Her Şey Yeni Başlıyor

842 122 115
                                    

Baekhyun sabahın beşinde uyandığında daha doğrusu Hara tarafından uyandırıldığında ne olduğunu anlayamamıştı. Hava daha doğru düzgün aydınlanmamıştı bile. Dün gece de epey bir süre uyuyamamıştı. Chanyeol denen barbar kılıklının iki kere ona yardım etmiş olmasına ayrı bir kıl olmuş, bir de üstüne yediği laflara daha ayrı bir kıl olmuştu. Salyası akıyormuş, peh!

Gözlerinin altı dün gece ben çok geç yattım mesajını verirken vücudu dünün yaşattıklarından olsa gerek dökülüyor gibi hissediyordu. İsteksizce yerinden kalktı. İşlerini hallettikten sonra bakımlı halde odasından çıktı. Ama hala çok uykusu vardı.

Bunlar neredeyse güneş batmadan yatıyor, güneş doğmadan da uyanıyorlardı. Oflayarak ilerledi. Mutfağa yaklaştıkça tartışma sesleri geliyordu. Her kafadan bir ses çıkıyor gibiydi çünkü hepsinin sesini rahatlıkla duyabiliyordu. Mutfaktan içeri girdiğinde bütün sesler bıçak gibi kesilmiş ve hepsi ona dönmüştü. Sanırım onunla ilgili konuşuyorlardı.

Baekhyun'un neler olduğunu anlaması uzun sürmedi. Yıkadığı bulaşıklar ve kırdıkları etrafında toplanmışlardı. Seslice iç çekti ve masaya oturdu. Gelecek azarı ya da her neyse onu bekledi. Ama onlar sadece... Bakıyorlardı. Onun bir şey söylemesini mi bekliyorlardı? Bekledikleri bir özür falansa çok beklerlerdi.

Bir süre masada oturup etrafa bakışlar attı ama kimseden ses çıkmıyordu. Bu rahatsız edici olmaya başlamıştı. Yerinden kalktı ve buzdolabını açtı. Buralarda süt falan yok muydu? Sütlü kahve ona iyi gelirdi. Umursamazca sordu. "Süt yok mu?"

Büyükannesi sesli bir nefes verdi ve masaya oturdu. "Eğer süt istiyorsan inekten sağarak almalısın."

Baekhyun iğrenmiş bir biçimde yüzünü buruşturdu. "Kalsın o zaman," diyerek kendine tost yapabilmek için malzeme bakındı. "Peki, ekmek de mi yok?"

Jongin kendini tutamayıp gülmeye başlayınca Büyükanne Hei ona ters bir bakış attı. Jongin'in gülmesi yavaşladı ve durdu. Öksürerek içindeki gülme isteğini bastırmaya çalıştı. Baekhyun gözlerini devirip kollarını kavuşturdu. Bunda komik olan ne vardı, anlayamıyordu.

"Pekâlâ, ben kahvaltıda tatlı ağırlıklı beslenirim. Meyveler, krepler, pankekler, Fransız tostları gibi. Burası bir çiftlik değil mi? En azından yumurtanız olmalı."

Büyükanne Hei alnını ovarak "Jongin, Baekhyun'a burada yumurtanın nasıl alındığını göster. Durum düşündüğümden de kötü gözüküyor," dedi.

Baekhyun tam ağzını açmış kendini bir kavgaya hazırlıyordu ki Jongin güçlü bir şekilde kolundan tutarak dışarı çekmişti. Baekhyun bırakmasını söylese de kümese kadar sürüklemişti. Kümesten içeri girdiklerinde Jongin kolunu bırakmış ve Baekhyun'u köşeye sıkıştırmıştı.

"Bak davranışların oldukça eğlenceli, seni izlemeyi seviyorum ama büyükanneye karşı gelerek bir şey elde edemezsin. "

"Peki, ne yapmayalım? Bana böyle köle gibi davranırken sizin gibi susup oturmalı mıyım? Eğer böyle bir şey bekliyorsan, çok beklersin. Zaten şu an burada olmak bile benim için çok kötü, bundan daha kötü bir şey olamaz."

Etrafa tiksinmiş bir şekilde bakarak burnunu tutmuştu. Bu tavuklar niye bu kadar kokuyordu arkadaş? Birden yumurtadan tiksindiğini hissetti. Jongin'i ittirerek kendini kümesin dışına attı. Temiz havayı hızla ciğerlerine çekerken bundan daha kötülerini göreceğini bilmiyordu.

Jongin'in zorlamasıyla yumurtaları toplayıp döndüklerinde savaştan çıkan iki gaziye benziyorlardı. Hara görür görmez kahkahalara boğulmuş, ifadesiz Jeonghan bile gülümsemişti. Maya sessizce kıkırdarken, Jihoon inanamıyormuş gibi bakıyordu. Büyükanne ciddiyetle ne olduğunu sorduğunda Jongin sinirle elindeki sepeti bırakmış, Baekhyun'a doğru parmağını uzatarak "Ben hayatımda böyle bir felaket görmedim. Tavukları çılgına çevirdi!" demişti.

Çiftlik AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin