Özür Dilerim, Hayatım

792 94 192
                                    

Chanyeol getirdiği kremalı kekle olduğu yere çöktü. Hayvanlar bile Baekhyun kadar onu zorlamamışlardı. Kaprisli bir idol gibi davranıyordu. Chanyeol da kendini onun bahtsız menajeri gibi hissediyordu.

Hâlbuki Baekhyun'un değişmeye başladığını düşünmüştü. Ona Chanyeol-shi diye hitap edince çok şaşırmıştı. Evet, istediği zaman tatlı olmasını biliyordu. Ama buna hala alışabildiğini söyleyemezdi. Bu beklenmedik tatlı ataklar onu epey şaşırtıyordu.

Tabii bunların hepsi geçmişte kalmıştı. Sanki belini inciten Chanyeol'muş gibi hırsla onu kullanıyordu. Büyükannenin neden onu bu insafsız çocuğun eline bıraktığını anlamamıştı. Aslında torunu neydi ki büyükannesi ne olsun? Al birini, vur ötekine. İkisi de inatçı, asi, aksi ve huysuzlardı.

Chanyeol kaşlarını çatarak kremalı keki kesti ve atar gibi Baekhyun'un önüne koydu. Baekhyun ters ters bakarak kekten bir parça aldı. Öksürür gibi yaparak "İçecek bir şey yok mu?" dedi. Chanyeol huysuzca "Yok," dedi. Gözlerinden lazer ışını yolluyordu.

"O zaman yap ya da bul. Mesela limonata çok iyi olur."

"Su da güzel bir içecek, onu iç."

Chanyeol seslice iç çekerek arkasındaki sandalyeye oturdu ve kollarını birleştirdi. Şu son bir haftada pembe saçlı çocuk iyice kendini salmıştı. Önceden bakımını yapmadan bir adım bile atmayan oğlan şimdi duşu bile zor alıyordu. Sanki depresyona girmiş gibiydi.

Chanyeol yüzüne alaycı bir gülümseme yapıştırarak, şikâyet etmeye hazırlanan çocuğa "Sence de artık bir domuza benzemiyor musun?" dedi.

Baekhyun'un yediği lokma boğazında kalmıştı. Öksürürken yatağın yanındaki suya zorlukla uzandı. Chanyeol kulesinin umurunda değilmiş gibiydi. Sanki tam da istediği şey buydu.

Suyunu içince birkaç kere göğsüne vurdu. Bu adam onu öldürmeye çalışıyordu! Öfkesinin içinde yanardağ gibi patladığını hissediyordu. Gözlerinde yanan ateşle "Hadi be oradan!" dedi.

"Devamlı bir şeyler yiyorsun ve çoktan şiştin. Pembe, büyük bir domuzsun işte."

Baekhyun yediği laflarla gözlerini büyüttü. Bu hayvan kokulu, baston kılıklı herif ona neler diyordu böyle?

Chanyeol sıkılmış bir ifadeyle "Hele şu kendini salmış haline hiç girmiyorum bile. Saçın bile kendinden geçti. "

"Hastayım seni salak!"

"Yeme beni, dün geldiğimde kapının aralığında gördüm. Eğilip kalkıyordun."

Baekhyun buna söyleyecek bir şey bulamamıştı işte. Yutkundu ve kafasını çevirdi. Kucağındaki tabağı fark edince komodine koydu ve Chanyeol'a arkasını döndü. Haksız sayılmazdı. Ama bütün bunlar kimin suçuydu? Bu son bir haftadır bu sivri dilli, kendini beğenmiş ama her seferinde onu kurtaran adamı gördüğünde kendini anlamlandırmak istemediği hisler içinde buluyordu.

Bütün bu hislerden kaçmayı o kadar çok denemişti ki...

Sayısız kere o gittikten sonra hızlanan kalbine vurmuştu. Sayısız kere o yaklaştıkça yutkunma problemi yaşamış, bunun için bardak bardak su içmişti. Sayısız kere gözleri birbirine değdiğinde içi titremiş, gözlerini ilk kaçıran o olmuştu. Son bir haftadır Baekhyun, Baekhyun olduğunu hissetmeyi bırakmıştı. Kendine yabancı gibiydi.

Kalbinin oluşturduğu şarkıya karşı çıktığı her seferde sayısız kere kendini hızlandırılmış bir filmin ortasında gibi hissetmişti. Çünkü her kabullenemeyişinde duyguları havai fişekler gibi patlayıp içinde çoğaldıkça çoğalıyordu.

Çiftlik AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin