Çiftliğe Geliş

1.1K 130 138
                                    

Chanyeol, Kızıl Şeytan diye seslendiği atının üzerinde hızla ilerlerken şehir yolundan gelen siyah, büyük cipi görmesiyle atının yularını kendine doğru çekmiş ve şahlanmasını sağlamıştı. Buraya öyle kolay kolay şehir yolundan yabancı biri gelmezdi. Merakına yenik düşerek atına yön verdi ve cipin peşinden gitmeye başladı. Araba durduğunda içinden önce iyi giyimli bir kadın, ardından da kısa boylu güzel bir çocuk inmişti. Gencin pembe saçı göze direk çarpıyordu.

Kadın güzel giyimine rağmen rahat hareketlerle önünde durdukları çiftliğin kapısını açmış ve yüzü asık, her tarafa iğrenerek bakan oğlana "Ne bekliyorsun? Gelsene!" diyerek el işareti yapmıştı. Dış görünüşüne tamamen ters bu hareketleriyle eğlenceli duruyordu.

Gülerek atının yularını tutmuş gidiyordu ki sonunda kadın ve çocuk onu fark edebilmişlerdi. Kadın gülümseyerek ona el sallamış ve kim olduğunu sormuştu.

"Ben Park Chanyeol, efendim."

"Chanyeol sen misin? Kocaman olmuşsun! Ben buradan giderken sen çok küçüktün. Beni hatırlamazsın. Ben Kim Jihyeon."

Chanyeol tanıdık çıkmanın sevinciyle daha büyük gülümsemiş ve "Siz büyükannenin kızısınız. Sizi biliyorum," demişti.

Kadın eskilerden bilinmenin heyecanıyla oğlunu kolundan tutmuş ve Chanyeol'a tanıtmıştı. "Bu da benim oğlum Byun Baekhyun. Bundan sonra burada kalacak. Onunla ilgilenir ve çiftlik işlerini öğretirsen sevinirim. Ailesi olarak hayatın zorluğunu öğrenmesini ve artık bir yetişkin gibi davranmasını istiyoruz."

Chanyeol kafasını sallayarak çocuğu baştan aşağı süzmüştü. Çocuk, tüm asiliğiyle gözlerini ona dikmiş ve aşağılayıcı bir biçimde o da Chanyeol'u süzmüştü. Sonra da sinirle kolunu annesinden kurtarmış hızla çiftlikten içeri girmişti. Ağlamak istiyordu.

Böyle kokan bir yerde, böyle barbar insanlarla nasıl kalacaktı ki? Büyükannesini ancak onlara geldiği zaman görüyordu. Hiçbir zaman onun yaşadığı yere gelmemişti. Sinirle yürürken taş yoldan çıktığının farkına varamamıştı. Sabah yağan yağmur her yeri çamur içinde bırakmıştı ve o da artık o çamurun içindeydi. Tanrı aşkına bu saçmalıkta neyin nesiydi böyle!

Jihyeon oğlunun çığlığı ile hemen arka tarafa koşmuştu. Dakka bir, gol bir diye düşündü içinden. Arabanın yanındaki iri yapılı şoförü çağırarak ondan yardım istedi. Tüm bu kargaşanın sesini duyan çiftliktekiler dışarı dökülmüştü.

Çamurun içinde ciyak ciyak bağırıp onu kurtarmaya çalışan adamı da kendiyle beraber her tarafını batıran çocuğa bakıp sonra da söylenen süslü kadına dönmüşlerdi. Kadın ev halkının arasından annesini görmesiyle elini sevimli bir şekilde sallamış ve "Ben geldim anne, ne hoş sürpriz değil mi?" demişti.

Yaşlı kadın gözlerini devirmiş ve söylenmeye başlamıştı. Böyle bir kıza ve toruna sahip olmak için nerede, nasıl bir hata yaptığını sorgulamadan edemiyordu.

Çamur içindeki çocuk somurtarak verandada otururken annesi de hemen yanında diz çökmüş ve mahcubiyetini dile getiriyordu.

"Baekhyun'u burada benim yanımda bırakacağını mı söylüyorsun? Okulu yok mu çocuğun?"

"Biz her şeyi ayarladık annecim, o konuyu dert etme sen. Şu an zaten yaz tatilindeler. Sadece ona nasıl erkek olacağını öğretmeni ve onunla ilgilenmeni istiyorum. Şehirde fazla rahat büyüdü. Zorluğun ne demek olduğunu öğrenmesi lazım..."

Çiftlik AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin