EVET YİNE BEN:) BURAYI BİR ÇOĞUNUZ OKUMUYOR BİLİYORUM AMA YİNE DE YAZIYORUM:D BÖLÜMLER CUMADAN CUMAYA GELECEK:) SİZİ SEVİYORUM HERKESE TEŞEKKÜRLER :D
Hakan'la kahvaltıda yaptığımız tartışmadan beri konuşmamıştık. Bana tavır yapıyordu ama pek aldırdığım yoktu. Ben ne istediğimi açık bir şekilde söylememiştim. Anlayıp, dikkate almak ona kalırdı. Bu şekilde söyleyince fazla vicdansız gibi görünüyordum fakat Hakan için üzülüyordum da. Benim gibi suratsız birine katlanıyordu. Normalde ona karşı çıkmamamın sebeplerinden biri de bu. Ben her ne yaparsam yapayım anlayışla karşılıyordu. Kendimi Mete'den sonra kimseye kaptırmayacağıma şartlandırmıştım ama onun bu kibar hallerine bir şans vermemek de kabalık olacaktı. Tabi ki bu bir hataydı. Bunu yaptığım için deli gibi pişmandım.
Mete... Lanet olasıca son görüşmemizden sonra sürekli beni takip etmeye başlamıştı. Tatil günlerinde evime geliyor, iş çıkışlarında beni bekliyor daha sonra da eve kadar takip ediyordu. Apartmana girene kadar bir kaç metre gerimde motoruna yaslanmış bir şekilde beni bekliyordu. Bu yaptıkları ile geçmişi hatırlatmaya çalışıyordu ama umursamıyordum. Onu affetsem bile eskisi gibi olamazdık. Belki bir ihtimal arkadaş olabilirdik.
Hakan ve Mete'nin davranışlarından benimle arkadaş olmak istemediklerini gayet açık bir şekilde anlayabiliyordum. İkisi de onlara ait olmamı istiyordu. Peki ben hangisini istiyordum? Hiçbirini! Böyle iyiydi. 'O kadar iyisinki Mete yanına yaklaşınca bile kendinden geçiyorsun! Ve evet sen onsuz daha iyisin gerçekten. '
Birkaç dakika içinde restaurantı kapatacaktık. Son müşterilerde yavaş yavaş gidiyorlardı. Şu son 1 aydır insanların yüzlerinde daha memnun bir ifade vardı. Mete'nin yemeklerini beğeniyorlardı. Ne kadar düşünmesi beni geçmişe götürse de Mete'nin yemekleri lezzetli olurdu. Yedikçe daha da yemek isterdiniz. Birden bana ilk yemek yaptığı zaman geldi aklıma. Mutfaktaki düzeni hala aklımdaydı. Gülümsemeden yapamadım. Yemek yaptığını görünce ki heyecanımı ve şaşkınlığımı unutamazdım. Bir yabancıydı ama o yemekle gönlümü biraz da olsa çalmayı başarmıştı. Meraklı olmasaydı gece o kadar çabuk bitmeyebilirdi, belki de biterdi. Kerem hakkında sorular sormasaydı bile onu evden kovmak için farklı bir sebep bulurdum. Şapşal şey! Onu kovduğumda hiç bozuntuya vermemişti. İki arkadaşmışız gibi samimi davranmıştı. Ağzımdan çıkan boğuk kıkırtıya engel olamadım. Ayrılırken yaptığımız konuşma en güzeliydi.
"Evimi terk et, hemen!" diye hiddetle bağırırken o ifadesiz bir şekilde, "Sonra görüşürüz." demişti.
"Hayır!" diye hiddetle bağırırken o ifadesiz bir şekilde, "Peki yağrın uğrarım. " demişti. Bu konuşmanın bir benzerini birkaç hafta önce evimde yaşamıştık. Mete ne kadar büyürse büyüsün huyları hiç değişmemişti ve bundan sonra da değişeceğini sanmıyordum.
Oturduğum yerden kalktım. Kafam allak bullak olmuştu. Mete ve Hakan'ı düşünmeyi bir süreliğine de olsa erteleyebilirdim. Şu anda ikisini düşünerek kendimi boğmak istiyordum. Odadan çıkıp her yeri tek tek kontrol ederken hala kendimde değildim. Uyuşuk bir şekilde kontrolleri yapıp restoranı kapattım.
Merdivenlerden inerken çevreyi taradım. Birkaç saniye sonra Mete belirecekti önümde, her gece aynı şeyi yapıyordu. Aşağı indiğimde Mete hala yoktu.
"Mete?" diye mırıldandığımı çok sonra anlamıştım. Elimi dudaklarıma götürürken içimden kendime kızdım. 'Şaşkın Nisan! Aptal Nisan! Delirdin mi sen?!' siye kızarken başka bir ses, 'Evet delirdim!' diye karşılık verdi. Allah'ım sen aklımı koru! Ne yapıyordum böyle? Kendi kendime kavga ediyordum!
Arabama doğru giderken kendime kızsam da çevreye bakınmadan yapamamıştım. Her gece beni bekleyen gardiyanıma neredeydi?
'Bıktı senden!' diyen kötü sese sertçe, 'Kapa çeneni!' diye çıkıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülümse Bana ❃ 2
RomanceGülümse Bana hikayesinin devamı olan bu hikayede bu sefer Nisan'ı daha olgun görüyoruz. O artık büyüdü. Evlilik hayalleri kuran saf kalpli bir kız değil artık. Kendisine mükemmel bir düzen kurdu. Her şeyi rayına oturttu. Bu mükemmel düzen ona göre a...