Buradan bir Maroon 5 – Never Gonna Leave This Bed çakıyorum. Her sabah bu psikolojideyim ben.
İyi okumalar!
***
“Chery?” diye fısıldadı, kafasının karıştığını belli eden bakışlarıyla. “Ne istiyorsun?”
Soğuğu hissediyordum, bir kar fırtınasının ortasında kalmış gibiydim; aynı zamanda yanıyordum ve ayaklarımın altındaki zemin dönüyordu. Kalp atışlarım o kadar düzensizdi ki nefes almam için konuşmayı kesmem gerekiyordu. Gözlerine baktım, o an, dünyadaki en sevdiğim göz renginin ela olduğuna karar verdim. Çünkü bazen kahverengi oluyordu, duygusal hissettirirdi. Bazen yeşile dönüyordu ve bu neşeli olduğu anlamına gelirdi. Tek bir renk olmasına rağmen içinde birden fazla ton ve his barındırabiliyordu.
“Bilmiyorum,” dedim dürüst olarak. Tüm bu şeyleri ben başlatmıştım ve şimdi hiçbir şey bilmiyordum.
Sanırım kafanız karıştı.
O zaman başa sarıyorum.
***
Frankie’nin yatağına düştük ve o andan itibaren kendimi dördüncü boyuta yükselmiş gibi hissettim çünkü zaman ve mekân kavramı silinmişti. Tüm kemiklerim eriyip kuma dönüşmüş olmalıydı. Ben hiç ilerisini düşünmeden hareket edebilecekken, beni durduran tek şey Daniel oldu.
“Dur!” dedi nefes nefese. Ondan ayrılınca gözlerimi kırpıştırdım, Daniel sadece bir görev olduğu için ona yan gözle bakmasam da yakışıklı olduğunu biliyordum. Ama şimdi… Fena halde çekici gözüküyordu. “Yaşlı bir kadının evindeyiz.”
“Biliyorum,” dedim, aslında bunu neredeyse unutmuştum.
“Bunu neden yaptın?” diye fısıldadı, isyan eder gibi. Ona baktım. Kelimeler dilimin ucundaydılar fakat dışarı çıkamıyorlardı, söylemek istediğim onlarca şeyi bakışlarımdan anlamasını umdum.
“Bilmiyorum.”
“Tek kelimelik cevaplar veriyorsun,” dedi şaşırarak, dudakları neşeyle kıvrılmıştı, “bu hiç sana göre değil.”
Gözlerimi kapatıp sakin olmaya çalıştım. Son zamanlarda hiç de kendim gibi davranmıyordum. “Farkındayım.”
Koridordan bir gürültü duyduğumuzda ışık görmüş tavşan gibi kalakaldım, beni çekiştiren kişi Daniel olmuştu. Elimden tuttu ve bizi odadan çıkardı. Karanlık odadan ışığa çıkınca, gözlerimin alışması için beklemem gerekmişti. Daniel ile rolleri değişmiş gibiydik. Bana neler oluyordu böyle?
Üstümü başımı düzeltebilmek için Daniel’ı durdurdum ve ben açık düğmelerimi kapatıp, saçlarımı düzenlerken beni izledi. İşim bittiğinde ona baktım, “Gidebiliriz.”
Geldiğimiz yoldan geri döndük ve Bayan Cecilia’nın yanına gittik. Kaç dakika geçmişti? Yokluğumuzu fark etmiş miydi? Onun gerçekten de bunamış bir ihtiyar olmasını umdum. Aksi olsa ne olurdu, hiçbir fikrim yoktu.
Biz geldiğimizde, Bayan Cecilia çayını yudumluyordu. Kapının eşiğinde durdum, yaşlı kadın şüpheci gözlerini üzerimizde dolaştırdı. Eminim Daniel çok normal görünüyordu, ben ise kadının aklımı okuduğu hissine kapılmıştım. “Sanırım gitsek iyi olur, Bayan Cecilia. Yakında sizi tekrar ziyarete geliriz.”
Lütfen.
İtiraz.
Etme.
“Kısa kaldınız,” dedi Bayan Cecilia, kırılmış gibi. “Yakın zamanda tekrar ziyaretime bekliyorum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kedi
Action[Acemi Casus karakterlerinden Chery'nin hikayesidir] Chery, Amy'nin kurtulması için diğer ajanları sahte bir görev üzerinde göstermiştir. Bu başarılı olmuş, Amy kurtulmuştur. Her şey düzene girdi sanılırken, Aylar sonra... Chery'nin evrakta sahtecil...