"Hazer!"
"Prenses!"
"Senin ne işin var burda!"
"Baktım sen bizi unutmuşsun bari ben bir kontrol ediyim dedim."
"Şapşal! Çok özlemişim ."
derken hala sarılıyorduk. O sırada kapı açılınca ikimiz de sıçrayıp sarılmayı kestik ama çok geçti. Şirin çoktan bizi görmüştü. Kim bilir şimdi aklından neler geçiyordu kızın.
"Şirin?"
"B..bee..ben şey..."
Sonra yarım ağız gülerek:
"Müsait değilseniz başka bir zaman gelebilirim !" dedi.
"Saçmalama Şirin!"
O sırada Hazer üstünü giydi ve her zamanki kabalığıyla:
"İnsan bi kapıyı çalar!"
"Pardon ya! E böyle bir manzarayla karşılaşacağımı tahmin edemezdim."
Baktım bir tartışma çıkacak hemen araya gireyim dedim:
"Şirin! Bu Hazer. Hani sana bahsetmiştim ya. Çocukluk arkadaşım."
Bana gülerek ve elini omzuma koyarak şöyle söyledi:
"Hata bende canım. İlişkinizin bu kadar ileri gideceğini ben bile tahmin etmemiştim!"
Ardından kahkahalarla gülmeye başladı.
"Şirin!"
"Tamam tamam. Şaka yaptım."
Hazer'e doğru elini uzatarak:
"Merhaba ! Ben Şirin."
Hazer de Şirin'in elini sıkarken:
"Ben de Hazer." dedi.
"Adınızı çok duyduk Hazer Bey. Su senden çok bahsetti."
Sonra Şirin'in aklına birşey geldi ve:
"Demek şu yakışıklı sendiiiin!"
"Aaaa. Yeni kayıtlar sizdiniz. Yani burada temelli kalıcaksınız öyle mi?"
Hazer:
"Evet prenses. Öznur Teyze sana söylemedi mi?"
"Hayır! Aaaaa demek dün akşamdan beri bunu söylemeye çalışıyordu."
"Ve sende onu dinlemedin."
"Beni çok iyi tanıyorsun."
"Evet. Hem de senin sürprizlerden hoşlandığını bilecek kadar. Böyle daha iyi oldu yani."
"Haklısın."
Biz böyle sohbet ederken Şirin araya girerek:
"Hadi ama! Hoca canımıza okuyacak!"
dedi. Ardından hemen spor salonuna doğru yola çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
H2O
ChickLitSu'ya oynanan bir oyun, gerçek hisler , kötü hevesler. Meğer doğru kişi değilmiş o. En yakınındakini görmemiş Su. Fakat artık çok geç. Ateş , Su ' ya olan aşkıyla kül olmuştur. Peki Su buhar olmaktan kurtulabilecek mi ?...