Bir Boncuk Hikayesi - 6. Bölüm

15.1K 1K 100
                                    

Düşünmekten başım ağrımıştı ki, "Boş koy be Ömer" dedim. Hem kafamı dağıtmak hem de merak ettiğim için ve ablamın yanına da giremediğimden dolayı eniştenin odasına doğru yürüdüm.

Kapı önünde hemşirelerden oluşan bi kalabalık vardı. Birinin elinde çay diğerlerine bi şey anlatıyordu. Öğlenden beri buralarda takılıyordum. Bi kaç görevli "bekleme salonuna alabilir miyiz sizi, burası acil girişi" dese de ayrılamadım yerimden. Nasıl ayrılacaktım ki amk, içerde canımdan kıymetlim, ablam yatıyordu. Her an ihtiyacı olabilirdi bana. Üstelik enişte de cabasıydı.

Şimdi bi de bu hemşireler laf etmesin diye azcık dolandım oralarda. Resmen volta atıyordum koridorda. 5 dk kadar sonra olaysız dağıldılar. Ben de hafif aralık olan kapıyı elimle ittim ve girmeden kafamı uzattım içeriye.

Hala uyuyordu. Bu ne uykusuydu amk. Karısı içerde yarı baygın ama bizim enişte keyif yapıyordu.
Şüphelenmiştim, mantıklı değildi çünkü. Hemşirelerden birinin yanına gidip, eniştenin odasını gösterip,
- Pardon, içerdeki hastanın yakınıyım, bayadır uyuyor, bi sorun olmasın, bakabilir misiniz rica etsem. dedim.

- Endişe edecek bi durum yok, bi kaç defa kalkmak istedi, ama pek iyi görünmüyordu, ağladı da bi kaç kez, biz de doktor beyin isteğiyle sakinleştirici iğne yaptık kendisine, muhtemelen sabaha karşı uyanır, merak etmeyin, biz kontrol ediyoruz da zaten. dedi.

Rahatlamıştım. Muhtemelen biz Eylül ile uyurken olmuştu bunlar. Eniştenin de boşuna günahını almıştık. Herifin zaten az olan günahlarını sıfırlamıştık amk.

Oturduğum yere geri döndüm. Yüzümü ellerimin arasına almış, dirseklerimi dizlerime dayamış öyle mal mal düşünüyordum ki, o en çok ihtiyacım olan iki insanın sesiyle irkildim,

- Bu ne hal lan? diyen Cemil Usta'nın sesini duydum önce.

Tam kafamı kaldırmıştım ki hemen ardından,
- Kardeşim? diyen Emrah'ın.

Onları görmek o kadar iyi gelmişti ki. Hiç bişey demeden önce Emrah'a sonra da Cemil Usta ya sarıldım. Emrah böyle duygusal temasları pek beceremediğinden öyle mal gibi durdu ama Cemil Usta öyle bi sarıldı ki konuşmasına hiç gerek bile kalmadan "biz daha ölmedik evlat" dedi adeta.

Emrah Almanya'dan gelen gurbetçi kuzenler gibi boş boş bana bakıyordu. Belli ki duraktakiler mevzuyu anlatmışlardı, yoksa şimdiye kadar 1 milyon kez tekrar tekrar sorarlardı ne olduğunu.

- Yok muymuş bu amına koduğum hastalığın bi tedavisi. dedi Cemil Usta.
Cemil ustanın bu sözüyle duraktakilerden bi şeyler öğrendiklerini netleştirmiş ama duraktakilerin de mevzuyu yarım yamalak anladıklarını öğrenmiş oluyordum.

- Usta hastalık gibi bişey değilmiş bu, bazı kadınlarda gebelik durumunda gerçekleşebilen bir durummuş, az rastanırmış ama olabiliyormuş. dedim.

- Vay amk o da geldi bizi buldu desene. dedi Cemil Usta.

İkisinin de çok üzüldüğü Cemil Ustanın yumruğunu sıkışından, Emrah'ınsa bakışlarından belli oluyordu, ama yapacak bi şey yoktu. Tek düşündüğüm bunu ablam duyduğunda ne hissedeceğiydi.

Öylece oturdular hiç konuşmadan yanımda. Bi şey demelerine gerek de yoktu zaten, varlıkları fazlasıyla güç veriyordu bana.

Cemil Ustanın kolundaki saate baktım. Saat gece yarısını geçiyordu.
- Hadi gidelim usta, burda yapacak bir şey yok. dedim.

Emrah direk "o nerden çıktı" dercesine baktı bana.
Göz kırptım, sustu.

- Oğlum ablan burda, ne gitmesi, deli deli konuşma. dedi Cemil Usta.

Bir Boncuk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin