bölüm 19: tesadüf

1.1K 80 134
                                    

4 yıl sonra... (Stanford üniversitesi yakınlarında bir cafede)


"Günaydın Cas!"

"Günaydın Sammy" dedi Cas, bunun Sam'i sinir edeceğini bilerek.

"İsmim Sam ama bugün değil, beni sinir edemezsin çünkü fazla mutluyum."

"Ah, doğru. Şu meşhur abin gelecek. İsmi Dean'di, değil mi?"

"Evet"

"Eskiden bir Dean tanımıştım," dedi Cas.

"Ve?" diye devam ettirdi Sam.

"Ve hiç tanışmamış olmayı diledim,"

Sam anlayışla başını salladı. "Evet, bazı insanlar pislik olabiliyor." derken gözleri kapıya takıldı. Abisi, burdaydı. Sanırım bir süredir buradaydı ve yüzünde hüzünlü bir ifade ile hazırlanan Cas'i izliyordu.

Sam, bir anlığına iki Dean'in aynı olma ihtimalini düşündü. Sonuçta Cas Sam'in soyadını bilmiyordu, hiç bahsi geçmemişti.

Öğrenmek amaçlı "Dean, gelmişsin!" dedi yüksek sesle. Aynı anda Dean Sam'e döndü, Cas ise Dean'e. Sam de Cas'e bakıyordu. Ve yüzündeki o şaşkınlık ifadesinden anladı. İki Dean aynı kişiydi.
Ama bu nasıl mümkün olabilirdi? Böyle bir şeyin olma ihtimali neydi, milyonda bir falan mı? Vay canına.

Dean kendisine doğru gelince düşüncelerden sıyrılıp abisini kucaklamak için tezgahın arkasından çıktı ve kollarını sıkıca sardı. Onu nerdeyse bir yıldır görmüyordu. Stanford'a başladığından beri.

Ayrıldıklarında garip bir sessizlik yaşandı. Sam bu sessizliği doldurmak adına "Dean, bu Castiel" dedi. Sanki çoktan her şeyi anlamamış gibi.

"Evet, onu tanıyorum." dedi Dean. "Bir zamanlar --"

"Ödev partnerleriydik." Diyerek sözünü kesti Cas. "Sadece birkaç kez ortak proje yaptık o kadar."

Şimdi Dean'in yüzünde çok daha kötü bir ifade vardı. Aralarında her ne geçtiyse abisini derinden etkilemiş olmalıydı.

"Ne içersin?" diye sordu Sam, konuyu dağıtmak amaçlı. Abisini üzgün görmek istemiyordu.

"Kola," deyip masalardan birine geçti Dean.

Cas sinirle Sam'e yaklaştı. "Soyadının Winchester olduğunu söyleyebilirdin!" dedi dişlerinin arasından. Oldukça kızgın görünüyordu.

"Sormadın ki!" diye cevapladı Sam. "Bende senin soyadını bilmiyorum."

"Herneyse." dedi ve uzaklaştı. Sam ise abisi için bir kola ve bardak alıp yanına gitti.

"Nasılsın Dean?"

"Kötü değil, sanırım. Sen nasılsın? Üniversite hayatı nasıl?"

"Güzel. Okuldan birkaç arkadaşım var, arada takılıyoruz ve burda part time çalışıyorum, 2 aydır. Cas ile burda tanıştım."

"O nasıl? İyi mi?"

"Evet, genellikle neşelidir, bugünkü tavrı için özür dilerim."

"Sorun değil, çok daha kötülerini hakettim."

"Nasıl yani?" diye sordu Sam merakla. Ve Dean, en baştan anlatmaya başladı.

-----------


"Gerçekten de bir pislik gibi davranmışsın. Cas sonuna kadar haklı." dedi Sam.

"Evet biliyorum. Ama onu geri kazanmam gerek. İlk gittiğinde delireceğimi sandım. Yıllarca onu aradım, ama bulamadım. Ve tam vazgeçmişken, hayat bizi tekrar bir araya getirdi. O kaderimdeki kişi Sam, hissedebiliyorum."

"Ama kendini affettirmen zor olacak,"

"Evet, biliyorum." diye mırıldandı Dean, ilerdeki Cas'e bakarken.

"Sanırım sana söylemem gereken kısım bu."

"Neyi?"

"Cas'in onu tanıdığımdan beri sevgilisi olduğunu,"

"Ne?" Evet, Dean bunu beklemiyordu. Hemde hiç. Sanki Cas ona özeldi ve başkalarına yasaktı. En azından Dean'in düşündüğü buydu. "Hakkında neler biliyorsan öğrenmem gerek," dedi. Düşmanını tanıması gerekiyordu sonuçta.

Cas yan taraflarından geçerken sessiz kaldı Sam. Kuytu köşede oturuyor olsalar bile Castiel bazen yanlarından geçiyordu ve o zaman Winchester kardeşler ölüm sessizliğine bürünüyordu.

Arkadaşı yeterince uzaklaşınca "İsmi Rob, sanırım Robert'in kısaltması. Yakışıklı çocuk, sık sık buraya uğrar. Liseden mi ne tanışıyorlarmış, öyle bir şey işte."

Dean gözleri donuk, öylece ileri bakıyordu. Bedeni burda ama ruhu uzaklarda gibiydi.

"Anladım," diye fısıldadı sadece. Ardından gitmesi gerektiği hakkında saçmalayıp dışarı çıkarak Impalaya bindi, kaldığı motele gitti.

Sonrasında eline bir kağıt aldı ve yazmaya başladı.

Merhaba Cas

Bugün yıllar sonra seni tekrar gördüm. İlk başlarda gözündeki o korkunun anlamını çözememiştim. Ama şimdi anlıyorum. Yine gelip her şeyi mahvetmemden korktun. Yine seni kendime çekip ardından acı çektireceğimi düşündüğün için korktun. Haklıydın da Cas. Her zamanki gibi.
Ben sana acıdan başka bir şey vermedim. Fakat, Rob sana çok daha fazlasını vermiş gibi. Acıdan bahsetmiyorum. Tüm iyi şeylerin daha fazlasını. Hayatını güzelleştirmiş gibi. Çünkü beni farketmediğin o birkaç dakikada, çok huzurlu ve mutlu görünüyordun. Sebebini anlasam, bilsem hemen çeker giderdim. Bu kez savaşmak gibi saçma düşüncelere kapılmazdım.

Ama boşver, büyük ihtimalle beceremezdim zaten.

Seni seviyorum, ve daima sevmeye devam edeceğim.

Sana ait olan,

Dean.







İnanın denedim ama olmadı. Önceki bölüm için de diyebileceğim şey şu; bu hikayedeki Dean böyle biri. O korkuyor, kardeşi gibi sevdiği birini üzmekten ölümüne korkuyor. Rob'la  bağını  (Dean açısından) dizide Sam'le olana benzetebilirsiniz.

sessizlik //destiel ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin