Ayağa kalkıp Hazer'e döndüğümde o da bana aynı şekilde dönmüştü. Ben Hazer'i nasıl öpebilirdim ki? O benim dostum. Ama eğer Janset bizim sevgili olmadığımızı kanıtlarsa rezil olurum. Birkaç gün okulda dedikodumuz dolaşıp durur. Ne yapmalıyım? Gerçekten hiçbir fikrim yok.
Peki bu öpücük dostâne bir öpücük olursa?
Ve Hazer'e iyice yakınlaştım. Nefeslerimiz birbirine karışırken Hazer yanağını yanağıma sürterek kulağıma fısıldadı:
"Özür dilerim!"
Ve gitti. Şimdi herkesin gözü benim üstümdeydi.
"Hazer!"
diyerek fısıldadım ve koşa koşa peşinden gittim.
Ona yetiştiğimde şunları söyledim:
"Hazer! Asıl ben özür dilerim. Böyle birşeyi yapmaya kalkışmamalıydım."
"Önemli değil Su! Ben biraz yorgunum. Gidip yatacağım."
dedi ve odaya gitti. Hem de Ömer ile kaldığı odaya. Bu çocuk neden böyle yapıyor.
Şuan Janset'e o kadar kızgınım ki gidip onu pataklamak istiyorum. Hem bayağıdır karate yapmıyorum. Janset'in üzerinde denerim işte.
Ve Janset'in yanına gittim. Gemide onun çığlıkları yankılandığında önce Hazer yanımıza geldi ve bizi ayırdı. Ve bana bağırarak:
"Su! Biliyor musun? Sen aslında çok değişmişsin! O eski Su nerelerde? "
"Hazer sen ne diyorsun?"
"Ne oldu küçük hanım beğenemedin mi?"
Hiçbir şey söyleyemedim. Bu sefer gerçekten kalbimi kırmıştı.
Hazer yanımızdan ayrılır ayrılmaz ağlamaya başladım. Hem bana çok bağırmıştı hem de beni tutarken bileğimi acıtmıştı. Sonra yanımıza gelen müdür bizimle yalnız konuştu. Şimdi tatilde olduğumuzdan affettiğini fakat bir daha olursa okuldan uzaklaştırma alacağımızı söyledi.
Odama gittiğimde Şirin hemen yanıma geldi."Su iyi misin?"
"Sence?"
diyerek kısa bir cevap verdim ve tekrar ağlamaya başladım. Lavaboya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Sonra yatğa geçmeden önce elime aldığım bir kavanoz çikolataya kaşığı daldırdım ve ayı gibi yemeye başladım. Televizyonu açıp bir çizgi film kanalı aramaya başladım. Şansıma bak ki pepe çıkmıştı ve o da ağlıyordu şu meşhur şarkılarıyla beraber:
"Pep-pe pep-pe çok ağlıyor!"
Ben de:
"Ah benim kader arkadaşım! Kim bilir ne acılar çektin de bu kadar kederlisin!"
diyerek ağlıyordum.
"Sucuğum üzme kendini."
"Sus Şirin sus!"
diyerek Şirin'i susturduğumda televizyonu kapattım , kavanozu yatağın başına koydum ve uzandım. Sanki uyuyabilecekmiş gibi. Tam gözlerimi kapatmışken gelen kapı sesi gözlerimi tekrar açmama neden oldu. Gelen kişinin Hazer olduğunu görünce şaşırmmıştım. Hemen tekrar gözlerimi kapatıp arkamı döndüm. Hazer yanıma doğru geldi ve yatağın kenarına oturdu.
"Özür dilerim Su ! Bugün biraz keyifsizdim ve sonunda sana patladım."Sesimi çıkarmadan onu dinledikten sonra:
"Ben size neden hiç kızamıyorum?!"
deyip ona sarıldım. O da :
"Çünkü sen yufka yürekli iyi bir kızsın!"
Ben de ona teşekkür ettikten sonra yattık. Yorucu bir geceydi ne de olsa.
---
Güneş ışıkları gözümü aldığında zor da olsa kalktım ve kahvaltıya indim. Kahvaltımızı ettikten sonra gemi bizi bırakacaktı.
Gemi yavaş yavaş kıyıya yaklaşıyordu. Hemen eşyalarımı toparladım. Bizim tayfa beni bekliyordu. Onların yanına gittim ve birlikte gemiden indik. İndiğimizde Hazer'i biriyle konuşurken gördüm. Ama kim olduğunu göremedim. Çünkü arkası dönüktü. Merak ettiğim için hemen yanlarına gittim ve gördüğüm kişi beni şaşkına uğratmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
H2O
ChickLitSu'ya oynanan bir oyun, gerçek hisler , kötü hevesler. Meğer doğru kişi değilmiş o. En yakınındakini görmemiş Su. Fakat artık çok geç. Ateş , Su ' ya olan aşkıyla kül olmuştur. Peki Su buhar olmaktan kurtulabilecek mi ?...