Yeni Bir Zaaf

770 104 169
                                    

Baekhyun olduğu yerde esneyerek saklandığı duvarın arkasına sinmiş çiftliktekileri izliyordu. Bugün fasulye sırığını görmeyi hiç mi hiç istemiyordu. Hele de bütün gece rüyasında onu görmüşken. 

Dışarı çıkmak için fırsat kolluyordu. Bugün ne olursa olsun bu çiftliğin dışına çıkmalıydı. Bunu sadece plan yapmak için istemiyordu. Çiftliğin dışında nasıl bir hayat var çok merak ediyordu. Bir ara herkes, bir yerlere girdiğinde bunun doğru zaman olduğunu anlamıştı. Kendini kapıya atmış ve arkasına bile bakmadan koşmuştu.

Kimsenin görmemesini umarak temkinli bir şekilde yürümeye başladı. Etrafta tek tük evler, tarlalar, birkaç çiftlik daha var gibi görünüyordu. Sol sapağa saparak ilerledi. Uzun bir yürüyüş sonrasında ağaçların sıra sıra dizildiği ve sıklaştığı bir alan gördü. Buraya gelene kadar dışarıda hiç insan görmemişti. Herkes çalışıyor olmalıydı. Yine de temkinli bir biçimde yaklaşmıştı. Açıkçası burada kimseyi tanımıyordu ve Baekhyun tanımadığı hiç kimseye güvenmezdi.

Ağaçların içinde ilerlerken buranın küçük bir koru olduğunu düşündü. İleride tepeler ve kayalar vardı. Tepelerin altından aşıp gelen uzun ağaçlar orada korunun devam ettiğinin habercisi gibiydi. Bu yüzden devam etti. Tepeleri aştığında ağaçların daha çok sıklaştığını gördü. Ayrıca burası küçük bir koru değildi. Aksine uzaktaki kocaman, yüksek dağların eteklerine kadar süren koca bir ormandı.

Ormanlık alanda tek başına dolaşmak biraz rahatsızlık verici olsa da, hele de böyle ıssız bir yerde, yine de içindeki merakı durduramıyordu. Sanki bu ormanın derinliklerinde bir şeyler gizliydi ve Baekhyun'u çağırıyorlardı. Peri masalı gibi gelen altıncı hissinin ona verdiği yetkiye dayanarak küçük tepeleri aşıp devam etti. Geldiği yolu unutmamak için yanında taşıdığı renkli parlatıcıyla ağaçlara işaret koyarak ilerledi.

En sonunda uzaklardan gelen suyun sesi, hızlanmasına neden oldu. Çalıları geçtiğinde karşısında serinliğini buradan bile hissedebildiği bir şelale duruyordu. Bu Baekhyun'u epey sevindirdi. Öyle çok büyük falan değildi ama birini serinletmeye yetecek kadar da büyüktü. Etrafına dikkatlice göz gezdirdi. Oraya girdiğinde birini görmeyi istemezdi. Burası cennetten kopup gelmiş gizli bir bahçe gibi duruyordu. Kimse olmama-lıydı. Yani daha içinden böyle geçirmeye fırsat bulamamışken şelalenin yakınında birini fark etti.

Bir kayanın arkasına sessizce geçip baktığında onun tatlı bir oğlan olduğunu gördü. Epey genç ve sevimli duruyordu. Baekhyun zararsız olduğuna kanaat getirdikten sonra yerinden çıktı. Elini sallayarak uzaktan bağırdı. Onu ürkütmek istemiyordu. Ama çocuk ondan tarafa dönmedi. Sanırım suyun sesinden onu duymuyordu. Bir adım atmıştı ki kayanın ardına çekilmesi bir olmuştu. Ne oluyordu? Korkuyla onu çeken kişiye döndü. Onun Jongin olduğunu görünce hem rahat bir nefes almış hem de merak duygusu harekete geçmişti. Bu çocuğun burada ne işi vardı?

"Sen çiftlikte değil miydin? Burada ne işin var?"

"Asıl bu soruyu benim sormam lazım. Sabahtan beri yoksun. Chanyeol Hyung seni arıyordu."

"Arasın dursun, parfüm şişesi kılıklı herif."

"Parfüm şişeleri güzel ya da düz oluyor. Övdün mü, sövdün mü anlamadım."

Bu çocuğun bazen mallığı tutuyordu ve sanki bu da hep Baekhyun'a denk geliyordu. Göz devirdi.

"Onu övmem için kıyametin kopması lazım."

Jongin onu önemsemeyerek kayanın arkasından başını uzattı. Hülyalı gözlerle şelalede eğlenen çocuğa baktığını gördü. Voah burada bir gay daha var gibi görünüyordu.

Çiftlik AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin