Güneşin hiç batmadığı topraklara yavaş yavaş kış gelmeye başlamıştı. Elisa penceresinde sararıp dalından bir bir düşen yaprakları gördükçe umutlarının da onlar gibi uçup gittiğini hissediyordu. Şuan o yapraklardan ne farkı vardı ki dalından koparılmış bir yaprak gibi savrulmamış mıydı aylardır. Tam ait olduğu yuvayı bulmuşken rüzgar yine onu bilmediği yerlere uçuruyordu. Randaldan uzaklara savruluyordu. Tanrı onu neden böyle cezalandırıyordu. Önce ailesini almamışmıydı. Neden yeterli olmamıştı. Neden randal...
Derin bir of çekmişti pencerenin kenarında.- Keşke yok olup gidebilsem mary. Bu kadar acının olmadığı bebeğimle mutlu bir hayat yaşayabileceğim bir yer var mı?
Mary leydisi için üzgündü. Ellerinde büyüyen kızın gün geçtikçe çöktüğünü görmek acı veriyordu yaşlı kadına.
- Böyle düşünme kızım lütfen tanrının yaptığı herşeyin bir nedeni mutlaka vardır. Biz isyan edemeyiz. Sadece dua etmeliyiz.
Mary haklıydı.
- Umarım mary umarım tanrının güzel planları vardır.
Mary hazırladığı bitki çayını elisaya uzatırken elisa hala sessizce çiseleyen yağmur damlalarını izliyordu.
Kapının sesiyle iki kadın derin düşüncelerinden uyanmıştı.- Girin.
- Mary,leydi elisayı lordumuz çalışma odasında bekliyor.
Mary başıyla askeri onayladıktan sonra pencerenin kenarında sessizce oturan elisa ın yanına gelmişti.
- Elisa,lord edward seni odasına çagırıyor kızım.
Elisa şaşkındı. Amcası sonunda onunla konuşacaktı. Kim bilir ne kötü haberler verecekti. Bunları duymaya hazır olduğuna emin değildi.
- Gitmesek mary kötü haber duymak istemiyorum artık.
- Belki de iyidir kızım lütfen amcanı kızdırmadan inelim.
Elisa başıyla onaylayıp kalkmıştı. Artık kış iyiden iyiye kendini hissettirdiğinden mary pelerinini omuzuna koymuştu elisanın.
Elisa isteksizce odadan çıkarken neler duyacağını bilmiyordu. Çalışma odasının önünde bir dakika derin bir nefes alarak içeri girip doğruca masasında oturan amcasının yanına gitti.
- Buyrun lordum bu sefer de beni sürgün ettiğinizi mi söyleyeceksiniz.
Elisa artık sakinliğini koruyamıyordu.- İsterseniz fransaya yollayın ama umrumda değil ne kadar uğraşırsanız uğraşın randalı asla kalbimden sökemeyeceksiniz.
Edward ilk kez elisayı bu kadar öfkeli görüyordu. Artık karşısında güçlü bir kadın vardı kızması gerekirken o an gerçekten onunla gurur duymuştu.
- Sakin ol dinle.
- Buraya beni hapseddiğinden beri dinliyorum seni amca.
Edward elinde olmadan kahkaha atmıştı. İşte küçük kızı sonunda büyümüştü.
Elisa öfkeyle topuklarını yere vururken arkasından gelen sesle donup kaldı.
- Meleğim...
Elisa o an artık sinirlerinin onunla dalga geçtiğini düşünmeye başlamıştı. Randalı o kadar çok özlemişti ki garipten sesler duyduğuna emindi.
- Elisa meleğim...
Elisa nın bacakları titriyordu. Sakince arkasını döndü. Bu randalın sesiydi. Tam karşısında yine ona sevgiyle bakıyordu.
- Tanrım bu bir rüya değil mi.? Lütfen rüya olmasın randal sevgilim.
Elisanın gözyaşları yanaklarından süzülürken randala dokunmaya korkuyordu. Onun bir rüya olmasından ve kaybolmasından ölesiye korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melegim... (efsane Leydiler Serisi 4)(TAMAMLANDI)
Fiction Historique"Beni nereye götürüyorsun kuzeyli. Amcama teşekkürün bu mu" "sakinleş kadın artık bana aitsin ve buna alış" Elisa son kez arkasına baktı. Evinden.,amcasından ve ona ihtiyacı olan çocuklar artık yoktu. Gözlerinden süzülen damlalar eline düştüğünde k...