VI

1.6K 22 9
                                    

Bir hafta önce Londra'nın arka sokak mekanlarından birinde kazandığım ve Edgard'a verdiğim bir tomar parayla ona Zehirli Sarmaşık hakkındaki tüm bilgileri öğrenmesini emretmiştim. Bilgi işlem ve takip konusunda iyi olduğunu bildiğim için bunu Damien'ın üvey kardeşine yaptırmayı seçmiştim. Edindiği bilgilerden ötürü kendisinin CIA'de ajan olarak çalıştığına inanabilirdim ama onun pek de yasal işlerle alakası olmazdı.

Ivy'nin akıllı biri olduğunu biliyordum ve beni ifşa edecek tek bir şey yaparsa beyninin uçacağını da o biliyordu. Öte yandan, İnanılmaz Güzellik'in izini yok etmek için birkaç kesici alet ve çöp torbası işimi görmüştü. Onu parçalamadan önce vücuduyla biraz oyun oynamak isterdim ama bok gibi kokuyordu ve nekrofili psikopatlar bu işi nasıl yapıyordu gerçekten bilmiyordum.

Dudaklarımın arasına aldığım sigara izmaritini uzun parmaklarımın arasına sabitleyip dumanla havada birkaç halka oluşturdum. Sigaranın ateşini izmariti kül tablasına bastırarak söndürdüm ve yere attığım sırt çantasının fermuarını aralayarak rastgele zarflardan birini elime alıp kağıt parçasını içinden çıkardım.

7 Ocak 2010

Hey,

Son seksimizin üzerinden tam bir hafta geçti. Seni içimde hissetmeyi şimdiden özledim, Steve. Buradaki hiçbir herif bana senin hissettirdiğini hissettirmiyor. Seni düşünerek kendimle oyalanmaktan sıkıldım. Ne zaman geleceksin?

Sevgiler,

Nadeen Lefebvre

Kağıt parçasını ellerimin arasında sıkarak öfkeme hakim olmak için derin bir nefes aldım. Lanet olası fahişe, her şeyi boka çevirmişti ve onu elime geçirdiğimde ona Steve'in hissettiremediği şeylerin hepsini hissettirecektim. Boğazına kadar girecektim ve vücuduna hayatında hiç edinmediği kadar çürük bırakacaktım. Benden nefret edecekti.

Ivy Bonnett hem bir İngiliz, hem de bir Fransız vatandaşı olmalıydı çünkü keskin ve gırtlaktan çıkan bir aksana sahipti ve bu aksanı çok iyi bilirdim; yani demek istediğim o ki aynı zamanda Fransızcası da vardı. Bana yardım edebileceğini biliyordum ve bunu istemese bile -yaşamayı birazcık da olsa seviyorsa- yapmak zorunda kalacaktı. En son beynini patlattığım iğrenç bir Rus fahişenin tekiydi ve canını kurtarmak için Nadeen'i tanıdığını söylemişti. Neden bu kadar aptal olmak zorundaydılar? Dolandırıcıların arasında büyümüştüm ben! Sevmeye çalıştığım tek kadın beni kuzenim Diego ile aldatmıştı. O zamanlar çaylağın tekiydim; yapabildiğim tek şey yüzlerine tükürmek olmuştu. Hoş, bu yaşadığım şey tüm kadınlara olan intikamımı almak için içimde yanan ateşi körüklemekten başka bir halta yaramamıştı.

Odadan ayrıldığımda Damien'e selam vererek merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. ''Albert!"

Kaşlarımı havaya kaldırarak ona doğru döndüm. ''Hım?''

''Edgard yolda olduğunu söyledi. Ivy Bonnett hakkında birkaç bilgi edinmiş.'' Sözleri memnuniyetle sırıtmama neden oldu. Ona başımı salladım.

''Güzel. Şimdi biraz eğlenmeme izin ver, ahbap.''

***

Karanlık koridorda hızla ilerlerken botumun yerde çıkardığı adım sesleri dışında hiçbir şey duymuyordum. Uyuşturucu krizi geçirmeden bir an önce o lanet poşetleri bulmalıydım ama nereye sakladığımı hatırlayamıyordum. İlerlerken içimdeki bir dürtüyle yerdeki parkeyi kaplayan halının altına bakmak için eğildim. ''Steve...'' Aşina olmadığım kadın sesi tam karşımdaki odadan geliyordu. ''Ah...''

Kaşlarımı çatarak, yerdeki minik poşeti alıp kapıya doğru ilerledim. ''Steve... Bebeğim... Daha hızlı...''

Kapı kolunu hışımla çevirip içeriye doğru ittirdiğimde Steve'i altında yatan esmer kadınla beraber gördüm. Bir adım gerilediğimde Steve yerinde doğrularak üstüne kalın bir yorgan çekti.

''Albert... Evlat-

Elimi kaldırarak sözünü kestim ve bakışlarımı az önce onun altında yatan esmer kadına odakladım. Onu her bir milimini ezberlercesine inceledim ve bakışlarımı tekrar Steve'e odakladım. ''Senden nefret ediyorum!''

Gözlerimi bir anda açtığımda karşımda beklemeyi umduğum kişi Edgard değildi. Hatırlamadığım kadar fondipten sonra bar tezgahına sızmış olmalıydım. Edgard elindeki dosyayı önüme bıraktığında beklentiyle kaşlarımı havaya kaldırdım. ''Ivy Bonnett'in ev ve çalıştığı kliniğin adresi,'' diye geveledi.

''Çalışıyor mu?'' diyerek şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Sorun bende değildi; o daha çok üniversite ikinci sınıf öğrencisi gibi görünüyordu.

Edgard beni başını sallayarak onayladı. ''Psikolog. Kendine ait ufak bir ofisi var,'' diye açıkladı. Şu psikologlar... Onlardan nefret ediyordum. Her zaman herkesi anlayabildiklerini sanıyorlardı. Yanılıyorlardı! Tıpkı polisler gibi çok sıkıcıydılar. Hayatımın klinikte geçen dönemindense parmakların ardını tercih ederdim.

''Ailesiyle geçen çarşamba günü büyük bir kavga etti ve farklı bir eve taşındı,'' diye devam etti. ''Annesi Fransız uyruklu, babası İngiliz ve tek çocuk. Dosyanın içinde klinikte çalıştığı gün ve saatler yazıyor. Ayrıca bakımını yaptığı Golden Retriever cinsinde bir köpeği var.'' İstemsizce sırıttım. Psikolojisi bozuk bir psikolog... Ne ironi ama!

Köpekleri severdim. Hayvanlarla bir sorunum yoktu. İnsanlardan daha akıllıydılar. Şu her yere saçtıkları tüyleri dışında katlanılabilir şeylerdi.

''Umarım arabanı almamda bir sorun yoktur, Edgard.'' Fransız piliç benimle birkaç gece kulübü ziyareti yapmaktan zevk alacaktı. Nadeen Lefebvre'yi tanımıyorsa bile en azından dilini anlıyordu. Belki onunla yüzleştiğim gün bana çevirmenlik yaparak iyilik ederdi. Ne bok fark ederdi ki? Onu istiyordum. 

🥀Zehirli Sarmaşık ⚥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin