Bölüm 4 / Kamp

2.4K 204 37
                                    

Veeee uzun bir yeni bölüm! İyi okumalar kedicikler!

Ayrıca bugün 23 Nisan, Tüm Atatürk’ün çocuklarının ulusal egemenlik ve çocuk bayramını kutlarım!

 

 

Olaydan sonra günler geçmişti. Bir sürü yere rapor vermiştim, algılarımı tartmıştım ama bence haklıydım. Zamanı geri sarıp gölgenin peşinden gitmeyi istiyordum, ama böyle bir imkanım yoktu.

Ayrıca aramız olduğundan da soğuktu, şu an tamamen resmi iş ilişkisi halindeydik. Her gün ne yaptığı stabildi, bu yüzden dışarı çıkarken bana söylemeye tenezzül bile etmiyordu. Arabayı sürmesine de izin veriyordum çünkü ciddi olarak sinirliydi.

Üzerine binmiş stresi hissedebiliyordum, yumuşak olmaya çalışıyordum çünkü ölüm stresi altında olan ve hayat düzeni değişmiş olan oydu.

Yaklaşık bir hafta olmuştu ama kimseden haber yoktu. Artık o kadar gevşemiştim ki öğlene kadar uyuyordum. Sıradaki kişinin Daniel olmadığını sezmiştim, en azından restoran olayından sonra geri adım atmış olabilirlerdi. İçimden bir ses ben olmasam o gece, tam orada Daniel’ın işinin bitmiş olduğunu söylüyordu.

Yatakta yuvarlandım, başka bir deyişle resmen eşindim ama uyumayı çok seviyordum. Güneş ışıkları üzerime vuruyordu, vücudumda tatlı bir sıcaklık vardı. Yatarken rahat olmayı sevdiğim için hep yazlık kıyafet giyerdim, şu an üzerimde sadece ince bir askılı ile ev şortu vardı.

Bugün hafta sonuydu, stabil iş söz konusu değildi. Hafta sonu ne yaptığını bilmiyordum çünkü planlarına göre değişiyordu.

Telefonum çaldığında esneyerek kalktım ve el yordamıyla onu buldum. Ekrandaki Amelia ismini gördüğümde tüm uykum kaçmıştı bile. “Alo?”

“Günaydın Chery,” dedi kadın her zamanki sesiyle, “bir değişiklik var mı?”

“Yok,” diye hayıflandım, “hala aramızda kilometreler var.”

“Sana onu korumanı söyledim ama aynı zamanda uzaklaştırma,” dedi azarlar gibi, “bu işten vazgeçmemesini sağla.”

“Tamam ama-”

“Sadece söylediğimi yap. Palyaço kıyafeti giyip onu güldürmeye mi çalışırsın, yoksa ona bir jest mi yaparsın, bilemiyorum. Ne yaptığın umurunda değil, yeter ki onu koruma programının içinde tut.”

Telefonda hakaret etmemeliydim, kendimi tuttum. “Anlaşıldı. İyi günler Amelia.”

Telefon kapandığı için resmen rahatlamıştım. Yataktan ayaklarımı sarkıtıp gerindim. Saatin 08:00 olduğunu anladığımda aşağıya fırladım. Daniel erken kalkan biriydi ve bu saat oldukça geç sayılırdı.

Aşağı indiğimde yanılmadığımı anladım, ama aynı zamanda aceleci görünüyordu. Üzerini giyinmişti ama resmi bir kıyafet gibi değildi, daha çok kot pantolon, kısa kollu, ve şapkası vardı.

“Günaydın,” diye seslendim yanına gelirken.

Bana baktı, sonra “günaydın,” dedi.

“Acelen mi var?” diye sordum tereddütle.

Bana masanın üzerinde duran kâğıdı uzattı. Bu küçük boyutta, ince bir kâğıttı ve daha çok reklam broşürlerine benziyordu.

Kaşlarımı çatıp reklamı inceledim. Yeşil bir orman resmi vardı, üzerinde, Haydi Kampa Gidiyoruz yazıyordu. Çocuk aktivitelerine benziyordu.

Kara KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin