"Macera Başlasın!"

60 5 4
                                    

    "Prenses! Hadi kalk artık!"

"Lütfen anne biraz daha."

"Anne mi? Bana bak prenses sen hâlâ küçük bir çocuk gibi davranmaya devam edersen şu gezi işinden son anda vazgeçerim ona göre."

"Hiiiiii!"

diyerek fırladığımda Hazer ile kafalarımız tokuştu.

"Oha kızım senin nasıl bir kafan var!"

"Hazer! Tutma beni. Hemen hazırlanmam lâzım."

"Merak etme. Geç kalmayız. Daha demin Ömer midir nedir o aradı. Sizin tayfa almaya geliyomuş bizi."

"He iyi o zaman beş dakika daha uyuyayım."

"Suuuu!"

"Öf tamam ya!"

Kalktığımda Hazer giyeceğim kıyafetleri seçiyordu sağolsun.

"Prenses sen hep böyle kısacık şeyler mi giyersin?"

"Yok. Aslında daha kısa giyiyordum.  Saçma sapan sorular sorma da ver şu kıyafetlerimi. Kendim seçerim."

"Biraz asabi miyiz ne?"

"Pardon ya. Hadi sen çık. Ben hemen giyinip geliyorum."

"Tamam."

O odadan çıktıktan sonra ben de giyindim. Beni kapının önünde bekliyordu.

"İşte gerçek bir prenses!"

"Beni utandırıyorsunuz bayım."

"Birileri size utanınca çok şeker olduğunuzu söyledi mi peki leydim?'

"Ah kuzum sağolun. Siz de çok cool gözüküyorsunuz."

O sırada gelen arabanın bizimkiler olduğunu görünce hemen evden çıktık. Arabaya bindiğimizde Şirin hemen konuşmaya başladı:

"Dün araban okulun otoparkındaydı. Eve nasıl döndünüz?"

"Vallaha hiç sorma Şirin."

"Niye ya! Ne oldu?"

Sonra ben yaşadıklarımızı anlattım. O da :

"Oha kızım! Çok romantiiiik. Ömer biz de deneyelim bunu."

"Şirin biz ne diyoruz sen ne diyorsun. Bunun neresi romantik. Üstümdeki böceğin bana kırmızı bir gül verdiğini mi zannediyorsun sen? Bu olsa olsa ormantik olur!"

"Orada da haklısın ama .... Elinden tutmalar , dar bir yerde ikinizin saklanması , hani yakın temas filan..."

Şirin'in dedikleri üzerine Hazer ile aynı anda:

"Saçmalama Şirin!"

diye bağırınca Şirin ellerini havaya kaldırıp teslim oldu.

"Tamam, tamam. Susuyorum."

diyerek ağzına bir fermuar çekti.  

      ---

    Okula vardığımızda otobüsün daha kalkmadığını görünce rahatladım.

    Koltuğuma oturduğum sırada yanıma gelen Atilla:

"Sucuğum, nasılsın?"

"İyi Atitoşum, sen?"

"Ben de iyiyim. Prensimiz gelmedi mi yoksa?"

"Hazer'den mi bahsediyorsun?"

"Başka kim olacak?"

"Gelir birazdan. Bir yere gidip geleceğini söylemişti."

Tam bunu söylediğim sırada gelen Hazer elindeki pamuk şekeri göstererek:

"Al bakalım prenses!"

"Hazeeeer! Ver onu hemen."

derken ellerimi pamuk şekeri almak için uzattığımda geri çekti. Janset de otobüste olduğu için tatlı tatlı konuşarak:

"Hazerciiim , canııım. Hadi ver onu bana."

"Olmaz."

diyerek işaret parmağını yanağına iki kere vurup:

"Önce bir öpücük."

"Tamam ama önce o elindekini yavaşça bana uzat."

Hayır diyerek elini yukarı kaldırdığında parmak ucunda uzanmaya çalıştım. Her ne kadar basketbolcu olsam da boyum hep ondan kısaydı. Hâlâ pamuk şekeri almaya çalışırken:

"Sen var ya küçükken de böyleydin."

"Herşey karşılıklı!"

"Hiç değişmemişsin Hazer Kılıç!
Hem de hiç!"

Bunları yüzüne bakarak söylemiştim ve hızlıca yanağına kondurduğum  buse  sâyesinde şekerimi alabildim. Herkesin gözlerinin bizim üstümüzde olduğunu unutmuştum.

"Ooooooo"

Herkes alkışlıyordu. Bizi sevgili zannettiklerini unutmuştum.

Hemen yerime oturdum. Hazer de yanıma oturdu ve otobüs hareket etmeye başlamıştı. Ben de kulaklığımı çıkarıp telefonumdan en sevdiğim şarkıyı açıp dinlemeye başladım. O sırada Hazer kulaklığın tekini alıp şarkıyı dinlemeye başladı.

"Bu şarkıyı hatırlıyorum."

dedi gülümserken.

"Son feci bisiklet"

"Evet. Doğru bildin. Hani ben üzgün olduğum zamanlar Hakan hep bu şarkıyı seçerdi de üçümüz yatağın üstünde zıplayarak ve şarkıyı yüksek sesle söyleyerek eğlenirdik. Ne günlerdi ama!"

"Hatta ben bir keresinde yataktan düşüp dudağımı patlatmıştım!"

"Eveeet. Çok kötü düşmüştün."

"Keşke hep çocuk kalabilseydik."

"Keşke. Çok garip değil mi?"

"Ney?"

"Bazen bir şarkı bile bize geçmişimizi hatırlatıyor. En güzel veya en üzücü anılarımızı."

"Doğru söylüyorsun."

Ve teknenin kalkacağı yere gelmiştik. Herkes teker teker binerken biz de müdürümüzün ne kadar cömert biri olduğunu konuşuyorduk. Bu gezi için bayağı masraf yapmış olmalı. Ben de bizim tayfaya dönerek şöyle dedim:

"Ve üç günlük gezi maceramız başlasın!....."

H2OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin