşayamayacağımı düşünüyordum.

Buna rağmen ilk defa büyük bir şeyin, bir ailenin parçası olmuştum.

Ağrıyan boynumu ovuşturduktan sonra sürücü koltuğunda endişe ile bana bakan Zayn'i görünce hafifçe gülümsedim. Bu olanlardan kendini sorumlu tutuyordu ve beni olayların içine soktuğu için pişmandı. Bunu biliyordum.

"Sorun yok."

Uzanıp omzunu sıktığımda gülümsemeye çalıştı.

10 dakika sonunda kasabaya girmiştik. Bizim eve yakın bir yere geldiğimizde Zayn arabayı durdurdu. Hepimiz ona dönünce mırıldandı.

"Her ihtimale karşı Camila ve Beth'i burada bir yere bırakacağım. Siz gidin, bende birazdan gelirim."

Nathan ve Harry başını salladığında kaşlarımı çattım.

"Hiçbir yere gitmiyorum."

"Beth-"

"Hayır! Bu işe birlikte başladık, birlikte bitireceğiz."

Zayn kapısını açtı ve mırıldandı.

"Tamam, en azından bunu güvenli bir yere giderken tartışabilir miyiz?"

Camila bana baktığında kapıyı açtım ve dışarıya çıktım. Arkamdan da uzun hırkanın içinde neredeyse kaybolan Camila dışarıya çıktığında Harry sürücü koltuğuna geçti ve kafasını camdan çıkardı.

"Dikkatli olun."

"Ve en ufak bir şeyde bizi arayın."

"Sizde öyle."

"Evde görüşürüz çocuklar."

Arabayı çalıştırıp ilerlediklerinde yanımda sessizce duran Camila'nın elini tuttum ve Tyler'ın evine ilerlerken mırıldandım.

"Siz orada hayatınız için savaşırken evde oturup beklemeyeceğim. Bunu biliyorsun değil mi?"

"Ne yazık ki."

Tyler'ın evinin olduğu fazlasıyla kalabalık olan sokağa girdiğimizde Zayn mırıldandı.

"Onlar insan,avcı,kurt ayrımı yapmıyorlar Beth. Eğer bize saldırırlarsa ve o anda sana bir şey olursa ne ya-"

"Bir şey olmaz Zayn. Evde saklanacak tonlarca yer var. Ayrıca böyle bir durumda kaçmamız gerekirse kaçabileceğimiz tek yer orman ve aramızda ormanı tamamıyla bile tek kişi benim. Bak kabul et yada etme ama bende sürüdenim ve bu benimde olayım. Bana ihtiyacınız var."

"Ya ters giden bir şey olursa? O zaman ne yapacağız?"

Ona cevap vereceğim sırada Camila tırnaklarını elime geçirince ona döndüm. Korkudan bembeyaz olmuş yüzü ve panik dolu ifadesiyle kaşlarım çatılırken mırıldandım.

"Sorun ne Camila?"

Elini kaldırıp ormanı gösterdiğinde Zayn'le ormana baktık. Devasa siyah bir bulut ağaçların tepesinden hızla bu tarafa geliyordu. Kulağıma çığlık sesine benzer sesler gelmeye başlayınca gözlerim büyüdü.

"Bu bir bulut değil."

Binlerce karga hızla sokaktaki insanlara doğru gelirken Zayn hızla elimi kavradı ve biraz ilerimizdeki Tyler'ın evine koşmaya başladı.

"Koşun!"

Camila'yı sürüklercesine koştururken kargaların çoğu evlere çarpıp ölüyor, diğer bir kısmı ise insanlara saldırıyordu. Bir anda etraf o kadar çok karga ile dolmuştu ki önümüzü göremiyorduk. Yanımızdan geçen kargalar bize çarpıyor yada gagalıyordu ve kolumun kanadığından emindim. Daha fazla ilerleyemeyeceğimizi anlayınca Zayn'in kolunu sıktım ve bağırdım.

"Evin arkasına geç!"

Onları ilk gördüğüm evin sol yanına doğru sürüklerken kolum kesiklerden dolayı kanıyordu. Kuşlar sağ taraftan geldiği için evin sağ tarafındaki duvara çarpıp ölüyorlardı. Sol taraftaysa her yere oranla daha az kuş vardı. Duvar dibine çöktüğüm zaman Camila'yı kucağıma aldım ve ona zarar gelmeyecek şekilde sarıldım. O da bana sıkıca sarıldığında bu tarafa doğru gelen kargaları görünce sıkıca gözlerimi yumdum.

Aniden üzerime bir ağırlık çöktüğünde gözlerimi araladım. Tonlarca kuşun sesi gelirken tek görebildiğim Zayn'in acı çeken suratıydı. Üzerimize kapanmıştı ve tonlarca kuş şuan ona çarpıyordu.

"Zayn?"

Gözlerim dolarken endişeyle mırıldandığım da tek elini duvardan çekti ve kafama bastırdı.

"Kafanızı eğin!"

Camila'nın kafasını daha aşağı eğdikten sonra kendi kafamı da eğdim. Aslında 10 dakika, ancak bana cehennem gibi gelen bir süre sonra etraf sessizleştiğinde Zayn üzerimizden çekildi. Gözleri kısılırken anında dikleştim ve onu sıkıca tuttum. Tüm ağırlığını üzerime bıraktığında onu kavradım ve yüzünü sıkıca tuttum. Gözleri acıyla kapanmışken yanağını okşadım.

"Zayn! Zayn kendine gel. Buradan gitmeliyiz hadi!"

Zorlukla gözlerini açtığında ayağa kalktım ve Zayn'i zorlukla kaldırdım.

"Gidiyoruz tamam mı biraz daha dayanmaya çalış."

"Ta-tamam."

Birkaç adım atmışken kıpırdamadan bizi izleyen Camila'yı görünce ona baktım ve bağırdım.

"Camila buraya gel!"

Koşarak yanıma gelip tişörtümün köşesini sıkıca tuttuğunda elimden geldiğince hızlı adımlarla sokağa çıkmaya çalıştım. Sokağa çıkmamızla Camila'yı kendime çekmem bir oldu.

"Camila gözlerini kapat ve sakın ben sana söyleyene kadar açma anladın mı?"

Camila sıkıca gözlerini kapattığında öylece sokak ortasında kaldım.

Sokakta 50'ye yakın insan cesedi ve hayatım boyunca görmediğim kadar çok kuşun ölüsü vardı. Yer ölü beden, kuş tüyü ve kanla kaplıyken çaresizce etrafıma bakındım. Bizim gibi binanın arkasına saklanmış birkaç kişi dışında neredeyse herkes ölmüştü.

In The ForestHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin