IV

2.1K 26 3
                                    

Dar odanın içindeki bakımsız banyoda aldığım kısa duşun ardından Damien'den bulduğum şırınga ve eroini hazırladım. Önüme düşen bukleleri geriye itip şırıngayı bir kez daha kontrol ettim ve koluma bağladığım kumaş parçasını sıkıp şırınganın keskin iğnesini damarıma sapladım. Uyuşturucu yavaşça damarlarımın içinde hareketlendi ve beynime doğru yol aldı. Derin bir nefes aldım ve kirpiklerimi kırpıştırdım. Şırıngayı bir kenara fırlatıp ayağa kalktım. Tanrım, bu kesinlikle harikaydı. Sürekli konuşan iç sesimi kovuyordu.

Üstüme hızla siyah bir tişört ve dar pantolonlarımdan birini geçirip odadan ayrıldığımda saat on bire yaklaşıyordu. Karnımı bir saat önce şehir merkezinde yediğim hindiyle doyurmuştum. Aksi takdirde burada bir kadeh tekila ve iki dilim limonla hayatta kalmaya çalışmam gerekecekti. Yemekleri bok gibiydi. Tanrı aşkına! Eğer bir gün piyangoyu kazanırsam Damien'e gurme bir eş satın alacaktım. Öte yandan, bir saat önceki randevum gözlerimin önünden bir türlü çıkmıyordu; sebebi elbette yediğim hindiye aşık olmam falan değildi, sebebi uçakta rastladığım kadının izini bulmamdı. Edgard, bindiğim uçağın yolcu listesine ulaşarak kadının Fransız asıllı olduğunu bile öğrenmişti. Eh, yani buna izini buldurmam da diyebilirdik işte.

"Beni takip ettiğini düşüneceğim," diye takıldım kasada kahve siparişini ödeyen kadına. "Kafein fetişi?" deyip dalga geçtim ardından da, kendimi hatırlatacağını umarak.

"Ah, sen şu uçaktaki çatlak yolcusun," dedi ve güldü yeşil gözleri kısılana kadar, "aynı şey konusunda senden şüpheleniyorum ben de. Kelepçelerinden kurtulmuş gibisin," deyip ellerimi işaret etti.

Stresle ensemi kaşıdım. "Önemsiz bir duruşmaya gidiyordum, eee," geveledim ve aklıma gelen uydurma hikayeyi devam ettirme kararı aldım, "bilirsin işte, ruhsatsız silah bulundurduğum için iki sene yattım, mahkeme kararı ile salındım. Kendimi yemeğe çıkararak kutlayayım diyordum, katılır mıydın?" 

Kadın esprili konuşmama gülüp teklifimi reddetmişti ne yazık ki. "Arkadaşım bekliyor dışarıda, yine de teşekkür ederim," deyince adımı öğrenmek istediğini fark ederek ekledim.

"Albert. Albert Ruttledge."

"Albert," diye tekrarladı gülerken, sonra tokalaşmak için elini uzattı, "ben de Ivy."

Sırıttım. "Sarmaşık demek, hoş isim," dedikten sonra aklıma gelen ani fikirle devam ettim, "hey, belki akşam vereceğim partide seni de görürüm. Bir düşün derim." 

Vazgeçmeyeceğimi anlamış gibi güldü ve numaramı almak için telefonunu uzattı. Numaramı telefonuna girdikten sonra kahve dükkanından ayrılmadan önce bana döndü. "O halde orada görüşürüz, Albert." 

Düşüncelerimi bir kenara koydum ve merdiven basamaklarını atlayarak inmeye başladım. ''Her şey hazır, değil mi adamım?'' diyerek Damien'e uyarıcı bir bakış attım. Eğer herhangi bir şey de eksik görürsem götünü kurtarmakta güçlük çekebilirdi.

''Evet, elbette Albert. Her şey istediğin şekilde.'' Tatmin olmamışcasına kaşlarımı havaya kaldırdım ve ağırlığımı tek ayağıma bıraktım. Bu şüpheli tavrım yüz kaslarının gerilmesine neden olmuştu.

''Çünkü biliyorsun, eğer bir aksilik çıkarsa-

''Hayır hayır. Tüm fahişelere normal kıyafetler giydirdim ve aşağısını bir parti gibi hazırlamalarını söyledim. Odanı bizzat kendim hazırladım ve ses sistemini de kurdum,'' diyerek saydı sanki konuşmasını daha önce ezberlemiş gibi.

Memnuniyetle sırıttım. ''Güzel. Seksi pilicim birazdan burada olur. Onu henüz ürkütmek istemiyorum.''

Sırt çantamın kayışlarından kavrayarak aşağı kata inmek için bir adım attım. ''Ah, bu arada,'' omzumun üstünden Damien'a döndüm. ''Etraf kana bulanabilir, eski dostum.''

🥀Zehirli Sarmaşık ⚥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin