Bölüm 10 / Yılan

1.8K 192 68
                                    

Merhaba! Uzun bir bölümle karşınızdayım!

Öncelikle, bu bölümü Azra’ya ithaf ettiğimi belirtmek isterim. Evet biraz geç oldu, hemen nedenini açıklıyorum, bildiğiniz üzere Anormal’in kapağını Azra yapmıştı. Ve ilk bölümü ona ithaf etmiştim. Azra aynı zamanda Kara Kedinin kapağını da yaptı, ona ayrıca teşekkür etmiştim ama yayınladığımda aynı şeyi Kara Kedide de yapacaktım. Sonra aniden Anormal’i sildim ve aynı hızla Kara Kedi’yi yayınladım. Kısaca unuttum.

Çok üzgünüm Azra, biraz geç oldu ama bu bölüm senin! Hazırladığın muhteşem kapak için teşekkür ederim!

İyi okumalar dilerim!

Şaraplarımızı sessizce yudumluyorduk, güzel tat boğazımdan aşağı indi ve sanki beni canlandırdı.

“Tekrar özür dilerim,” diye mırıldandım Padre’ye dönerek, bu kadar güzel bir şeyi yere düşürüp mahvettiğim için üzüntü duymuştum.

“Önemli değil,” Padre gülümsedi, “aşağıda onlardan yüzlercesi var.”

Daniel yanımda sadece benim duyabileceğim bir seste güldü. Gözlerimi devirdim. Garip davranıyordu.

Kediler hakkında söylediği şeyi doğru sayarsak gerçekten kedi gibiydi ve bugün şımarık halindeydi. Onu sarsıp kendine getirmek istiyordum.

“Sanırım bir bardak daha alacağım,” dedi Daniel esneyerek.

“Senin için bu gece yeterli,” dedi Padre sert bir sesle.

“Kaç yaşıma olduğumu biliyorsun, değil mi? Bana televizyon cezası veremezsin.”

“Kaç yaşında olduğun fark etmez, hala babanım.”

Öksürdüm, “belki de o haklıdır Daniel,” Daniel bakışlarını bana çevirdi, “artık eve gidebiliriz.”

“İyi fikir,” dedi Daniel ayağa kalkarak, ama Padre sözünü kesti.

“Neden bu gece burada kalmıyorsunuz?” Ellerini kaldırıp dışarıyı gösterdi, “hava çoktan karardı.”

“Hayır kalamayız,” diye reddettim, burada kaldığım her dakika diken üstündeydim. CIA’in burada olduğumuzdan haberi yoktu, şehir merkezine kilometrelerce uzaktaydık ve eğer başımıza bir şey gelirse bizi kimse kurtaramazdı.

“Bence iyi fikir,” dedi Daniel sırıtarak, inadıma yaptığı fikrine kapılmıştım, “bence burada kalabiliriz.”

“Olmaz,” diye direttim, “gitmeliyiz Daniel.”

Daniel alayla kapıyı işaret etti, “gitmek istiyorsan git.”

Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirdim, “senden ayrılamayacağımı biliyorsun.”

“Ah, beni ne kadar da seviyor!” dedi şarkı söyler gibi. Padre ile bakıştık, üzgünüm der gibi omuz silkti.

“Hadi Daniel,” diye omuzunda dokundum, ama o aptal şarkısına devam etti.

“Önemli değil,” dedi eğilerek, “ben de seni seviyorum.”

Gözlerimi devirdim, “bundan eminim.”

“Sanırım buradan gitmez,” dedi Padre, “en iyisi burada kalmanız.”

Ayakta uyuyan Daniel’a baktım, sanırım haklıydı. Çok rahatsız hissediyordum. O aptalın lafına uymuştum ve şimdi kendisi sarhoştu. Beni bilmediğim bir yerde, kötü bir durumda bırakmıştı.

Kara KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin