Bir Boncuk Hikayesi - 20. Bölüm

7.4K 914 64
                                    

Eylül taşınırken ödünç aldığım çocukluk fotoğrafı ceketimin cebinden düşmüş yerde duruyordu. Eylül önce bana baktı. Sonra fırladı yerinden. Bu ne zamandır burda dedi. Kızacağını bildiğim için istemsiz olarak yalan söyledim.
- O ne ki? dedim salağa yatarak.

- Fotoğraf işte. Ben hepsini aldım sanıyordum, buraya düşmüş demek. dedi o da şaşkınlığının üstesinden gelmeye çalışarak.

- Ver bakayım. diyerek sormadan aldım elinden.

Rol icabı gülümsedim.
- Ne kadar tatlı çıkmışsınız. dedim Eylül ve Ali'yi kastederek.

Eylül cevap vermedi. Gerginliği her halinden belliydi ama susuyordu.
- Ali'ye söyliyim de saçlarını böyle amerikan yapsın, çok tatlı olmuş. dedim gerginliği dağıtmaya çalışarak.

- Hımmm. dedi sahte bir gülümsemeyle.
Fotoğrafı çaldığımı farketmemiş, onun oraya düştüğüne inanmıştı Eylül. Ama hala neden gergin olduğuna anlam verememiştim.

- Müsadenle azcık bende kalsın, geri veririm. dedim.

- Olmaz, çocukluk fotoğrafım o benim, ben sana yenisini veririm. dedi.

Fotoğrafa dikkatlice bakarak Eylül'e döndüm ve,
- Sonuçta gözler aynı gözler. dedim ve fotoğrafı yattığım odaya götürdüm.

Eylül bakakalmıştı arkamdan ama bi şey demedi. Sonra mutfağa geçtim direk. Ocağa çay koyup keki dilimledim. Arkamdan geldi,
- Ben yapsaydım. diyerek.

- Ne o, yoksa sen beni diğer beceriksiz erkeklerden mi sandın? dedim gülerek.

- Allah allah, kek dilimlemek ne zamandan beri beceri oldu, bi kek de sen yap, yiyelim de öyle konuşalım. dedi.

- Bak üzerim seni. dedim.

- Hahayt. dedi.

- Sen kaşındın. dedim.

- Hadi bakalım. dedi.

- Şu yarını bi atlatalım sana kek şöleni yaşatıcam. dedim.

Kek kısmını uzatmayıp yarını sordu Eylül.
- Yarın enişteyle beraber hastaneye gidicez doktorla konuşmaya. dedim.

- İkna edemediniz di mi? dedi.

- Denemedik bile. dedim.

- Yine de bi konuşmasak mı? dedi.

- Bize düşmez, yarın bi doktorla konulaşım da ona göre eniştem yapıcak bi şeyler. dedim.

- Peki, sıkma ama canını tamam mı. dedi dudaklarını büzüp.
Çok tatlı olmuştu yine şerefsiz. Burnunu ıssırasım geldi ama tuttum kendimi.

Ben kekleri dilimlerken o, raftan tabak çıkarıyordu. Dirseği yan boşluğuma değdi yanlışlıkla. Gıdıklandım birden ve geri çektim kendimi. Rafa uzanmış pozisyonunu hiç bozmadan bana baktı Eylül.
- Sen gıdıklanıyorsun. dedi şaşırarak.

- Yok kız ne gıdıklanması, birden huylandım işte. dedim.

Tabakları almadan geri çekti ellerini.
- Du bakalım. diyerek bi eliyle dürttü beni.

- Yapma. dedim gülmemeye çalışarak.

Kendimi savunmaya çalışıyordum ama Eylül sağlı sollu girişiyordu bana. Geri geri adımlar atarak kaçtım mutfaktan. Salonun ucuna kadar gelmiş duvara sıkışmıştım.
- Yapma kız. demelerime karşılık vermiyor aksine hoşuna gidip dozu biraz daha arttırıyordu.
Ara ara fake verip savunmamı kırıyor, beni boşa düşürüyor, gavur birliği gibi bedenime sızıyordu. Acayip huylanmıştım. Aslında sinirlenmiştim de ama kırılmasın diye belli etmedim. Bunu bana her hangi biri yapsa Allah yarattı demezdim. Eğlencesine elimden geldiğince ayak uydurmuştum, ama refleks olarak savunuyordum hala kendimi.

Bir Boncuk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin