Bölüm 9 / Şarap

1.9K 196 23
                                    

Merhaba Kedicikler! Öncelikle şu soruya cevap vereyim herkes NEDEN BU KADAR GEÇ KALDI diyor olabilir, ama son iki hafta sınav doluydu, idare tek bir günü bile boş bırakmamıştı. O iki haftanın nasıl geçtiğini hatırlamıyorum bile. Ama sizi haberdar etmiştim, durum yayınlamıştım. Tekrar özür dilerim.

Sanırım iyi bir şey ile telafi edebilirim? Artık YAZ GELDİİİİİİİ ve bunun anlamı çok yazı yazmam demek. Çokkkk mutluyum!

Ayrıca bu bölüm uzun ve tamamen Danery dolu. –Evet, geçen bölüm yorum yapmıştınız ve Danery hoşuma gitti. Belki de Daenerys’i hatırlattığı içindir.

 

İYİ OKUMALAR

“Bugün önemli bir şey var mı?”

Her gün, her kalktığında bana aynı soruyu soruyordu. Değişik bir cevap vermemi bekliyor gibiydi. Ama iki hafta geçmişti, hala cevabım değişik değildi.

“Hayır.”

Amelia’dan günlük haberleri alıyordum ama heyecan verici gelişmeler olmuyordu. Kimse ölmemişti veya kaçırılmamıştı. Şu sıralar neredeyse örgütün dağıldığından şüpheleniyordum.

Daniel, cenazeden sonra biraz değişmişti. İlk günkü gibi kabuğuna çekilmişti ve hiç konuşmuyordu. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlayamıyordum. Zaten daha fazlasını da istemiyordum, işimi yapmak için yaşaması yeterliydi.

“Bir şeyler yedin mi?” diye sorduğunda gözüm saate takıldı. Çoktan öğlen saatleriydi.

Bugün Pazar olduğu için çok geç kalkmıştı. Ben erken kalkmama rağmen kahvaltı yapmamıştım. Olumsuz anlamda başımı salladım. “Pizza söyleyebilirim.”

“İyi fikir,” dedi onaylayarak. Masada yapmakta olduğu işine döndü.

Tembel biri gibi görünüyordu ama sanki çalışırken dikkati dağılıyordu.

Pizzacıyı aradım, adam bana aklımda tutamadığım kadar çok çeşit sayarken ayağımla ritim tutuyordum. “Ne istersin Daniel?”

“Menüde adı “Meksika” içeren herhangi bir şey söyle,” dedi kafasını kaldırmadan.

Dediğini ilettim, “Meksika usulü pizzanız var mı? Ya da onun gibi bir şey?”

Telefondaki çocuk onayladı, birkaç seçenek de sundu. Ne söylerse evet demiştim, yemek olması dışında başka hiçbir şey beni ilgilendirmiyordu.

Telefonu kapattım ve pencerenin kenarına gidip dışarıyı izledim. Her zamanki sessiz günlerden biriydi.

Daniel’ın telefonu çalınca ona doğru baktım ama hızlı hareketlerle telefonu sessize aldı ve bir şey yokmuş gibi işine devam etti.

Biraz bekledim, o normal kalınca kafamı çevirdim. Belki de önemsiz bir numaraydı ama…

Telefonu bir kez daha çalınca tekrar döndüm, bu sefer sinirle telefonu fırlattı. Tesadüfen koltuğun üstüne düşen telefon hala çalmaya devam ediyordu.

Sinir bozucu melodi çınlarken kaşlarımı çattım, “Arayan kim?”

“Önemsiz biri.”

Sesi durgundu ama neden böyle olduğunu anlayamamıştım. “Hala çalıyor.”

“Öyle mi?” dedi alayla, “sağol, ben duymuyordum.”

Gözlerimi devirdim ve sustum. Telefon da bir süre sonra sustu.

Kim olduğuna dair meraklanmıştım ama o söylemek istemediği sürece bana bir şey açıklamıyordu. Belki de iş yerinden bir arkadaşıydı.

Pizzacının geldiğini gördüğümde huzursuzca kıpırdandım. Sadece yabancı birinin eve yaklaşması hoşuma gitmemişti.

Kara KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin