Nisan~
"Nisan!" diye böğüren Deniz'e gözlerimi devirdim. Bu kızın yaşama sevincine hayrandım. Bitmeyen bir enerjisi vardı ve bunu size de bulaştırıyordu.
"Bunun böyle olacağından emin misin?!" diye tekrar bağırdığında içimi çektim. "Evet! Karıştırmaya devam et. İşim bitmek üzere, birazdan geliyorum."
Dikkatimi hazırlamakta olduğum masaya verdim. Bu akşam çok önemli bir akşamdı. Ne düşündüğünüzü biliyorum ama o değil. Ayrıca oyle bir şey bile olsa bu hazırlığı yapan Mete olmaz mıydı? Hem artık evlenme teklifi falan beklemiyordum. Zamanında bunu acısını fena çekmiştim.
Son düzeni de yapıp mutfağa gittiğimde Deniz karıştırmakta olduğu tencereden başını kaldırdı. "İştah açıcı göründüğünü söyleyemeyeceğim yine de açım ve yiyeceğim." dediğinde tencereye baktım. Birkaç saniye gözlerimi kırpıştırıp tencereyi izledim.
"Buna ne yaptın?" dediğimde masumca güldü. "Karıştırdım."
"Of Deniz! Karıştırsan böyle olmazdı. Ne oldu buna?"
"Tamam belki yarısını dökmüş, sonrada ek olarak su koymuş olabilirim."
Gözlerimi devirdim. "Delisin ya! Bu ana yemekti! Şimdi ne yapacağız?"
"Pizza söyleriz." diye umutla sordu.
"Hayır bu bir akşam yemeği. Bu önemli yemekte pizza yenmez bebek."
Burnunu kıvırdı. "Sanki o gergin ortamda yemek yenecek. Manyak mısın sen Nisan? Mete ve Hakan' ı aynı ortama getirmek tam bir delilik."
"Biliyorum ama... Aralarındaki olay benden kaynaklanıyor. Ayrıca biri arkadaşım diğeri sevgilim. Bir şekilde karşılaşacaklar. Birbirlerini görüp düşman gibi bakmalarından da kibarca konuşabilmeliler."
İçini çekip kollarını bana sardı. "Farklı bir düşüncen var, saygı duyuyorum ama bu akşam olay olmadan bu yemek bitmeyecek Nisan. "
"Evet, onun için Mete'yle konuştum. Sakin olmasını istedim. Beni kırmayacağını biliyorum."
Deniz' in mırıldandığı şeyi zorlukla duymuştum.
"Tabi Hakan susarsa."
***************************
Masada yemeklerimizi yerken Deniz'in sabah dediği gergin ortam vardı. Sarp yine her zamanki gibi ortamı yumuşatmaya çalışıyordu ama pek işe yaramıyordu. Mete en çekilmez haline bürünmüştü. Kaşlarını çatmış, nemrut bir ifadeyle sessizce oturuyordu. Onun bu haline alışık değildim ama yine de beni dinlediği için mutluydum. En azından Hakan gibi iğneleyici konuşmuyordu.
Deniz'le masadan kalkıp çorba kâselerini toplarken gülüyorduk. Deniz sanki mutfağa değil de başka bir şehre gidiyormuş gibi salata ve ekmeği ağzına tıkıyordu.
"Yavaş ye be kızım! Boğulacaksın." diyen Sarp'ta gülüyordu. Mete ve Hakan pek ilgilenmiyordu. Hakan'ın Söylenişi Deniz'i dondurmuştu.
"Başımıza ne geliyorsa sizin yemek merakınızdan geliyor."
"O ne demek şimdi?" diye atlayan Deniz'e bakmadan direk gözlerini bana dikti. "Böyle şeyleri ilgi çekici buluyorsunuz. Ne demek istediğimi anlayan anladı."
Zoraki bir şekilde Hakan'a gülümsedim. "Anladım teşekkür ederim. Hayatımdan memnunum."
Hakan bir şey demeden önündeki çatalıyla oynarken Mete çok belli etmese de bıyık altından gülüyordu. Ya senin gülmen için illa benim biriyle didişmem mi lazım?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülümse Bana ❃ 2
RomanceGülümse Bana hikayesinin devamı olan bu hikayede bu sefer Nisan'ı daha olgun görüyoruz. O artık büyüdü. Evlilik hayalleri kuran saf kalpli bir kız değil artık. Kendisine mükemmel bir düzen kurdu. Her şeyi rayına oturttu. Bu mükemmel düzen ona göre a...