BÖLÜM 18: ACI

55 12 2
                                    

12 Kasım 1987


Hasan dayı var gücü ile yüklenmişti gaza. Tam iş trafiğine denk gelmişlerdi. Yılın bu vakti arabaların yaygınlaşmaya başladığı zamanlarda İstanbul'un yolları kaldırmıyordu trafiği. "Gelecekte hiç gidemeyiz bu yollardan" dedi Hasan dayı kızgın bir şekilde. Kenan yan koltukta oturmuş Hasan Dayının muhabbetinden fırsat buldukça Cansu'nun nasıl olduğunu merak ediyordu.

Cansu Kenanı süzeren fark ettiki daha önce onu hiç böyle görmemişti. Kendisine aşık olduğunu biliyordu ama böylesine önemsemek başka birşeydi.

Kenan Cansuya doğru bakarak " İyisin demi?" diye sordu. Cansu "Daha iyi olacağım yeterki bebeğimi bulalım" dedi ve sessizce ağlamaya başladı. 

Hasan Dayı " Ben duygusal adamım gençler , ne pahasına olursa size yardım edeceğim" dedi. 

Hastaneye vardıklarında Hasan dayı arabayı yakın bir yere koydu ve içeri girdiler. Danışmaya yöneldi Kenan.

- İyi günler. Geçen gün eşim doğum yapmış burada. Kimle görüşebiliriz.

- Beyfendi hastanın kimlik bilgileri varmı? " dedi danışmadaki görevli kız.

- Buyrun " dedi Cansu Nüfus cüzdanını uzatarak.

Görevli kız bir süre inceleme yaptıktan sonra

- Bu isimde bir hasta gelmemiş yakın zamanda" dedi kimliği uzatarak. Cansu şaşırmış ve kızmış bir halde " Nasıl gelmedim ya ben buradaydım geçen gün. Birdaha kontrol edin" dedi bağırarak. 

Görevli kız tekrar kontrol ettikten sonra " Maalesef efendim." dedi ve çekilmelerini rica etti. Hasan dayı " Evladım sen bizi sorumlu birileri ile görüştürsene" dedi. Görevli bir kaç yeri aradıktan sonra " Amcacım ikinci katta başhekimin odasına gidebilirsiniz." dedi. 

Hasan dayı, Cansu ve Kenan yukarı kata çıktılar. Başhekimin odasının kapısını çaldılar. İçeriden sekreter çıktı. İsimlerini ve olayı not aldı sonra odanın karşısında duran kahverengi sandalyeleri göstererek oturup bekleyin lütfen ben uygun bir zamanda sizi çağıracağım dedi.

Sekreter gözlüklerini düzeltip içeriye tekrar girdi. İçerisinden çok hararetli tartışma sesleri geliyordu. Odaya bir kaç güvenlik girdi çıktı. Sonrasında sesler kesildi.

Odanın kapısı açıldığında dışarıya yaşlı bir kadın ile genç bir çocuk çıktı. Kadın ağlıyordu,çocukda çok sinirli duruyordu.

Sekreter "Buyrun Nihal Hanım sizi görecek" dedi ve içeriye davet etti. Önden Hasan dayı arkasından Cansu ve Kenan girdiler. Hasan dayı içeriye girdiğinde " Nihal, evladım" dedi gülümseyerek. Başhekim yerindne kalkıp "Hoşgeldin Hasan dayım dedi buyrun oturun lütfen" dedi ve masanın önündeki sandalyeleri gösterdi. 

Cansu biraz çekinerek birazda yorun halde oturdu deri sandalyeye. Kenan etrafı izliyordu. Birgün bir şekilde bizimde şansımız dönermi acaba böyle diyordu.

Hasan dayı Kasketini çıkarttı başını kaşıdı ve bıyıklarını düzeltti. " Nihal evladım nasılsın? Sen buradamıydın? Annen demişti kızım doktor oldu diye ama bukadar yakında olduğunu demediydi" dedi başhekime gülümseyerek. Başhekim " Hasan dayı, uzun zaman oldu. Eğitimi görevi derken sonunda buraya gelebildik. Ne sıkıntınız var? Size nasıl yardımcı olabilirim?" dedi ve telefonu kaldırdı " Kızım bize 4 tane çay gönder" dedi sekreteri arayarak.

Hasan dayı dilinin döndüğü kadarıyla olayı izah etti " Kenan benim kardeşim gibidir. Cansuda onun eşi. "diye cümlesini tamamladı. Başhekim " Hasan dayı ben bi araştırayım konuyu, söylediklerinizde ciddiyseniz çok sıkıntılı bir durum" dedi ve hemen odadan çıktı. Yaklaşık yarım saat sonra geri geldiğinde yanında 2 tane hemşire vardı. 

"Hasan dayı bu arkadaşlar o gün hastanede çalışan ebe arkadaşlar." dedi başhekim. Sarı saçlı orta yaşlardaki ebe " Efendim o gün söylenen zamanda Cansu Koç adında birisi doğum yapmamış. O gün sadece ikimiz vardık bizim bilgimiz dışında Ali beyin kendi doğum yaptırdığı bir hastada olamaz çünkü o gün Ali bey izinliydi. Hiç gelmedi hastaneye" dedi endişeli bakışlarla.

Kenan patlamaya hazır bir bomba gibi yerinden fırlayıp " Nasıl olur. Dalgamı geçiyorsunuz" diye gürledi. Hasan dayı Kenan'ı sakinleştirmeye çalıştı. Cansu " Yalan söylüyorsunuz, ben buradaydım, Ali bey vardı doğum yaptıran. Nasıl hatırlamazsınız" diye bağırdı ebeye.

Ebe hanım "Cansu hanım dediğim gibi o gün hastaneye hiç gelmemişsiniz" dedi ve "İsterseniz sizi muayene edip doğum yapıp yapmadığınızı kontrol edebiliriz" dedi. Cansu ağlamaya başladı. "Yalan söylüyorsunuz, bebeğimi benden çaldınız" diye bağırmaya başladı. Kenan aptal bakışlarla dona kalmıştı. Sanki yeni kurduğu bir hayal dünyası paramparça olmuştu.

Hasan dayı " Nihal biz bi detaylı araştıralım ben senin yanına gene uğrarım dedi ve Kenan la Cansuyu odadan çıkardı.

Koridorda Cansu var gücüyle ağlıyor, Kenan aptallaşmış bir ruh halinde bakınıyor Hasan Dayı kollarına girmiş hastaneden çıkarmaya çalışıyordu.

"Yalan söylemedim ben, bebeğimi çaldılar" diye bağırdı Cansu bahçedeki bankın üzerine otururken. Kenan " İnanmak istiyorum ama ne zaman inansam beni yarı yolda bırakıyorsun" diye kızgın bir halde Cansu'ya çıkıştı.

Hasan dayı "gençler siz durun hele burada ben bir dolaşayım etrafta gelirim" dedi ve yanlarından ayrıldı.

Kenan" Yalan söylemediğine inanmak istiyorum, bana inanabileceğim tek gerçek şey söyle" dedi. Cansu uzun siyah saçlarını elleriyle topladı ve " Olan herşeyi anlattım, bir şekilde bebeğimi çalmışlar şimdide üstünü kapatıyorlar görmüyor musun" dedi. Cansu ayaklarını dizlerinin altına alarak banktaki rahat pozisyonuna ulaşmışa benziyordu. Kenan Cansuya baktıkça yumuşuyor ama yalan söyleme ihtimali bile sinirlendiriyordu. "Eğer bir yalan olsun, bak böyle birşeyin yalanı olmaz" diye söyleniyordu.

Hasan dayı elindeki siyah tesbihini sinirli sinirli sallayarak geldi " Hiç kimse ne Cansu'yu görmüş nede burada doğum yaptığına dair bir kanıt var"dedi. Kenan " Hasan dayı kusura bakma seni buralara kadar yorduk ne diyeceğimi bilemiyorum" dedi mahcup bir halde.

Hasan dayı "Önemli değil Kenan'ım sen merak etme ben arkadaşlara haber uçurdum, eğer Cansu'nun söylediği gibi bir düzen varsa mutlaka haberim olur.Sen gelsene benimle bir" dedi ve Kenanı kolundan tutup kenara çekti.

Cansu konuşmaları dinlemeye çalıştıysa da duyamadı.

Kenan;

- Hasan dayım valla ne desem boş, Numaram yapıyor benimle eğleniyormu bilemedim.

- Kenanım kardeşim , Cansu iyi bir kıza benziyor söylediklerine inanmak istiyorum ama bir nebzede olsa seni geri kazanmak için rol yaptığını düşünmek lazım.

- Hasan dayı , öyle olsa bile artık nasıl bakarım ben onun yüzüne.

- Kenan önemli olan sevgidir, eğerki kalbinde sevgi ateşi olmasa seni işini gücünü bıraktırıp buralara getirtemezdi. O yüzden şimdi Cansu'yu al götür oturun adam akıllı konuşun. İşin detayını öğren. Dediğim gibi bana haber gelirse ben seni bulurum.

- Tamam Hasan dayım." Dedi Kenan ve bir müddet sarıldıktan sonra Hasan dayı uzaklaştı.

Kenan " Cansu hadi gidelim" dedi ve yürümeye başladı. Cansu bir müddet Kenan'ın arkasından baktıntan sonra peşine takıldı. Kenanın dik omuzları Cansu için her zaman başını yaslayabileceği bir  yer olmuştu.

Cansu birden " Kenan ben geçen gün sokaktaki karakola gitmiştim orayada uğrayalım" dedi. Kenan "Beni kandırmadığına eminsin değilmi?" dedi kızgın bir halde. "Hayır aşkım" dedi. Kenan " Bugün çok yıprandık, önce birşeyler yiyelim şu konuyu enine boyuna bir daha anlat bana.Sonra uğrarız karakola"dedi.

Cansu üzgün bir halde boynunu büktü. Gözlerini kapattı yürürken. Kenanın koluna girmişti nasıl olsa, nasıl olsa bırakmazdı Kenan onu. Sonra bir bebek ağlama sesi duydu, ardından "Anneee" diye bir çocuk sesi. Cansu gözlerini açtı hemen yolda yürüyordu halen. Sessizce ağlamaya başladı.

KADER - (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin