MERHABA MİLLET, ÇOK KONUŞMAYI SEVMİYORUM :) GEÇEN BÖLÜMDEKİ YORUMLARINIZA DİKKAT EDEREK BU BÖLÜME BAZI EKLEMELER YAPTIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ:) HEPİNİZİ KOCAMAN ÖPÜYORUM <3<3<3 OKUYAN HERKESE TEŞEKKÜRLER :):)
Nisan~
İşlerimiz aynı şekilde devam ediyordu. Neredeyse birlikte çalışmaya başlayalı 1 ay olmuştu. Restaurantın en yoğun günlerini yaşıyorduk. Bu sıkıntılı zamanda bile Mete beni sıkıştırmaktan geri kalmıyordu. Beni sürekli zor durumda bırakıyor, sinirlendiriyordu. Ben ne kadar ciddi ve soğuk olmaya çalıştıkça o sürekli otoritemi bozuyordu. Onun bu hareketleri yüzünden kendimi çok zorluyordum. Müdür Nisan'ı daha da güçlendirmem gerekiyordu ve bu da beni daha çok yoruyordu.
Restaurantta Mete yetmezken geveze Aytaç'la uğraşmak beni tamamen ruhsuz hale getiriyordu. Dışarıya çıkmaya zamanım olmuyordu. Yine de bir şikayetim yoktu. Böyle gayet mutluydum, hem bu sayede Hakan'la uğraşmıyordum. İkimiz takılırken sıkılmıyordum ama sürekli sevgilimmiş gibi davranıyordu ve bu durum sinirlerimi bozuyordu. Neden normal iki arkadaş gibi takılmıyorduk ki? Hakan bunu zorlaştırıyordu. Çıktığımız zamanlarda sürekli yakın olmaya çalışıyordu. Ve tabi gecenin sonunda muhakkak öpüyordu.
Mete beni zor durumda bırakmaktan zevk alıyordu. İlk tanıştığımız zamanlardaki gibi sürekli peşimde değildi ama bulunduğum her ortamda bana yaklaşmadan ya da beni sinir edecek bir şey demeden durmuyordu. Onunla olan tartışmalarımızı bütün restaurant biliyordu. Bizim çekişmeli ilişkimiz onların hoşuna gidiyordu. O sıkıntılı ve bunaltıcı akşam yemeği vakitlerinde mutfakta tartışmamız onları eğlendiriyordu. Bu durum otoritemi bozuyordu ama söylemek ne kadar garip olsa da beni de rahatlatıyordu.
Restaurantı açıp alarmı kapattığımda içerisi çok karanlıktı. Bugün hava biraz daha serindi. Yine de bu sabah serinliğiydi, öğleye doğru sıcak bastıracaktı. Allah'tan içeride klima vardı yoksa sıcaktan ölürdük.
Her zamanki işlerime başlarken elbisemin etekleri bacaklarıma dolanıyordu. Sıcakta takım giyemiyordum bende çareyi elbise giymekte bulmuştum. Böyle daha rahat oluyordu.
Bugün Mete"yi müşterilere tanıştıracaktık onun için özel bir tatlı yapacaktı. Ne yapacağını bilmiyordum ama lezzetli olacağına emindim. Onun yaptıkları genelde güzel olurdu; hele brownileri... Söyleyecek kelime bulamıyordum.
Tanıtım için Halil Bey'de gelecekti. Gelen müşterilere tatlı servisi yapılırken Mete'yi mutfaktan getirecektim. Sonrasında ne yapacağımı bilmiyordum. Belki ufak bir konuşma yapar, ardından Mete'yi konuştururduk. Bu tür tanıtım işlerini bilmiyordum. Ben geldiğimde, Andre geleli çok olmuştu. Onun için tanıtım gibi bir şey yapmamıştık.
Depodaki işimi bitirip odama giderken çalışanlarda imzalarını atıyorlardı. Bana başlarıyla selam verdiklerinde bende selamlarına karşılık verdim. Bu saygılı davranışları hoşuma gidiyordu. Odaya girerken biri, " Nisan Hanım akşamki tanıtımda Halil Bey masaları U şeklinde dizmemizi istedi. " diyerek merakla bana baktı. Adama şaşkınca bakmadan yapamadım. Bundan benim niye haberim yoktu? Belli etmemek için hafif gülümsedim. " Halil Bey nasıl istediyse öyle yapın. "
Odama girdikten birkaç dakika sonra Aytaç gelmişti. Nefes nefeseydi. Yine otobüsü kaçırmıştı, şapşal çocuk. Saate baktım. Henüz yediyi geçiyordu. Bu bir ilkti. Aytaç 7.30'dan önce gelmezdi. Onu tebrik etmek yerine kaşlarımı çatıp dosyalarıma gömüldüm.
" Günaydın Nisan Hanım. " diyerek kendi işlerine gömüldü. Pek konuşacak havada değildim. Cevap vermedim, hoş bir davranış değil ama... Neyse ne be!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülümse Bana ❃ 2
RomanceGülümse Bana hikayesinin devamı olan bu hikayede bu sefer Nisan'ı daha olgun görüyoruz. O artık büyüdü. Evlilik hayalleri kuran saf kalpli bir kız değil artık. Kendisine mükemmel bir düzen kurdu. Her şeyi rayına oturttu. Bu mükemmel düzen ona göre a...