Çok yorgun olmama rağmen bölümü yazıyorum:) kocaman öpüldünüz:):)<3<3
Mete~
Günler haftalar geçerken restoranın yaz sezonunun en yoğun zamanlarını yaşıyorduk. Mutfak her gün telaş içindeydi. Öğle yemeği yemeye bile zamanımız olmuyordu. Arı gibi çalışıyorduk. Bir yerde de bu yoğun tempo iyi geliyordu. Nisan'ı aklımdan uzaklaştırabiliyordum.
Birlikte uyuduğumuz gün uyandığımda yanımda yoktu. Tek kelime etmeden çekip gitmişti. Oysa ki ona her şeyi anlatmıştım ama o aptal gururunu yenip benimle yüzleşememişti! Bunu hep yapıyordu ve beni çileden çıkarıyordu. Aramızdaki sorunları halletmek için attığım her adımın önüne taş koyuyordu ve ve artık sinirime dokunmaya başlamıştı.
Onun için hiçbir erkeğin yapmayacağı şeyler yapmıştım ama o hala beni affedemiyordu. Bende onu affetmemiştim. Yalan ya da gerçek o piçle bir ilişkisi olmuştu! En önemlisi onunla öpüşmüştü! Ben ise o kıza bir kere bile dokunmamıştım.
"Allah kahretsin!"diye kükrediğimde parmağımı kesmiştim. Sinirle ecza dolabından yara bandı alırken hışımla eldivenlerimi çıkarıyordum.
Mutfakta herkes dönüp bana bakmıştı ama aldırmadım. Eğer ağzımı açarsam suçsuz birinden sinirimi çıkaracaktım. Bandı parmağıma yapıştırıp temiz eldivenler giyerken sakinleşmeye çalıştım. Bu şekilde asla çalışamazdım.
Tekrar işimin başına döndüğümde sakindim. Onu aklımdan tamamen çıkarmıştım. İşime dalıp gitmişken Nisan'ın yapışık asistanı yanımda bitmişti.
"Nisan Hanım sizi odasına çağırıyor Mete Bey."
Aytaç'a bakma gereksinimi duymadan bakışlarım kesmekte olduğum domatesteydi.
"Niye?" diye sorduğumda, "Sizinle ilgili bir iş teklifi varmış." dedi. Aldırmadan son domatesi de doğrayıp kavuracağım tencereye koydum. Aşçılardan birine tencereyi işaret edip lavaboda ellerimi yıkadım. İşim bittiğinde sessizce Müdür Nisan'ın odasına doğru yürümeye başladım. Sonu da Nisan'ın odasına gelip kapıyı çalmadan açtığımda kızgın bir şekilde beni süzdü.
"Bir dahakine kapıyı çalarsanız memnun olurum Mete Bey."
Umursamazca ona baktım. Buraya bana kapıyı nasıl açacağım hakkında vaaz versin diye mi gelmiştim? Bir an önce ne söyleyecekse söylese iyi olurdu. Sıkılmaya başlamıştım.
"Aytaç sen çıkabilirsin, Mete Bey'le yalnız konuşmak istiyorum."
Aytaç itiraz edecek gibi oldu ama onu hemen susturdu. "Çık Aytaç!"
Çaresiz çocuk odayı bitkin bir şekilde terk ettiğinde ikimizde kızgınca birbirimize baktık. Beni bırakıp gittiği için ona hala sinirliydim!
Önündeki koltukları işaret ederek, "Otur, konuşacaklarımız ciddi." dedi. Onu umursamadan ayakta durmaya devam edince sinirle soludu. Gözlerini kısıp bir süre beni süzdü. Sonra yine o soğuk haline büründü.
"Ünlü bir kanal bu haftaki yemek programında bizim restorana yer vermek istiyor. Özellikle de seninle röportaj yapmak istiyorlar." diyerek bana bakarken onu soğuk bir ilgisizlikle süzüyordum.
"Yani restoran ve yemekler bitince özel bir röportaj..." dedi karşısında anlama özürlüsü biri varmış gibi.
Omuz silkti, "Ee?! Ne dememi bekliyorsun?" dediğimde sinirle soludu. "Teklifi restoran yönünden kabul ettim. Ama röportaj seni ilgilendiriyor, ona karışmadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülümse Bana ❃ 2
RomanceGülümse Bana hikayesinin devamı olan bu hikayede bu sefer Nisan'ı daha olgun görüyoruz. O artık büyüdü. Evlilik hayalleri kuran saf kalpli bir kız değil artık. Kendisine mükemmel bir düzen kurdu. Her şeyi rayına oturttu. Bu mükemmel düzen ona göre a...