"Diyelim onları bulduk, ne yapacağız?"
"İlk önce ne haltlar döndüğüne bakacağız, sonra saldırıya geçeceğiz. Sakın aceleci davranmayın."
Gelen konuşma sesleriyle gözlerimi araladığımda ciddiyetle konuşan Nathan'ı dinleyen Zayn kafasını bana çevirdi ve gülümsedi.
"Hey,"
"Hey."
"Nasılsın?"
"Hala uykum var."
Üzerimdeki battaniyeyi ittirdikten sonra, bir süre etrafı süzdüm ve kaşlarımı kaldırdım.
"Ne kadar yolumuz kaldı?"
"Sadece 1 saat."
Gözlerimi ovuşturduğum sırada Harry ve Nathan'ın yer değiştirdiğini gördüm.
"Günaydın uykucu."
Harry'yte gülümsemekle yetindiğimde Nathan beni süzdü.
"Uyandığına göre senin yapacaklarından bahsedeyim biraz."
Nathan yorgunca konuştuğunda ciddiyetle onu dinleme koyuldum.
"Seni böyle bir yere getirip başını belaya sokmamız yanlış gibi gözüküyor ama her ihtimale karşı yakınlarımızda olman senin için daha güvenli. Seni orda tek bıraksaydık eğer oraya geç dönersek seni koruyacak kimsenin olmaması demekti. Plan şu, biz oradaki sürünün yanına gittiğimizde sen ku-"
Nathan konuşmaya devam ederken ormanın içinden panikle çıkıp yola fırlayan kızı görmemle çığlık attım.
"Arabayı durdur!"
Harry panikle frene bastığında sarsılırken gözlerimi sımsıkı kapattım. Küçük kızı ezdiğimizi yada arabanın camından fırladığımızı görmek istemiyordum çünkü. Ama tahminlerimin ikiside olmadı. Ben ön cama doğru fırlayacakken Zayn'in kolları sıkıca beni tutmuştu. Kalbim deli gibi atarken korkuyla gözlerimi açtım. 5 yada 6 yaşlarındaki, vücudunun çoğu yerinde kan olan, gözleri kocaman olmuş korkuyla bize bakan kız, arabanın sadece 3 santimetre ilerisinde duruyordu. O anda bağırmasaydım, yada Harry tam o anda bana güvenip frene basmasaydı olabilecekleri düşününce kalbim sanki mümkünmüş gibi daha da hızlandı.
Gözlerim tekrar küçük kızı bulurken onun gözleri korkuyla üzerimizde geziyordu. Bir atakla tekrar ormana gireceği sırada boynumuzdaki kolyelere dikkat kesildi.
Nathan ve Harry panikle arabadan indiğinde kız birkaç adım uzaklaştı. Yavaş adımlarla bende arabadan indiğimde kızın boynundaki bizimkiyle aynı kesim, açık yeşil kristal kolye gözüme çarptı. O da mı kurttu?
Nathan ona adım attığında kız koruyla uzaklaşınca Nathanın kolunu tuttum.
"Bana bırak."
Nathan şüpheyle bana baksa da arkama geçtiğinde gülümsedim ve hafifçe eğilip 10 adım uzağımdaki korkuyla bizi izleyen kızın boyuna geldim.
"Merhaba ufaklık. Benim adım Elizabeth, bunlarda benim arkadaşlarım. Yanına gelebilir miyim? Söz ver,yorum sana zarar vermeyeceğiz."
Kız tereddütle bana bakarken tişörtümün altındaki kolyeyi çıkardım ve ona doğru tuttum.
"Bak, senin kolyenin aynısından bendede var. Ben kurt değilim, sana yardım etmek istiyorum. Yanına gelebilir miyim?"
Kız başını salladığında hızlı adımlarla yanına gittim. Sıkıca yumruk yaptığı elini bana uzatınca küçük parmaklarını açtım. Elindeki kanla kaplı, küçük, 2 kristal kolyesini görünce gözleri büyürken elinden aldım ve diğerlerine doğru tuttum. Hepsinin aynı anda gözleri büyüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In The Forest
Hombres LoboO ormana girmemin bir hata olduğunu biliyordum ama hayatımı tamamen değiştireceğini bilmiyordum. 09.03.2017