Arkama döndüm. Yüzüne baktığım kişi Hazer'di. Onu görünce içim rahatladı. Korkudan titriyordum. Koşarak sarıldım ona.
"Çok korktum."
"Korkmana gerek yok. Sakin ol."
O an aklıma gelen şeyle hemen Hazer'e sarılmayı bıraktım.
"Sen niye o kızla beraberdin? Sevgili misiniz? Seviyor musun onu? Benim o kızdan nefret ettiğimi bile bile onunla..."
"Dur Su. Konuşturmuyorsun ki söyleyeyim. Aramızda bir şey..."
"Yok değil mi?"
"Var. Biz onunla çıkıyoruz."
"Ne?! Vay be. Hazer ve Janset. Aslında güzel bir ikili."
Bunları derken içimde tutamadığım bir sürü gözyaşı döküldü gözlerimden istemsizce. Duvarın kenarına oturdum. O da yanıma oturdu.
"Şimdi bunları konuşmanın zamanı değil. Buradan çıkmamız gerek. Benim telefonumun şarjı bitmiş. Senin?"
Gözyaşlarımı silerek elimi cebime soktum.
"Telefonum yok. Nerede bu? Bir yerde düşürdüm sanırım. Yapacak bir şey yok. Hakan bizi kurtarmaya gelecektir."
"Bizi değil seni."
dedi ve kalkıp yürümeye başladı.
"Ne demek şimdi bu?"
"Hiç. Bu aralar aramız çok iyi değil."
"Niye ne oldu?"
"Kavga ettik işte. Boşver. Bu arada bunu düşürmüşsün."
dedi ve bana cebinden çıkardığı kolyemi verdi.
"Hiii. Çok sağol. Ben de bunu arıyordum."
"Bir şey değil."
Kolyeyi boynuma takamayınca:
"Yardıma ihtiyacın var mı?"
"Hayır. Birazdan takarım."
Derken taktım. O romantik filmlerdeki gibi olmadığı için şükrediyordum. O yürümeye başlayınca ben de arkasından gittim.
"Nereye gidiyoruz?"
"Çıkış yolu arayacağız. Bu işte bir iş var. Bir avm bu şekilde kapanmaz. Biri yapmış olmalı."
"Ben kimin yaptığını tahmin edebiliyorum ama neyse!"
Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Hiçbir şey dememişti. Eğer sevgilisiyse onu koruması gerekti.
"Burada bir yangın merdiveni var. Burdan çıkabiliriz."
Hazer bunu dedikten sonra merdivenlerden indik. Ama yeni bir sorunla karşılaştık. Burası kapalıydı. Bir duvar vardı ve biz buradan nasıl çıkacağımızı bilmiyorduk.
"Burası nasıl bir yer?!"
diyerek sinirle soludu Hazer. Sinirlenmekte çok haklıydı. Çıkmak istiyordum artık buradan. Kaç dakika oldu ama kimse yardıma gelmedi.
"Tek çaremiz var. O da bu duvardan atlamak."
"Nasıl yapacağız?"
"İlk önce sen gideceksin. Ben eğileceğim. Sen de sırtıma çıkıp öbür tarafa atlayacaksın ve beni çekeceksin."
"Tamam."
dedim gülümseyerek. Gülümsedim çünkü Hazer'den, yaptığının acısını çıkaracaktım. Ve Hazer eğildi. Ben de birkaç başarısız denemeden sonra Hazer'in sırtına çıkabildim. Öbür tarafa atlamaya çalışırken düştüm. Artık duvarın önündeydim. Düştüğüm yerden doğrulduğumda olduğum yerde donup kaldım.
"Hazer!"
"Ne oldu?"
"Sanırım büyük bir sorunumuz var!"....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
H2O
ChickLitSu'ya oynanan bir oyun, gerçek hisler , kötü hevesler. Meğer doğru kişi değilmiş o. En yakınındakini görmemiş Su. Fakat artık çok geç. Ateş , Su ' ya olan aşkıyla kül olmuştur. Peki Su buhar olmaktan kurtulabilecek mi ?...