Kara Kedi

16.3K 285 44
                                    

İyi okumalar kedilerim! :*

Genç iş adamı masada neşeyle kahvaltı yapan ailesine baktı. Hepsi mutlu bir şekilde kahvaltılarını ediyorlardı, son olan olaylara rağmen. Kolundaki saatine baktığında acilen çıkması gerektiğini hatırladı. Onu bekleyen insanlar ve koca bir holding vardı.

Eşini ve çocuklarını teker teker öptükten sonra evinden çıktı. Diğerlerinin aksine lüks bir villa da oturmuyordu, burası güvenlikli ama küçük bir apartman dairesiydi. Eski olmayı, küçük ve sıcak yerleri, komşuları seviyordu.

Asansörün düğmesine bastı ve gelmesini beklerken üzerini düzeltmeye koyuldu. Ütülü, dümdüz bir takım elbisesi vardı. Kıyafetleri ile ayakkabıları uyumluydu. Çünkü o düzeni be uyumu çok seviyordu.

Asansör geldiğinde yavaşça bir adım atıp kabine girdi, aynadaki yansımasına bakmayı da ihmal etmemişti. Her zaman ki gibi otoparka ineceğinden -1 tuşuna bastı.

Asansörün kapısı yavaşça kapandı. Bir sarsıntıyla çalışmaya başladığında, adam bu sarsıntının çok da normal olmadığını fark etmişti.

Asansör aşağı inerken garip sesler çıkarıyor, sağa doğru hafifçe sallanıyordu. Işıklar kısa bir an gidip geldikten sonra adam korkuyla durdurma düğmesine basmaya çalıştı ama çok geçti.

Zaten düğme de çalışmıyordu.

Ölmeden önce son hatırladığı, çocukken fizik dersinde öğrendiği eylemsizlik kuvveti olmuştu. Eylemsizlik kuvveti, durmaya meyilli bir cismin hareket anında hareketin ters yönüne gitmesiydi.

Eylemsizlik kuvveti onda da işliyordu işte, çünkü asansör tam hızla aşağı doğru düşerken kabinin tavanına yapışmıştı.

***

NY / CIA binası. Sabah saat 06:00

Yoğun günlerden biriydi. Benim tek düşünebildiğim ise uykuydu, çünkü dün gece bana verilen yirmi beş ayrı güvenlik kamerasını titizlikle incelemiştim. Kötü olan ise, aradığım şeyi bulamamamdı.

John böyleydi işte, benim üstüm olduğu için bir şey deme hakkım yoktu ama bir çaylak olarak ekibin tüm ayak işleri bana kalırdı. CIA binasında bir temizlikçi olmayı bile buna yeğelerdim.

Ekibin odasına girip elimdeki çantayı masaya koydum ve laptopumu çıkardım. Yapmam gereken günlük işlerden biri Amy’i kontrol etmekti, çünkü John onun güvenliğinden her saniye emin olmak istiyordu. Benim ‘o bir çocuk değil’ uyarılarımı umursamamıştı huysuz şey. Ayrıca Amy bunu bilse, büyük ihtimalle sinirden çıldırırdı.

Son zamanlarda Chris ve John’un yan yana gelme seremonilerinden bıkmıştım ki onlar bir araya geldiğinde herkes kaçıyordu. İkisi de patlamaya hazır iki bomba gibiydiler, birbirlerine alışamamışlardı ve tek yaptıkları rahatsız bakışlarla birbirlerini süzmekti. Amy’nin en sıcak hali bile onların buzlarını eritemezdi.

Günlük işlerimin başına koyulacakken kapı aceleyle açıldı ve Derek içeri daldı. Şaşkın görünüyordu. “Chery? Hemen gelmen gerekiyor.”

“Ne oldu?” dedim onu sorgulayarak, sabahları çok yoğun olmazdı. “John kahve mi istedi? Yoksa Lona’ya çiçek almamı mı istiyor? Amy’nin bir yeri mi ağrıyormuş yine? Ona kaç kere kızların regl olduğunu söyl-”

“Hayır!” diye susturdu beni, “müfettişler burada, beni takip et.”

Eşyalarımı orada bırakıp onu takip ettim, topuklu ayakkabılarım zeminde tok bir ses çıkarıyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışırken gözümün önüne düşen bir tutamı kulağımın arkasına attım.

Kara KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin