Acaba hafta sonu yemeğe Cem gelecek mi diye kafamda kura kura okulun yolunu tuttum. Gerçi bana ne yani beni ne ilgilendirir. Sonuçta sevgilisi var bırakayım da o düşünsün. Hem gelse bile yanında o sülük olacak. Sülük ve Cem 'i aynı karede jöle gibi görmektense Cem'i hiç görmemeyi tercih ederim. Ya ben neler düşünüyorum..
Okula erkenden varıp kantinden bir şeyler aldım ve yemeye başladım. Yemekte değil aslında gevelemekti bu. İştahım kaçmış resmen. üç çocukla ortada kalmış dul kadınlar gibi düşünüyordum, ama neyi ?
Kaşarlı tostumu kütelerken yanıma en az benim kadar sıradan olan Zeynep geldi. Bu da ortam mı yapmaya çalışıyor anlamadım. Bu aralar kudurdu sürekli birilerine sırnaşmalar falan.
- Günaydın tatlımmm
Tatlım mı? Ne yapmacık bir insansın sen ya. Siliksin sen silik kal daha iyi.Bana Her zaman Bir kızın diğer kıza ''tatlım'' demesi aşağılamak olarak gelmiştir nedense.
- Günaydın Zeynep !
-Kapıdan girince görmedin dalgındın,ben şurdaydım bir şeyler atıştırıyordum.
Hay lanet olası kız ya yüzüme yüzüme geğirerek konuşma. Bütün sucuk kokunu saldın üzerime. Sanki sucuklu tostu ben yedim içimde her bir zerresini hissediyorum şu an!
Kendi kendime kasılıp sinir krizi geçirirken öldürücü hamleyi kapıdan girenler yaptı. Melis ve sahte dostları içeri girdiler. Tahammül edemiyorum bunlara artık ya! İnsanları tipleri ve paralarına göre eleştirmekten başka işleri yok.
Popüler tayfanın geldiğini gören Zeynep hemen ayaklanmaya başladı,benimle işi bitmişti. Sal beni artık yediğin tostu orada sindir,ne olursun. Bizim çete üyeleri tabiki de Zeynep'in yüzüne bakmadılar, o yüzden kıçımın dibinden ayrılmadı. Madem sen gitmiyorsun ben giderim. Çantamı sırtlanıp '' Görüşürüz Zeynep sınıfta biraz işim var '' diyip bir şey söylemesine izin vermeden kalktım yanından. Tam kapıya doğru giderken kapıdan Simge girdi. Simge'nin geldiğini görünce ağır ağır yürümeye başladım.
'' Günaydınnn aşşkklarrr'' diye tiz sesiyle kankalarına selam verdi ancak bunun karşılığında Melis '' Seninle konuşmuyorum hafta sonu kahvaltıya gelecektin ektin beni '' dedi şeytan bakışlarıyla. Melis ona bağırınca Simge de etrafına baktı azar yerken birisinin görüp görmediğini kontrol etmek için. İşte o an mavi lensli gözleriyle göz göze geldik.
Oha! Nasıl yaa? Bu sarı maymun kahvaltıdan bahsediyor. Demek ki Simgenin hırsızlık yapacağı ev Melis'in eviydi. Pes , vallahi pes. İyi ki de bugüne kadar yalnız kalmışım. Böyle arkadaşlarım olacağına hiç olmasın. Sağda solda böyle insanlarla grup şeklinde fotoğraflarım olacağına yalnızlık temalı fotoğrafları tercih ederim. Selfie çubuğum yeter bana.
Göz göze gelince Simge iyi bir yusuf yusuf çekti. Aslında Melis'e bu olaydan bahsetmeye niyetim yoktu. Sırf gözde olup pohpohlanmak için çevresine bir sürü yandaş topluyor. Bunun cefasını da çeksin beter olsun! Ama bu düşüncemi tabi ki Simgeye söylemiyorum. Onun benden korkması çok hoşuma gidiyor.
Kantinden çıktım ve karşımda Bonus Ceren. Özlemişim bildiğin. Saçları yine kabarık dikkat çekiciydi. Onu görünce keyfim yerine geldi. Günaydın diyerek sarıldık birbirimize.
- Kavga dövüş derken telefon numaranı almayı unutmuşum
Gülerek '' evet bende farkettim,söyle numaranı kayıt edeyim.'' Numara işini halledip sınıfa doğru çıktık. Çantamızı yerleştirip ona fısır fısır Simge'nin olayını anlattım. '' hahahah ortaya çıkaralım da yesinler birbirlerini,nefretler yaa'' dedi kahkaha atarak.
- Bize ne ya boşver salak olmasın onlar da.
- Kaç yıldır onlar senin her açığınla dalga geçmediler mi ? Böyle bir koz var elinde intikamını almadan mı gideceksin. Sen bilirsin madem.
Bonus gerçekten doğru söylüyordu ya. Ağzıma sıçtılar, itin götüne sokup çıkarttılar dört yıl boyunca. Doğru zaman geldiğinde söyleyeceğim.
- Tamam ama hemen değil Simge'nin korkup diken üstünde durmasına bayıldım, tadını çıkartalım.
'' Tamam '' dedi ellerini ovuşturarak,gözlerinde ki sinsiliği görmüştüm.
O sırada Ceren'in telefonu çaldı. Rahat konuşabilmek için dışarıya çıktı. Yaklaşık beş dakika sonra bonus, kafası sanki sinirden iki katına çıkmıştı. Alnındaki damar resmen ben burdayım diyordu. '' Ne oldu '' dedim tedirginlikle. '' Benim Muğla'ya gitmem lazım'' dedi telefonu sıraya vura vura. Allah'ım sen karşı tarafı Ceren'in şerrinden koru,çünkü gözündeki katili gördüm.
- Sakin ol gel dışarı çıkalım,konuşalım.
Yumruklarını sıka sıka benimle geldi. ''Dinliyorum'' dedim. Öfkeden deliye dönmüş bir şekilde başladı anlatmaya.
- Yaklaşık bir buçuk yıldır sevgilim var Muğla'da. Adı Koray. Az önce orada ki yakın arkadaşım aradı bu Koray piçi başkasıyla takılıyormuş. Dün bunları el ele görmüş bir kızla. Zamanında bu kaşar zaten şerefsiz Koray'a yavşamıştı. Ama Koray yüz vermemişti. Demek ki ben buraya gelir gelmez işi pişirdiler.
- Ohaa!!
- Dur dur bu kadar değil. Kız kim biliyor musun ?
- Kim?
- Babamın annemden boşandıktan sonra evlendiği kadının kızı. Ya ben bunları doğduklarına pişman etmez miyim ? , O orospunun saçlarını yolup eline vermez miyim ? Kısacası Melis benim Muğla'ya gitmem lazım.
'' Bende geliyorum, ne zaman gidiyoruz ? ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuzlu Aşk
ChickLitHer zaman kibir,kıskançlık,bencillik mi kazanacak ? Yoksa sıradanlık mı güzel kapılar açacak ? Yapmacık Melis mi? Doğal Melis mi ? Liseden üniversiteye uzanacak güldürecek cinsten bir aşk hikayesi. Bu aşkın rengi ise Mavi olacak.