3.gün

58 6 10
                                    

  Sabah uyandığımda Hazer yoktu. Dün akşam biraz şaşırmıştı. Onun bana ne söyleyeceğini sorduğumda ise önemli olmadığını söyleyip geçiştirmişti. Sonra da uyuduk zaten. Bugün burada son günümüz. Yarın sabah dönecekmişiz. Hazer'i merak etmeye başladım. Odada yok. Tam kalkarken tıklatılan kapı ile irkildim. Kapıyı açtığımda gelenin Şirin olduğunu gördüm.

"Siz dün Hazer ile ne konuştunuz?"

"Niye sordun şimdi?"

"Çocuk gecenin bir yarısında kalkıp odadan çıkıp hızlıca bir yere gittiğine göre bir sorun olmalı!"

"Ne! Niye bu kadar dert etti ki kendine bunu? Yoksa Hakan 'a mı söyledi?! Şirin benim gitmem lâzım."

"Nereye? Ne oluyo kızım? Ne derdinden bahsediyorsun?"

Şirin beni soru yağmuruna tutarken ben odadan çıkmıştım bile. Hemen Hazer'i bulmam gerekti.

     ---

   Hiçbir yerde yok. Sahaya baktım , havuza baktım. Ve daha bir sürü yere baktım. Çok yoruldum. Koca geminin neredeyse tamamını dolaştım. Sadece bir yere bakmadım. Bakmak için geminin ucuna doğru yürüdüm. Ve onu orada gördüm. Oturmuş deniz ve gökyüzünün maviliğinin birleştiği eşsiz güzellikteki ufuk çizgisini izliyordu. Korkarak şunu sordum:

"Hazer , Hakan'a söylemeyi mi düşünüyorsun?"

"Ben ne zaman senin verdiğin sırrı başkasına anlattım Su?"

O bunu dedikten sonra içim rahatladı.

"Doğrusun ama neden bu kadar kafana taktın? Yani bu benim sorunum. Seni üzen nedir?"

"E Hakan kardeşim sonuçta. "

"Söylemek istiyorum ama olmuyor. Neden bilmiyorum. Sanki bir güç tam ona söylüyeceğim sırada beni söylememem için uyarıyor. Hep bir sorun çıkıyor. Söyleyemiyorum."

"Ben gidiyim artık Su."

dedi ve yanımdan ayrıldı. Ben de biraz daha oturdum. Sonra oyalanmak için gezdim.

    ---

   Akşam olmuştu. Hazer ile odamıza çıkacağımız sırada dünkü grubu yine havuz kenarında görünce yanlarına gittik. Dünkü oyuna devam edeceklermiş. Bize de oynamamız için rica ettiler. Ama reddedip odama doğru adım attığım sırada Janset:

"Ne o bücür, korkuyor musun?"

Ben bu lafın üzerine odama çıkar mıyım? Hayır!

"Hadi başlayalım!"

diyerek yanlarına oturdum. Hazer'i de zorla yanıma oturttuktan sonra oyuna başladık. İlk olarak Atitoş bana sorduğunda" gerçeklik " dedim ve bana şunu sordu:

"Prensimizle nasıl tanıştın?"

Bu soru üzerine ben de Atilla'ya biraz sinirlensem de bir şeyler uydurdum.

"Biz bir yaz günü ailelerimizle gittiğimiz otelde tanıştık. Ben o sıralar pek yüzme bilmediğimden ve denizdeki yosunlardan iğrenmemden dolayı boğulacakken beni gelip kurtardı. Sonra konuştuk , tanıştık ve birbirimizi sevdiğimizi anladık."

Sonra şişeyi tekrar çevirdik. Bu sefer de Ömer ve Hazer'e geldi. Hazer de "gerçeklik" dedi. Ömer Hazer'e şunu sordu:

"Birlikte yaşadığınız en güzel anınız nedir?"

"Benim onunla yaşadığım her ânım güzel."

Hazer bunu dediğinde biraz yüzüm kızarmış olabilir. Ve herkesten:

"Oooooo"

sesleri yükseldi.

Sonraki birkaç turdan sonra şişe Janset ve  benim aramda durdu. Janset bana sordu:

"Gerçek mi? Cesaret mi?"

"Cesaret!"

"Hazer'i öp!"

Sanki bu anı bekliyormuş gibi sorusunu hiç düşünmeden  hızlıca sormuştu. Ben de Hazer'i yanağından öpünce Janset:

"Ama siz sevgili değil misiniz? Dudaktan daha gerçekçi olur değil mi?"

Pislik işte ne olacak. Hazer bana ve Janset'e şaşkınca bakarken ben de şimdi ne yapmam gerektiğini düşünüyordum....

H2OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin