BÖLÜM 46 (ACI)

48 8 4
                                    


17 Kasım 1987

Olay Anı

'Gözlerimi açtığımda sevgilim sen yoktun, aşkın yoktu, sadece hüzün vardı. Ailemin ölümünden bana kalan derin acı. Ölmelerine sebep olduğum o derin acı. Yüreğim sızlıyordu. Çılgınlar gibi bağırıyodum. "Anneeee, babaaaa" diye bağırıyordum ama beni duymuyorlardı. Beni muhtemelen bir ıslah evine vereceklerdi ama o kadar da şanslı olmadım. Beni kendi çocukları gibi kötü davranacak bir aileye verdiler. Onlar beni yetiştirdi, ama bana çok zulmettiler. Öz ailemin verdiği sevgiyi bana veremediler. Annem bana hep güçlü ol derdi. Üvey annemde her gün beni döverdi. Babam hep beni korurken üvey babam beni hep dolaba kitlerdi. 

Söyle sevgilim, ben bunca acı içerisinde büyümüşken sence çocuğumuzu o hainlerin eline bırakır mıyım? Sence benim çektiğim acıların bir anını bile çekmesine izin verir miyim? 

Gözlerimi kapatıyorum, bana doğru koşan minik bir bebek görüyorum. "Anne bırakma beni ne olur" diye ağlıyor. Kafamı her yastığa koyduğumda sanki onun kokusunu duyuyorum. Ben yavrumu daha görmeden bukadar sevmişken bukadar özlerken sence ben bu işin peşini bırakır mıyım?

Bu yaşadıklarımızla seninde hayatını altüst ettim. Hakkını helal et sevgilim. Bundan sonra yoluma başladığım gibi tek başıma devam edeceğim.'

Kenan kendisine geldiğinde Cansu masadan kalkmıştı. Kenan'a anlatmak isteyipte anlatamadığı her şeyi kağıda yazmıştı ve Kenan'ın eline tutuşturmuştu. Kenan Cansu'nun notunu okudu ve Cansu'nun peşinden bir anda fırladı. Notu cebine koydu.Ceketini sandalyede bırakmıştı. Gece boyunca istemsizce eliyle oynadığı  masada ki  bıçağı yanında götürdüğünü hatırlamıyordu bile.

"Cansuuuuu" diye bağırdı. Herkes masalarından kalkıp Kenan'ı sakinleştirmeye çalışmıştı. "Cansuuu gitme dur" dediyse de Cansu çoktan aşağı merdivenlere yönelmişti. 

Kenan kalabalığın içinden sıyrılarak peşinden koştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kenan kalabalığın içinden sıyrılarak peşinden koştu. Kulenin dar ve kiremit merdivenleri bir kişinin geçmesine izin verdiğinden Kenan'ın Cansuyu yakalaması zorlaşıyordu. Cansu Kulenin kapısından çıktığında kolundan tutup kendisine çevirmişti Kenan. "Cansu beni bırakma, evladımızı bende senin gibi çok istiyorum ama ölmüş o. Bu işin peşini bırak beraber mutlu olalım" demişti. Hava kararmış hafif yağmur serpiştiriyordu. Birazda cılız bir rüzgar vardı.

Cansu Kenan'ın yüzüne dönmesiyle üzerine yıkılmıştı. Tüm vücudu kan içindeydi. "Kenann" diyebilmişti. Kenan Cansu'yla beraber yere devrilmişti. Cansu tir tir titremeye başlamıştı. "Kenan" dedi tekrar. Kan yer yere yayılmaya başlamıştı. Kenan'ın elleri Cansu'nun vücudu her yer kandı. 

Kenan ne yapacağını bilmiyordu. "Yardımmm edinnnn" diye bağırmıştı. "Biri yardım etsinnn" diye tekrar bağırdı. Çevrede onca kalabalık kimse yanlarına gelmiyordu. Sebepsizce izliyorlar ama müdahale etmiyorlardı.  "Aşkım, bir tanem ölme, seni çok seviyorum" diye ağlamaya başlamıştı Kenan.

'Cansu gözlerini hafifçe kapattı, artık hayat onun için karanlıktı ama huzur vardı sanki. Sanki evladı gerçekten ölmüştü ona kavuşuyordu. Hiç acı hissetmemişti, ruhu bedeninden çekilirken yüzünde anlamsız bir gülümseme vardı. Çok tatlı gülüyordu Cansu. Gamzeleri çıkıyordu gülerken. O en sevdiği şarkı çalıyordu kulağında ve karanlık yerini beyaz ışığa bırakıyordu. Cansu tüm acılarından, tüm dertlerinden çekilircesine ölüme gidiyordu.

Artık kimse üzmeyecekti Cansu'yu, kimse incitmeyecekti. Işığın ortasında anne ve babasını bile gördü. Hiç değişmemişlerdi. "Baba çok üşüyorum" dedi Cansu. Babası kocaman kollarıyla Cansu'yu öyle bir kucakladı ki sanki hiç ayrılmamışlardı. Annesi en sevdiği ninniyi söylemeye başladı. Tekrar çocuk olmuştu sanki. Mutluluktan ağlamak istedi ama sanki ağlamak yasaktı burada. Sanki cennet burasıydı ve Cansu tüm günahlarından arınmış yıllar önce kaybettiği mutluluğa kavuşmuştu. Sanki çok acı bir rüyadan uyanmıştı. 

Ama içinde bir sızı vardı. Evladı sanki burada değildi. Kalbi sızladı amansızca. Sol yanı acıdı. Cennette bile olsa bu acı vardı demek ki. Ama gelecekti evladı, içini bir güven duygusu kapladı. O geleceği güne kadar anne ve babasının onu beklediği gibi bekleyecekti. "Anne, baba" dedi büyük bir özlemle. Yılların verdiği hasret ve aşkla tekrar tekrar sarıldı onlara.Kenan yoktu artık, acı yoktu, dünya yoktu. Cansu ölmüştü. Kalbine 3 bıçak darbesi, 30 sn süren hızlı ve acısız bir ölümle. Cansu gülüyordu. Ölüme inat gülüyordu. Onu görenler daha önce hiç bukadar acısız ve mutlu bir ölüm görmediklerini söylediler. 

"Cansuuuuuuu" diye bağırdı Kenan. "Cansuuuu ölmeee" dedi ve elleriyle kendi başını sardı. O zaman fark etmişti elindeki bıçağı. O zaman fark etmişti Cansu'yu öldürmüş olabileceğini. Ama yapmazdı Kenan. Öldürmezdi. Yerdeki biriken su birikintisinden kendi yansımasını gördü tekrar "Belki de yapmışızdır" dedi yansıma. Kenan "Hayırrrrrrrrrrrrrrr" dedi Cansu'nun üzerine yıkıldı.

 Kenan "Hayırrrrrrrrrrrrrrr" dedi Cansu'nun üzerine yıkıldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



KADER - (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin