Bölüm 2 / Daniel

2.8K 223 63
                                    

İyi okumalar dilerim!

 

 

“Şu saniyeden itibaren görevin başladı,” dedi bana evrakları imzalatan görevli. Şu an CIA binasındaydık, çoğul konuşuyorum çünkü Daniel’da buradaydı.

En son diyaloğumuz onun bana attığı laf olmuştu ve cevap vermemiştim. Sonra resmi işlemler için sağlık kontrolünden geçmişti çünkü onu bulduğum gibi teslim etmem gerekiyordu.

İmzalamam gereken yeri imzaladım ve yetkilerimi kısaca okudum. Benimle birlikte ofisin içinde, koltukta oturan Daniel’ın sinir bozucu ritmik ayak vuruşları sinirimi bozuyordu. Sanki her hareketimi yavaş buluyormuş gibi derin nefesler alıyordu.

Ağzımı açıp bir şey söylememek için kendimi zor tutuyordum.

Hareketlerimi yavaştan aldım. “Tamamdır,” dedim belgeyi görevliye teslim ederken.

Kağıdı alıp klasöre koydu. Eve gitmeden önce sormak istediğim bir şey daha vardı. “Eğer mümkünse Kara Kedi davasının bilgilerini içeren klasörün bir kopyasını alabilir miyim?”

Ajan işini bırakıp döndü. Kadının gözleri donuklaşmıştı. “Mümkün değil Bayan Grould. Sizin görev yetkileriniz bunu kapsamıyor.”

Yüzüme balyoz yemiş gibi durdum, tek kaşım havaya kalkmıştı. İstediğim topuklu ayakkabıyı mağazada kaptırmış gibiydim ve kadına saldırmak istiyordum. Ne demekti bu? Yani şimdi o kimdi ki yetkilerimin sınırlı olduğunu söylerdi?

Sakin ol Chery, artık Black’lerin ekibinde değilsin.

“Önemli değil,” dedim toparlanarak, “sadece merak etmiştim.”

Arkadan çok hafif bir gülme sesi duydum, büyük ihtimalle Daniel’a aitti. Sakin olma egzersizleri yaparken arkama dönüp dönmemekte kararsız kaldım.

Kadın anlamış gibi başını salladı ve masasındaki işlerine geri döndü. “İyi günler dilerim.”

Kadının samimiyetsizliğine bir küfür mırıldanıp arkama, yani Daniel’a döndüm. Tam da hayal ettiğim gibi koltukta kaykılmış o şımarık oturuşu vardı. Yüzü her şekilde sıkıldığını belli ediyordu.

“Gidiyoruz,” dedim tek düze bir sesle. Bu konuşma fazlaca bir anne ve yaramaz oğlununkine benziyordu.

Cevap vermedi ama kalkıp peşime takıldı. Ağır kapıyı ittirerek açtım, aşina olduğum merdivenlerden inmeye başladım. Asansör kullanmayı sevmezdim.

Biz binadan çıkarken hiç konuşmamıştı. Açık park yerine yürüdüm ve çantamdan arabamın anahtarını bulup kilidi açtım.

Ben sürücü koltuğuna otururken eş zamanlı olarak kendi kapsını açıp oturdu. Arabayı çalıştırmadan önce gözlüklerimi taktım.

Arabayı park yerinden çıkartıp sürmeye başlamışken, radyoya uzandı. Uygun radyo sinyalini bulmaya çalışırken hiçbir kanalda durmadan sürekli değiştiriyordu, bu da düzensiz bir uğultunun çıkmasına sebep oluyordu.

Sakin bir insandım. Hep yalnız olduğum için sessizlikle barışıktım ve düşüncelerimi kolay kolay söylemezdim. Beni sinir etmeye çalıştığını hissediyordum ama amacına ulaşamayacaktı, bir şey söylemedim.

Durmadı ve değiştirmeye devam etti. Neredeyse tüm kanalları iki tür gezmişti. Derin bir nefes aldım, “İstediğin parçayı bulamadıysan CD’lerime bakabilirsin,” bir elimle direksiyonda ritim tutarken diğer yandan arabanın CD gözünü gösterdim. Birkaç albüm saklıyordum.

Kara KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin