BÖLÜM 52: SON PERDE

132 7 3
                                    


Rüzgar ağaçları devirmeye başlamıştı. Gökyüzü kararmış, rüzgarla karışan yağmur şiddetlenmişti. Dalgalarının getirdiği soğuk hava kutup gecelerini aratmıyordu.

Islanmış zemin, ve ağaçların yapraklarından dökülen yağmur kokusu eşlik ediyordu Ömer'e. Ömer Büyük adanın küçük bir iskelesinde eski bir banka oturmuş Kartal Sahiline bakıyordu. Genelde Kartal'dan adaları izlerdi ama bugün işler farklıydı.  Sahilden gözüken sokak lambaları ve gecenin son demlerinde birkaç müşterisine hizmet veren balıkçılar dışında şehir uyumaya başlamıştı. 'Ah Kartal, ne sakin yersin sen öyle' diye iç geçirdi Ömer. Aksine bulunduğu ada geceleri daha bir canlı oluyordu. Turistlerin kalabalık ayak sesleri ve onları ağına düşürmeye çalışan esnafın bağırmaları.

 Turistlerin kalabalık ayak sesleri ve onları ağına düşürmeye çalışan esnafın bağırmaları

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ömer'in oturduğu yer sakin sayılırdı, ama burası da Ömer'i yalnız bırakmıyordu. Hemen sağındaki bankta 20li yaşlarında iki genç sevgili oturuyor,ve sahilin tadını öpüşerek çıkarıyorlardı. Hemen önünde elinde etiketi sökülmüş şarap şişesini sallaya sallaya denize atlayan kirli sakallı birisi vardı. Onun az ilerisinde gecenin soğuğuna aldırmadan yüzmeye çalışan bir genç ve Ömer'in solundaki bankta kucağında kedisiyle gözündeki yaşları silen kirli sakallı bir amca vardı. Kafasında eskilerden kalma bir şapka ve gri takımı uzun zamandır ütü görmemişti. Gazete kağıdına sardığı içeceğini yudumlarken kedisiyle konuşuyordu.

Elindeki şarabın dibine vuran adam, denizden titreyerek çıktı Ömer'e uzattı şişeyi önce " Al yiğen bu beni ısıtmadı ben gideyim de ateş yakayım" dedi. Ömer 'Saol bey amca, dursun sende .Lazım olur" dedi. Adam bir sağa bir sola sallana sallana sahilden 200 metre gerideki eski bir barakaya gitti. Ömer adamın ortadan kayboluşunu izlerken Karşıdan ona yaklaşan bir ufak bir yatın ışıklarıyla gerçek dünyaya dönmüş oldu. 

Yat ışıklarını birkaç kere yakıp söndürünce anladı ki hesap zamanı geldi. Ayağa kalktı yata yaklaştı. Yatdan çıkan 25 yaşlarında beyaz uzun kıyafetiyle , kısa kesilmiş siyah saçlı çekik gözlü kız "Silah varsa bana teslim edin" dedi. Ömer "Silahı teslim almak için çok gençsin, patronun gelsin" diye kıza bağırdı . O sırada arkadan " Bırak gelsin" diye Semiha'nın sesini duydu.

Ömer yatın içindeki kaptan kamarasına geldi. Kamara dışarıdan gözüktüğünde daha büyüktü. Ahşap kapısını açtı ve içeriye girdi. Semiha L şeklindeki beyaz deri koltukta oturmuş yüzünde korku dolu ifade ile Ömer'i karşıladı. Ömer içeri girince ayağı hafif sendeledi ve başının döndüğünü hissetti.Bir anlık gözü kararsa da hemen ayağa dikildi. Yerdeki eski taşpınar halısını tanımıştı Ömer. 

Semiha kırmızı gözlüğünü önündeki sehpaya koydu. Ömer'e oturmasını işaret etti. Ömer Karşısındaki deri kahverengi koltuğa oturdu. Bir yandan da duvarları inceliyordu. Yatın kamarası bukadar nasıl büyük olabilirdi? Dışarıdan daha küçük gözükmüştü.

Semiha " Birşey içer misin? " diye sordu. Ömer "Kan içmeye geldim ama çayın varsa alabilirim" dedi ve hafif gülümsedi. Semiha yüzündeki korku dolu ifadeyi değiştirmeden Ömer'e "Konuşacağız, çok konuşacağız ve aramızdaki sıkıntıları çözeceğiz" dedi. Ömer "Anlat o zaman, bana niye ihanet ettin?" dedi ve ceketini çıkararak koltuğun üzerine bıraktı.

KADER - (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin