Tanıtım

204 9 0
                                    

   
      Ben  nam-ı değer H2O. Bu hikayenin tatlı ve güzel kızı. Ela rengi kocaman gözlere, kumral saçlara, fındık bir buruna sahip ben, kapkara zeytin gözlere, siyah saçlara sahip Kılıç ailesinin küçük varisi olan Hakan Ateş Kılıç 'a aşığım.

      Öncelikle size Kılıç ailesiyle tanışma hikayemizi anlatmak isterim.

     

      Babam Faruk Akçay, iş adamı. İşi yüzünden İstanbul ' dan İzmir' e gittiğimiz bir ilkbahar gününde tanıştık onlarla.

     Kılıç'lar ve Akçay'lar ortaktı. Neredeyse her zaman birlikteydik. Ben o sıralar
6.  sınıfa gidiyordum. Kılıç'ların benim yaşlarımda  iki oğulları vardı. Biri Hazer , biri de Hakan. İkisi de çok iyi ,tatlı ve yakışıklıydı. Üçümüz çok iyi anlaşırdık. Hep , birlikte oyun oynardık. Tabii iki erkek bir kız olunca hep onların dediği oluyordu. Bahçelerindeki basketbol sahasında basketbol oynardık. Bugün spor üniversitesinde okuyor ve milli basketbolcu olmayı hedefliyorsam onlar sayesinde.

      Hakan ile aramız çok iyiydi. Ama Hazer ile bazen kavga ederdik. Bu arada Hazer çok iyi sır tutar. Neredeyse bütün  sırlarımı bilir.

    Bense hiç sır tutamam. Bir keresinde bana güvenip sevgilisine olan sevgisinin azaldığını söylemişti. O kız da gıcık olduğundan bunları ona  söylemem pek zor olmadı. Ayrılmışlardı.

     Yine buluştuğumuz bir akşam bana kızacağını zannetmiştim. Ama bana teşekkür etti. Birlikte kahkahalara boğulmuştuk.

     Hakan ise bir sırık bana sırnaşınca onu dövmüştü. Sonradan Hazer de katıldı. Ve gecenin sonu karakolda bitmişti.

     6 sene sonra İstanbul'a geri döndüğümüzde çok üzülmüştüm ve hala onları özlüyorum.

     Evet. Hala Hakan'a aşığım ama o bana o gözle bakmıyor. Dünya ahiret bacımsın hesabı.

     Şu anda spor üniversitesinde okuyorum. Yarıyıl tatilinin bitmesine çok az kaldı. Burada yeni bir arkadaşım var. Adı Şirin. Şirin Soydan. Adı gibi kendi de çok şirin. İnşallah ondan da ayrılmak zorunda kalmam. Çünkü ona çok alıştım.
Bir de onun sevgilisi Ömer var. Eğlenceli çocuktur. Birbirlerini çok severler. Keşke benim de onlar gibi tatlış , sonu hayırlı bitecek bir ilişkim olsa. Ve grubumuzun çalışkan çocuğu Atilla. Çocuk bütün derslerinde başarılı. Biz hep dördümüz birlikte takılırız.

      Ayrıca siz tatili evde geçirdiğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Basketbol maçımız vardı. Tabii ki bu maçı da aldık. Eee takımda benim gibi cevherler olunca iş kolaylaşıyor. Koç en kısa zamanda bunu kutluyacağımızı söyledi.
    

   Biraz da kendimden bahsedeyim. Ben çok tatlı eğlenceli ve bir o kadar da asabiyimdir. Bana kötü bir şey yapanı, yalan söyleyeni hiç sevmem. Okula ilk geldiğimde buranın serserileri bana yanaşmaya çalıştı. O gün de şansıma arabam bozulmuştu ve eve kadar yürümek zorundaydım. Bir araba yanıma yaklaştı. Üç kişi indi ve
"İstersen seni gideceğin yere kadar bırakalım  güzellik!"
dediler. Ayrıca elinde en sevdiğim çilekli milkshake  vardı. Ben ne mi yaptım?
Çocuğun elindeki milkshake'e parmağımı daldırıp çıkardım ve parmağımı yaladım.
"Nerden aldın sen bunu ya? Harika bir şey bu!"
deyip elindekini alıp arabasının üstüne döktüm. Sonra alaycı bir tavırla :
"Tüh! Yazık oldu. Çok güzeldi rahmetli."
diyerek oradan ayrıldım.
Arkadan bana küfrettiklerini duydum.
   Bu olay okula yayılınca ün kazandım. Okuldaki herkes beni tanır. Beni severler. Keşke o ikisi de burada olsa. Özlüyorum onları.

     Kitap okumayı seven biriyim. Resimlerim de güzeldir. Arakadaşlarım bana harikasın diyorlar. O kadar da abartılacak bir şey yok bence. Alt tarafı sekiz tane tablom var.

    
      Bir de küçükken Hakan ve Hazer ile gittiğim karate kursu var. Hatta siyah kuşağa az kalmıştı ki buraya geri dönünce onu da geride bırakmak zorunda kaldım. Neredeyse bütün hayatımı orada bıraktım ben. Buraya gelmekle hayatımda yeni bir sayfa açtım. Of. Hem de o kadar şey yazmıştım o sayfalara. Mecbur kaldım onları yırtıp atmaya. Bir sürü güzel, acı, tatlı anıyı arkamda bıraktım. Neyse...
Geleceği yaşamak için geçmişi unutmam lazım.

     Üzüldüğüm zaman çizgi film izlerim. Evet. Anlıyacağınız bu yaşta hala pepe izliyorum.

     Çok neşeliysem şarkı söyleyerek tuvalime resim yaparım.

     Çok sinirliysem de evin en alt katındaki spor salonumuza gidip kum torbasına kafa tutarım. Becerebildiğim kadar tabii.

     Bu kadar kenndimi anlattığım yeter.

        ---

     Yatmak için hazırlandığım sıra annem içeri girdi.

"Kuzucuğum seninle biraz konuşabilir miyim?"

"Anne yarın konuşsak çok uykum var."

"Tamam. İyi geceler canım."

   Annemden iyi geceler öpücüğü aldıktan sonra derin bir uykuya daldım.

H2OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin