final part 1

11.4K 694 7
                                    

- Otur dagna..

Lord edward içeri giren kadına  bakıyordu. Her an verdiği karardan vazgeçebilirdi ama karşısındaki güzellik düşünce yetisini çoktan alıp götürmüştü bile. Nasıl bir kadındı bu kırk altı yaşında yeni yetme bir delikanlı gibi heyecanlıydı şuan ama belli etmemek için büyük çaba sarfediyordu.

- Korkmana gerek yok bu kadar tedirgin olma.
Edward dagnanın ondan korkmasını istemesede kadın elinde olmadan ondan korkuyordu. Çünkü en ufak hatası yiğeninin hayatına malolabilirdi. Edward ise dagnanın korktugunu gördükçe ne söyleyeceğine karar veremiyordu.

- Neden çağırdınız beni yoksa...

Dagnanın korkudan nefesi kesilmişti.
-  randalı krala mı teslim edeceksiniz. Lütfen lordum bunu ona yapmayın onu doğmamış çocuğuna bağışlayın.

Sesi titriyordu dagnanın randalı eğer krala verirse mutlaka kral onu asardı. Sonuçta randal onların gözünde kaçak bir korsandı.

- Neden bağışlamalıyım söyler misin.? Öz çocuğum kadar değer verdiğim yiğenimi benden çaldı. Haftalarca alıkoydu ve şimdi de onun tohumu içinde yeşerirken bana bir tek sebep söyle demişti edward o an.Dagna ne dese karşısındaki adamı yumuşatamayacağını biliyordu. Ama yinede o inatçı bir kadındı. Asla yiğeninden vazgeçmeyecekti. Düşünmeden aklına gelen ilk şeyi söyledi.

- Sevdi...

Lord edward, dagnanın sessizce söylediği kelimeyi duyduğunca biran ne tepki vermesi gerektiğini bilememişti. Demek sevmişti o barbar ama nasıl bir sevgiydi ki bu onu ailesinden koparıp uzaklara götürmüştü. Bu edwardın sevgi anlayışına kesinlikle uymuyordu.

- Sevgi mi?  Buna sevgi mi deniliyor dagna.  genç bir kızı ailesinden koparmak mı sevgi. Siz kuzeylilerin sevgi anlayışı biz ingilizlerden çok farklıymış gerçekten demişti edward alayla.

Dagna ne diyeceğini bilmiyordu sessizce yere bakmaya devam ederken..

- yüzüme bak kadın...

Dagna edwardın sesiyle irkildi. İlk başta tereddüt etsede elinde olmadan lordun gözlerinin içine baktı. o maviliğe bakmaya  korkuyordu.Kocası öldüğünden beri hiç bir erkeğin gözlerinin içine bakmaya cesaret edememişti. Taki edwarda kadar. Keşke başka koşullarda karşısına çıksaydı. Bir lord değil de sıradan bir köylü olmasını o kadar istedi ki. Ama kader ona hiç adil olmamıştı.

-Gözlerimde ne görüyorsun dagna?

- Ben.. Ben bilmiyorum lordum.
Dagna bir adım geri çekilirken edward dagnanın belinden tutmuş ve kendine çekmişti. Edward hayatı boyunca böyle güzel bir koku duymadığına emindi bu kadın cennetten düşmüş olmalıydı. Elinde olmadan yüzünü saçlarına gömdü ve derin bir nefes aldı.

- Ne yapıyorsun? Bırak beni.

- Benim hissettiğimi hissediyor musun?

- Lordum.. Bırakın beni lütfen. Herkese kafa tutan dagna şuan yeni yetme bir  genç kız gibi titriyordu karşısındaki adam yüzünden.

- Ne istiyorsunuz benden sesi zorlukla çıkmıştı.

- Seni...

Dagnanın gözleri kocaman olmuştu.

- Beni mi? Asla....yiğenimin hayatı için bedenimi mi istiyorsun. Bu adam ondan ne istediğinin farkında mıydı.

- Sen alçak bir adamsın duydun mu beni. O kadar öfkeliydi ki elinde olsa edwardı o an öldürebilirdi.

- Dagna..

- Bırak beni seni adi ingiliz. Dagna gözyaşlarına hakim olamıyor bir yandan bağırırken diğer yandan edwarddan kurtulmak için çabalıyordu.

- Beni yanlış anladın.

- Bırak beni ne yanlışı ben bir fahişe değilim.

- Dagna dur.. Sen asla bir fahişe olamazsın. O kadar değerlisin ki..edwardın sesi o kadar yumuşaktı ki Dagna şaşkınlıktan donmuştu. Lord edward ona değerli olduğunu mu söylemişti. Tanrım bu adam ne diyordu böyle.

- Sen ne demek istiyorsun.

- Kalemde kal, yanımda seni gördüğüm ilk andan beri içimde anlamlandıramadığım duygular vardı ve şimdi anlıyorum. İstediğim sensin dagna.

- Ben bunu kabul edemem, yiğenim zindanda acı çekerken asla sizin metresiniz olamam.

- Metresim mi? Hayır kalemin leydisi olmanı istiyorum. Edward sonunda söylemişti. Bu kadın metres olamayacak kadar değerliydi edward için. Hangi kadın yiğeni için ölümü göze alıp düşman kalesine girerdi ki. Cesareti bile saygı duyulmaya yeterdi.

- Ben bir asil değilim sadece kuzeyli bir şefin dul kızıyım. Dagna edward ile arasındaki farkı bilecek kadar zeki bir kadındı.

- Umrumda değil.. Edward elinde olmadan sesini yükselmişti.

- ya randal... Dagna, lordun sinirleneceğini bile bile yiğeninin özgürlüğü için uğraşmaktan vazgeçemiyordu.

- O ve elisa.... Edward dagnaya arkasını dönerek pencereden dışarıyı izlemeye başlamıştı. Ne karar vereceğini düşünüyordu. Elisayı çektiği acıları. Buraya gelen o ufak kızı.. O abisinin değerlisiydi. Ve şimdi ona en çok zarar veren kendisiydi.

- Asker.. Edward kapıda bekleyen askere seslendiğinde dagna tüm çabasının boşuna olduğunu düşünerek çökmüştü.
- Lordum. Asker lordununun emrini bekliyordu.

- randalı getirin.

Dagna korkuyla edwardın önünde diz çökmüştü.

- Lütfen ona zarar verme.

- Kalk yerden dagna koltuğa otur.

Dagna sessizce itaat etmiş gözyaşlarına hakim olamıyordu.

Asker dakikalar sonra gelmişti. Odada koca bir sessizlik hakimdi.
- siz çıkın. Askerler tereddüt etselerde lordun emrine uyup odadan çıkmışlardı.

Odada sadece edward,dagna ve günlerdir zindanda tutulan randal vardı.

-

Melegim... (efsane Leydiler Serisi 4)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin