TAM BU VAKİTTE

45 8 0
                                    

İşte tamda bu vakitte yazıldı mısralar.
Tamda böyle bir vakitte.
İçinden çıkılamayan girdabın, siyahını mürekkeb yapıp yazıldı mısralar.
Mısralar, şiirler, romanlar, öyküler, tamda bu vakitte.
Duygularını bilemem, her biri kapalı kapı.
Ne ötesini görebilirim açmadan, nede bakmadan kapatanı.
İşte böyle bir vakitte, yine ressam tualini karşısınıa aldı ve.
Elindeki fırçanın ucundaki beyaz boyayı usulca sürdü tualine.
Heryer beyaza boyandı.

İşte tamda böyle bir vakitte çıksan karşıma.
Soluk soluğa, bakışlarımız hiddetli bir kurşun gibi havada çarpışsa.
Ama nafile geri dönüş yok, koskoca mıknatıs gibi birbirini çeken zıt kutuplarız.
Ayaklarımız manyetik güce yenik düşer ve birbirine yaklaşır.
Yaklaşır.. Yaklaşır..
DUR!..
Nefes alışını gözlüyorum,
Gözlerinde, yılların tozlu sayfalarını karıştıran küçük bir kız var.
Gözlerimde, yıllardır labirentin çıkış yolunu arayıp en nihayetinde bulduktan sonra, bir kızın seslenişiyle geri dönen bir ahmak var.
Bilemiyorum geri dönememeliydim.

Kar yağışı sürüyor;
Kara eşlik edip, ahenkli figürler sergileyen rüzgar tekrar piste buyurdu.
Bu sefer eşlik ettiği saçlarındı.
Açıkçası kıskandım..
O vakit rüzgardan çekip alsam saçlarını, parmaklarımı yavaşça ve aşk içinde saçlarının arasında gezdirsem.
Sonra tebessüm etsen.
Üşüten, iç karartan, kasvet getiren kar dursa.
Bir anda güneş en güzel tonunu giyip gelse karşımıza,
Kara bulutlar yok olsa, gök kuşağı gelse,
İnsanlar koşuşturmayı kesse.
O gözlerin, gülse, parıldasa, ışıklar saçsa.
Olsun, üşümesekte tut ellerimi,
Ellerin ellerime kenetlense, çözülmese, çözülmesin.

Sonrada uyansak aynı vakitte.
Tabii başka yatakta, aynı şehirde, farklı gökyüzünde.
Farklı rüyaların başkahramanı olsak.
Aynı gülümsemeyi sergileyip, farklı rüya görsek.
Neyse; işte tam böyle bir vakitte yazıldı şiirler.

BİR TUTAM SİYAH VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin