Ancak tam bakışırken beklenmeyen bir şey oldu..
Bir anda izinsizce odaya giren Elif önce minik bir çığlığı kulaklarımıza hediye ettikten sonra gözlerini kapatıp konuştu;
-"Bu hal ne Behram ya? Korkuttun."
Çığlığı beni kendime getirmişken karşımdaki Toprak'ın da benden bir farkı yoktu. Elif gelir gelmez aceleyle ayaklanmış şaşırmış gözlerle bir bana bir Elif'e bakıyordu.
-"Şey.. Behram galiba konuşmayacak. Ben çıkayım." Haşşunu bileydin diye geçirdim içimden. Kırgınlıkta inat etmiş bir Behram en son istenilesi karakterdir abicim.
Yüzümün kızarmış olmasını umursamadan serin yatağıma girmek için yorganımı kaldırdığımda Elif'in hala cevap beklediğini fark ettim. İstediği kadar dikilebilir gözü kapalı bir şekilde. Hiç problem değil yeter ki ışık açık kalmasın.
Olayı tekrar gözümün önüne getirdim. Benden özür dilemeye gelen Toprak'a tek bir cevap vermemiş,üstüne bir de önünde soyunmuştum. Bu neyin kafası amınakoyim?
"Çocuğu kendinden iyice soğutacaksın gerizekalı." İç ses doğru söylüyordu be. Bir sakin olsam aslında güzel şeyler olacak belki. O kadar anlık yükseliyorum ki. Kendi kendime iç geçirince Elif de gözlerini açma ihtiyacı hissetti. Gelip yatağın bir ucuna oturdu. Belli ki nutuk atmaya gelmişti.
-"Behram.. anlıyorum bir travma geçirdin. Yaşadığın şeyleri bir insanın hazmedebilmesi için bir ömür gerekiyor. Onu da biliyorum. Ama inan Toprak'ın bir suçu yok. Çocuk istiyor ki kimse kırılmasın. Azra'yı da öyle ağlar görünce dayanamadı. Biraz yumuşasan.. Gözünü seveyim böyle tek kelime etmeden durma karşımda."
Bir..iki..üç..dört. Saniyeler geçiyordu ve benden hala bir ses çıkmamıştı. O korku dolu anı gözümün önüne getirdiğimde gözümden yastığa akacak bir damla yaş ses çıkarır mıydı acaba? Elif de umursamazlığıma sinirlenip çıkmak için kalktı.
İçli bir şekilde hıçkırmaya başlamıştım o anları tekrar yaşayınca. Tam çıkarken duraladı.
-"Eliif." Hıçkırıklar arasında uzatarak söylediğim ismi dışardan duysam bir daha ağlar, bir daha ağlardım. O derece içli söyledim.
-"Tatlım ağlama sen yaa. Ayy bak ben de ağlarım şimdi." Bu kadınlar.. Duyguları henüz örselenmemiş kadınlar..
-"Elif ben öyle korktum ki. Birini daha kaybetmekten öyle korktum ki ..hıkkgh.. öyle canım yandı ki o an. Yaşadığını duyunca nasıl sevindim bir bilsen. O kadını bile unuttum orada. Koşa koşa gittim Toprak'a..hıkkgh.."
Hıçkırıklar duracak gibi değillerdi. Durmasınlardı zaten..
-"Zaten bir kere yaşadığım bir şey. Bir daha aynı şeyin olmasından korktum. Bu sefer toparlanamazdım Elif.. Hayır bu sefer olmazdı. Sonra.. onu bu evde görünce dayanamadım. O katı, bana nefretle bakan yüzünü görmeye tahammülüm yok ne yapayım? Neden nefretle baktığını da bilmiyorum ki. Onun yaptığını ben yapmış olsaydım.."
Elif boynuma sarılmış, gözlerim omzunu ıslatırken aynı şeyin benim omzum için de geçerli olduğunu farkettim. Konuşmamı yarıda kesense ağlayarak bana doğru gelen Toprak'tı. Elif'ten ayrıldığımda bana ulaşıp boynuma atlamıştı.
Bu..nasıl tarif edilebilir ki? Şey gibi..hani en sevdiğin oyuncak ayını kaybedersin de hiç beklemediğin bir anda bulursun ve dünyalar senin olur. Hah işte onu yüzle çarpın. Çıkan sonuç şuan içimde gerçekleşen doğaüstü hormonal reaksiyon ya da aşk şeysi ne derseniz deyin,oydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SEV KALBİMİ DEĞİL(EŞCİNSEL)
Short Storyİşte zihnimi yerle yeksan eden,geceleri uykumu kaçıran o soruyu sormuştu: "Eski sevgilinin kalbini taşıdığım için mi tüm bunlar?!" Buna cevap veremezdim. Aynı soruyu haftalardır kendime sorup cevap alamazken,yahut cevaptan kaçarken,ona nasıl...