Ateşime Bak, Daha İyi Bak

657 73 161
                                    

Canlarım ciğerlerim bundan önce bir bölüm daha yayınlamıştım. Bazılarınızın gözünden kaçmış gibime geliyor. Önceki bölüme de bir göz atın, olur mu? İyi okumalar^^
^^
Baekhyun verandada Luhan ve Renjun ile birlikte diz çökerken çiftliğe ilk gelişini hatırladı. En azından şu an kimse çamur içinde değildi. O anki hisleriyle şu ankileri karşılaştıracak olursa kesinlikle şu an kazanırdı. O zaman kendini dünyanın sonuna gelmiş, koca bir karadelik tarafından yutulmuş, bir daha da kimseleri sevemeyecekmiş, kimse tarafından da kabul göremeyecekmiş gibi hissetmişti.

Şimdi ise duyguları daha temiz ve canlıydı. Bir karadeliğin içinde gibi hissetmiyordu. O karadeliği yutabilecekmiş gibi hissediyordu. Yeniden sevmenin çok güzel olduğunu, diğerlerini mutlu edecek işler peşinde koşmanın güzel olduğunu keşfetmişti. Hala hayvanlarla arası muammaydı. Ama ilk geldiğindeki gibi kötü de değildi. Onlara karşı daha yumuşaktı.

Eğer Renjun, Büyükanne Hei'nin huysuz suratına dayanamayıp ağlamaya başlamasa Baekhyun karakter gelişimini daha çok gözden geçirebilirdi. Ama küçük çocuk gerilen bu atmosferden hiç hoşlanmamış, onlara kötü kötü bakan Büyükanne Hei ile de ağlamaya başlamıştı. Onun küçük kalbi için bu psikolojik baskı çok fazlaydı.

Tabii içten içe çocuklara ölen Büyükanne Hei için de bu minik gözyaşları çok fazlaydı. Hemen yüzünü yumuşatmış sonra da Renjun'i kucağına alarak ufacık yüzündeki gözyaşlarını silerek hoplatmıştı. Ama Renjun hemen değişen bu tavrı yememiş, Luhan ve Baekhyun'a doğru ellerini uzatarak ağlamaya devam etmişti.

Baekhyun ayağa kalkarak hemen Renjun'i kucağına almış, sakinleştirmek için öperek sarılmıştı. Renjun, Büyükanne Hei'ye kötü kötü bakarak Baekhyun'a deyim yerindeyse yapışmıştı. Büyükanne Hei bu sahne karşısında ihanete uğramış gibi hissederek "Bunu daha müsait bir zamanda mutlaka konuşacağız, Baekhyun," demişti.

Baekhyun gülüp ile gülmemek arasında gelerek kafasıyla onaylamış sonra da Luhan'ı da yerden kaldırarak odasına gitmişlerdi. Büyükanne Hei'den önce Baekhyun'un olanları öğrenmeye ihtiyacı vardı. Sonra istediği kadar hesap sorabilirdi.

Odaya girer girmez Renjun'i yatağa bıraktı. Kollarını beline koyarak Luhan'a döndü. "Hemen şimdi her şeyi anlatıyorsun."

Renjun yine gerilen başka bir ortamla dudaklarını büzünce Luhan hemen güldü. Her şeyin yolunda olduğunu belli eden bir bakışla Renjun'e bakıp Baekhyun'a sakin olmasını söyledi. Yeniden ağlamasını falan istemiyordu.

"XuiChin'i biliyorsun, Çin'e döneceğim, onu yanımda götüremem diye bana getirip ortadan kaybolmuştu. Çocuk Esirgeme Kurumlarını araştırdım, oraya veririm diye ama onlar da ona bakmak için yeterince düzgün olduğumu söylediler. Kendi çocuğuma neden bakamıyormuşum? Bu konuda eğitimler, yardımlar, terapiler falan verebilirlermişmiş. Sonra tabii resmi bir kurumla iletişime geçince bizimkilerin kulağına ulaşmış. Onları bir çocuğumun olmadığına inandırmak için ne ter döktüm bir bilsen..."

Yatağa oturdu ve öyle devam etti. "Çocuktan hemen kurtulmam lazımdı ben de XuiChin'i aramaya başladım. Seul'den ayrılmadığını öğrendim. Bir şirkette stajyermiş ve çıkış yapmaya hazırlanıyormuş. Tabii gittim, yardım da edeceğimi söyledim. Yeter ki bu baş belasını başımdan alsın diye ama şu an mümkün olmadığını söyledi. Ancak çıkış yaptıktan sonra yanına alabilirmiş. O zamana kadar da ailemin bizi gözetleyemeyeceği bir yerde olmamız lazımdı. Benim de aklıma Tanrı'nın unuttuğu bu yerdeki sen geldin. Nasıl çok zekiyim ama değil mi?"

Baekhyun, yatakta Renjun'in yanına oturdu ve başından öptü. "İyi ki Korece anlamıyor. Şu dediklerini anlasa ne kadar kötü olurdu."

Çiftlik AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin