Bir Boncuk Hikayesi - 60. Bölüm

1.3K 174 97
                                    

Arkadaşlar hepinize merhaba,

Finale 6 bölüm kala bir yeni bölümle daha karşınızdayım. Bu bölüm biraz kısa olmuş olabilir ama önümüzdeki 6 bölüm hiç okumadığınız kadar uzun olacak. Çünkü ortaya çıkması gereken bir sürü gerçek, cevaplanması gereken bir sürü soru ve dönülmesi gereken koca bir geçmiş var.

Bu arada Bir Boncuk Hikayesi bittiğinde elimden geldiği kadar Yarım Ali hikayesini yazmaya çalışacağım ama aklımda çok farklı bir konsept var. Bu sefer 1. tekil şahısın ağzından değil, 3. tekil şahısın ağzından yazılacak, paralel yürüyecek 4 hayatın hikayesi. Spoiler vermek istemiyorum aslında ama hikaye hakkında şimdiden çok heyecanlıyım, o yüzden ufaktan bahsetmek istedim. Bu arada bu bahsettiğim yeni hikayeyi açacağım anonim bir hesapta paylaşacağım. Sebebini hikayeyi okuduğunuz zaman anlarsınız, tabi eğer bir yerlerde denk gelirseniz, çünkü hikayeyi hiç bir yerde duyurmayacağım, sadece burdan bir kaç okura özel mesaj atacağım. Kızmayın bana ama yazacağım konsept bunu gerektiriyor. Bir Boncuk Hikayesi bittiğinde bunu tekrar konuşuyor olacağız.

Şimdilik hikayeye geçiyor, keyifli okumalar diliyorum.

Bu arada finalle ilgili yüzlerce tahmin geldi ama hala doğru tahmin yok, bilginize ☺️

*

Biraz buruk ayrıldık o son gece sahilden. Eve gittik. Sarıldık uzun uzun birbirimize. Sabah erkenden yola çıkacaktık, o yüzden erkenden yatağa girdik.

Eylül çabucak uyusa da uyku tutmadı beni. Eylül'ün söyledikleri geldi önce aklıma. Bu gece "ne olursa olsun beni bırakma", daha önce de "gitmeme izin verme Ömer" demişti Eylül. Neyden korkuyordu? Neyden kaçıyordu? Ne vardı kafasında? İçime kurt düşse de Eylül hiç bir hainlik planlayamayacak kadar masum uyuyordu.

Saçlarını okşadım usul usul. Arada dayanamayarak ufak bi kaç öpücük kondurdum yanağına. Güldü bi kaç kere. Uykusunda güldü bebekler gibi. Sabah yolca çıkacağımız için zorla da olsa ben de uyudum.

Eylül'ün sesine uyandığımda saat 10'u geçiyordu.

- Günaydın bitanem. dedi dolu dolu.

- Günaydın. dedim.

- Hadi bakalım, eve dönüyoruz. dedi.

- Niye uyandırmadın beni? dedim.

- Ne biliyim, eşyaları topladım, sağı solu toparladım ve bir de kahvaltı hazırladım. dedi gülerek.

Tatil dönüşü olsa da güzel bi sabaha uyanmıştım. Eylül'ün hazırladığı kahvaltıyı yaptım tadını çıkara çıkara. Aslında Umut olmasa, cebimde de para olsa hayatta dönmezdim burdan. Yaz kış yaşardım burda, ama yapacak bi şey yoktu. Dönmek gerekiyordu.

Derken çıktık evden. Anahtarı ve son günün de kirasını vererek helalleştik Habip Abi'yle.

- Yine bekleriz. dedi Habip Abi.

Aramızdan biri yıllar sonra bu eve yine gelecekti, ama dur şimdi neyse. Arabaya binip koyulduk dönüş yoluna.

Dönüş yolu geliş yoluna nazaran biraz daha durgundu ama yanımda Eylül varken bana her yol mübahtı. Onun hayatımda olduğu her sabah bana bayram sabahıydı. Bu sefer daha az mola vererek akşam 10 gibi geldik eve.

Her şey bıraktığımız gibiydi. Benimki de laf, 1 haftada sanki ne değişecekti. İşin garibi bu 1 haftada bile özlemiştim bu mahalleyi. Her insanını tanıdığım, her köşesini bildiğim, içinde umutlarımı taşısa da, en sevdiklerimi kaybettiğim bu mahalleyi... Özlemiştim işte...

Bir Boncuk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin