Civcivler

39 8 2
                                    

    "Seni bir arkadaşımın annesinin çalıştığı yetimhaneye götüreceğim."

"Aaaaaaa! Şaka yapmıyorsun değil mi?"

"Hayır!"

O kadar heyecanlanmıştım ki birden ayağa fırlamamla göle düşmem bir oldu. Offf. Bir insan bu kadar mı şom ağızlı olur?!
Önce durumum iyiydi ama sonra ayağım birşeye deyince panikledim. Ve boğulmaya başladım. Ben çırpınırken birden gözlerim karardı ve en son gördüğüm şey Hakan'ın beni kurtarmak için suya atlaması oldu.

      ---

   Gözlerimi açtığımda etrafı bulanık görüyordum. Başımda duran kişinin Hazer olduğunu görünce şaşırmıştım.

"Hazer... Hazer...."

Derken gözlerimi birkaç kere kapatıp açtım. Ve artık net görüyordum. Yanımdaki Hazer değil Hakkan'dı. Başkaları da vardı. Görünüşe göre herkes başıma toplanmıştı. Hakan'ın    ve benim üstüm ıslaktı. Tabii ıslak olacak. Beni kurtarmak için suya atladı sonuçta. Beni bir sandalyeye oturttular ve üstüme bir battaniye getirdiler. Üşüyordum. Hemen battaniyeyi aldım ve yavru kedi gibi battaniyenin içine iyice sindim. Şansa bakın ki bir tane battaniye olduğu için Hakan ile birlikte  girdiğimiz battaniyenin içinde iyice ısındık. Çok romantik değil mi? Kuruduktan sonra arabaya bindik ve eve giderken annemin azarlamalarını dinlemek zorunda kaldım.

       Eve geldiğimizde hemen sıcak bir duş aldım. Saat ikiydi. Bir süre hasta olmadığım için kendime hayret ettikten sonra Hakan'ın yanıma gelmesiyle ona doğru döndüm.

"Hadi hazırlan güzellik! Gitme vaktimiz geldi."

demesiyle hemen koltuktan fırladım ve odama gidip giyindim. Arabanın yanına geldiğimde Hakan da geliyordu. Arabaya binip yuvaya doğru yola çıktık.

     ---

   Geldiğimizde o kadar heyecanlıydım ki. Hemen içeri girdik. Çocukların yemek saati olduğu için onları biraz bekledik.

     Yemeklerini yedikten sonra herkes sınıflarına dağıldı. Biz de bir sınıfa girdik. Sınıfın kapısının üstünde büyük harflerle yazan

"CİVCİVLER" yazısı dikkatimi çekmişti. Çocukların hepsi başka bir şeyle uğraşıyorlardı. Öğretmenleri sınıfa girdiğinde herkesi susturdu ve bizi tanıttı. Çocuklar da hepbir ağızdan
"Hoşgeldiniz!" dedi ve tekrar önlerine dönüp az önce uğraştıkları şeylerle uğraşmaya devam ettiler. Kimisi resim yapıyordu, kimisi yapboz yapıyordu. Kimisi de oyuncaklarla oynuyordu.

      Ben de ilk önce resim yapan bir kızın yanına gittim. Daha çok küçük olmasına rağmen yaptığı resim o kadar güzeldi ki.

    Resminde bir adam ve bir kadın el eleydi. Tam karşılarında ise bir tank vardı. Arkada ise bir araba ve arabanın içinde duran üzgün bir kız çocuğu. Anladım ki bu tatlı kızın annesi ve babası şehit olmuş. Bu küçük kız ise bu olanların hepsine şâhit olmuş. O an ağlamamak için kendimi zor tuttum. Kıza sarıldım ve o elma yanaklarından öptüm. O da bana sarıldı. Gözümden bir damla yaş geldiğini fark ettiğimde kıza belli etmemeye çalıştım. Ama çoktan görmüştü ve o küçücük elleriyle gözümden akan yaşı sildi. Ben de onun masmavi gözlerindeki masumluğu aklıma iyice kazıdım. Belki bir gün lâzım olur.

     Sonra birkaç çocuğun daha yanına gittim. Bir tanesi kendi başına oynadığı oyunundan kafasını kaldırmıyordu. Yanına yaklaştığımda elinde bir bezbebek ile oynadığinı gördüm. Ve kız sessizce ağlıyordu. Yüzünü bana döndüğünde şaşırmama sebep oldu.....

H2OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin