Öfke Patlaması

778 103 102
                                    

Buradan gidebilmek için öncelikle bir plan yapmalıydı fakat buraya geldiğinden beri çiftliğin dışına hiç çıkmamıştı. Nereye gidilir, ne yapılır bu cehennemden nasıl şehre gidilir, bilmiyordu. Ayrıca paraya da ihtiyacı vardı. Çiftlik işlerinde beceriksizin teki olsa da başka işleri becerebilirdi. Önce para kazanmanın bir yolunu bulmalıydı.

Yatağının içinde top gibi kıvrılıp planının aşamalarını düşünürken karnı gurulduyordu. Çünkü büyükannesi Chanyeol'ü sütün içine ittiği için ona akşam yemeği vermeme cezası vermişti. Yirmi iki yaşındaki ona, böyle bir cezayı uygun görmüştü. İspiyoncu Chanyeol'e bunun hesabını eninde sonunda soracaktı. Görürdü o.

Ah Tanrım! Şimdi gerçekten kendini küçük bir çocuk gibi hissediyordu işte.

Büyükannesine içten teşekkürlerini sunarken yerinden kalktı. Hepsi uyuyunca bomba patlasa uyanmıyorlardı. Bir şeyler yiyip çevreye göz gezdirmek için mükemmel bir zamandı. Daha çok geç olmamıştı sonuçta.

Gizlice mutfaktan bir şeyler aşırıp dışarı çıktı. Buranın en sevdiği yanı yıldızlarla dolu gökyüzüydü. Verandada sallanan sandalyeye oturarak cır cır böcekleri ve baykuş sesleri arasında aşırdıklarını yedi. Karnı doyunca bu temiz havada göz kapakları ağırlaşmaya başlamıştı. Hâlbuki etrafa gidip bakmayı düşünüyordu. Her ne kadar gece gece bunu yapmanın biraz korkutucu olduğunu düşünse de. Merakı korkularından daha ağır basıyordu ki bu da çok büyük bir sorundu.

Gözlerini ovuşturarak yerinden kalktı. Hızlı kalktığından olsa gerek başı döndü, gözleri karardı. Kendine geldiğinde ileride Chanyeollerin tarafına doğru kalan en uzak köşede bir karartı görür gibi oldu. Yanlış gördüğünü düşünerek tekrar baktı. Ama karartı bir görünüp kaybolmuştu. İçinde yükselen merakla verandadan yavaşça indi. Ahşaptan çıkan gıcırtı kalbini hop ediyordu. Yumuşakça toprağa basarak ilerledi. Kendini korku filminde gibi hissediyordu. O da sanki canına susamış, ölümüne yürüyen aptal bir karakterdi. Ama merak da hafife alınmaması gereken bir etkendi.

İleride yerde, bu sefer gördüğünden farklı bir karartı gördü. Derince yutkunarak yaklaşırken arkasında hissettiği nefesle çığlık attı. Bu anı bir yerden hatırlıyordu. Arkasını döndüğünde makyaj fırçası kılıklı herife toslamıştı.

Tanrı aşkına bunun burada ne işi vardı? Kendi çiftliğine gitmez miydi hiç! Hayır, aslında burada kalıyordu da Baekhyun'un mu haberi yoktu? Acaba büyükannesinin gayrimeşru çocuğu falan mıydı? Aslında dayısının olması daha mantıklı olurdu. Burnundan soluyarak Chanyeol'e baktı ama genç adamın onu pek tınladığı yoktu. Burada asıl canı sıkılan oymuş gibi davranıyordu.

Baekhyun çirkefleşmemeye çalışarak dişlerinin arasından zoraki bir şekilde gülümseyerek sordu. "Acaba burada ne yaptığını sorsam?"

Tabii ki Chanyeol cevap vermedi ve Baekhyun devam etti. "Evin mi yok? Burada ne işin var be? İkidir beni korkutup duruyorsun!"

Chanyeol ileride görülen karartının yanına doğru giderek oturdu. O karartının geçenki köpek olduğu anlayınca Baekhyun istemsizce rahatladı. Etrafa şöyle bir göz gezdirince oturduğu yeri fark etti. Bir kulübeye benziyordu. Bu zamana kadar Baekhyun'un fark etmediği bir yerdi. Aslında burası ne kadar pis yer varsa dolu olduğundan fazla incelemeye gerek bile duymamıştı.

Chanyeol köpeğini severken Baekhyun'a "Büyükanneye yakalanırsan kötü olur. Bence içeri girmelisin," dedi. Baekhyun sevimsiz bir bakış attı. Ona mı soracaktı? Ne sanıyordu bu kendini?

"Yine birileri ispiyonlamazsa bilmez," diyerek Chanyeol'e suçlayıcı bir bakış gönderdi. Yanına biraz mesafe bırakarak oturdu.

Çiftlik AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin