Keyifle okuyun...
...
Rüzgâr kucağında içeri getirip koltuğa bıraktı Duru'yu. Hala iç çekiyordu. Bunu yapmasına asla izin vermemeliydi. Hata etmişti, ama kendi ne kadar söz dinlemez biriyse Karahan'da onun kadar kuralsız bir adamdı. Amanda'yı evine gönderen Karahan'da kucağındaki Ali Poyraz'ı tekrar götürüp yatağına bırakmak için üst kata çıktı. Bebeği yavaşça yerine bırakıp onu biraz seyretti.
"Babanı severim ama bu ara çok kızgınım. Yine de seni çok seviyorum. Sen büyüyünce Kaan ve Karan'la maça gideriz. Ama baban gelmeyecek. Anlaştık mı Ali Poyraz?" diye mırıldandı uyuyan bebeğe. Dudağının kenarında hiç fark etmediği gülümsemeyi kapıdan çıkarken hissedince yüzünün şeklini eski haline getirdi Karahan. Alt kata inip koltukta yatan kardeşine ayrı bir özlem duyuyordu. Ama bu biraz bekleyecekti.
Rüzgâr karşısındaki koltuga oturmuş Duru'yu izliyordu. "Ne o, eserini mi izliyorsun?" dedi Karahan. Rüzgâr onu duymazdan gelerek arkasına yaslandı.
"Hayır, ona bunu şu an tamda sen yaptın." demeyi ihmal edemedi. Adamın içindeki konuşma canavarı susmak bilmiyordu."Kes sesini! Sana soracak değilim ne yapacağımı şimdi git. Yarın hava alanında ol." dedi Karahan.
Gözleri yuvalarına dar geldi Rüzgâr'ın. "Delirmiş olmalısın, o uyanmadan hiç bir yere gitmeyeceğim."Öne doğru bir adım attı Karahan. "Sen canına susadın bu net. Yukarıda uyuyan bebeğe dua et yoksa çoktan soğuk toprağı öpmüştün."
Elini başına götüren Duru, "Poyraz " diye sayıklamaya başlayınca aralarında sessizlik hakim oldu. Rüzgâr yerinden kalkıp Duru'nun yanına varıp diz çöktü. Ellerini tutunca Karahan dişlerini sıkarak, "On beş dakika Asilkan, sonra buradan gidiyorsun." diyerek arkasını dönüp bahçeye çıktı. "Seviyor hayvanoğlu." diye mırıldanıp yerdeki toprağa tekme attı.
Gözlerini yavaşça açan Duru nerede ne halde olduğunu bir kaç saniye içinde hatırlayınca Rüzgâr'ı dahi görmeyen haliyle yattığı yerden hışımla doğruldu.
"Poyraz." deyip ayağa kalkmak istediğinde Rüzgâr'ın onu geri oturtmasıyla koltuga yavaşça oturdu.
"Yukarıda uyuyor." Gözlerinden çıkan kalplerin adama ulaşmasından korktu Duru. Ne çok özlemişti. Kucağındaki eline baktı. Rüzgâr'ın elinin içindeydi. Önce gözlerinden çıkan kalpleri silip yerine oklar yerleştirdi. Ellerini çekip göğsünde bağladı. "Ne işin var burada? Beni bul dedim de bu kadar çabuk mu dedim? diye geçirdi içinden.
"Seni bulacağımı biliyordun, yoksa bundan şüphen mi vardı? Hem ne o öyle Poyraz da Poyraz insan bir de Rüzgâr der. Beni hiç mi özlemedin?"
Yüzünü buruşturup sola doğru çevirdi Duru. "Defol git Rüzgâr, hain Rüzgâr. Bak adını söyledim. Git artık." Onun bu atarlı hallerini bile deli gibi özlediğini şimdi daha çok anlamıştı Rüzgâr. İki parmağını Duru'nun yanağına koyup makas aldı.
"Atarın bile tatlı."
Rüzgâr'ın elini itti Duru. "Çek o ellerini üzerimden. Çekil ben oğlumun yanına gideceğim." diye atak yapıp kalkarken aklına abisi geldi. Geri çöktü. "Abim nerede? Onun burada ne işi var? Siz ne halt ettiniz?"
"Abin bahçeye çıktı. Seni bulamayınca tek çözüm yolu Karahan dı. Bende ona gidip her şeyi anlattım." Duru'nun gözleri fal taşı gibi açıldı. Ellerini Rüzgâr'ın omuzlarında gezdirdi şaşkınca. "Ama yaşıyorsun. Kırık çıkık var mı?" dedi telaşa kapılıp. Duru'nun kendine dokunup böyle düşünmesi bile kalbinde yeni bir klasör açıyor, her an daha fazla aşk verisi gönderiyordu. Gülümseyip Duru'nun elini tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Sevmeyi Anlat (G.S.A Serisi 3) Düzenlendi
RomantikTüm hakları saklıdır. G.S.A Serisi 3. İlk 2 kitapta bağlantılı değildir. Ama okumanız şiddetle tavsiye olunur. Tek kaşını kaldırdı Rüzgâr. "Ağzım iyi laf yapmıyor olsa bile kalbim güzel seviyor emin olabilirsin." dediğinde Duru'nun gülümsemesi yüz...