EVVET ARKDAŞLAR, UZUN BİR ARANIN ARDINDAN BÖLÜM GELDİ. S-MUTLU BİR BÖLÜM OLDU :) WATTPAD'İ UZUN SÜRE ÖNCE TERKETMESİNE RAĞMEN SMUT KISMINI YAZMADA BANA YARDIM EDEN ELA'YA BURADAN DA TEŞEKKÜRLERİMİ SUNMAZSAM OLMAZ. BİR GÜN BURAYA DÖNERSEN DİYE YAZIYORUM; GEL BENİ AL :))
SAÇMALADIM NEYSE, İYİ OKUMALAR ^_^
Ah insan, vah insan. Gözlerindeki perdeyi kaldır da bak insan. Etrafında nasıl güzellikler duruyor görmediğin, görmek istemediğin. Kaçımız soğuk ve bembeyaz bir kış sabahı masmavi gökyüzüne bakıp iç geçirerek etrafı seyre daldık? Kaçımız belki o anda, belki daha sonra katılaşmış kalplerimizden "Keşke aşık olsam. Artık ben de sevsem." diye geçirdik, kırgın güvenlerimizin ayaklarına basarak? Kaçımız bizi sevdiğini bildiğimiz insanı sevmeye çalışıp sevdi? Evet yine saçmalıyorum, biliyorum. Ama ne yapayım abi? Mutluyum ben, düşünebiliyor musunuz? Mutlu bir Behram ha...
İçimden yükselen herkesi kucaklama hissini bastıramaz bir şekilde adliye kapısından çıkarken Toprak bir yandan yanımda gülüşümü bölüşerek yavaşça arabaya yürüyor diğer yandan moraran sağ elmacık kemiğime dokunarak hasar tespiti yapmaya çalışıyordu. Evet doğru bildiniz yumruk yemiştim. Ama hele bir sorun niye? Hah, doğru cevap, babam yapıştırdı bir tane. Neymiş efendim çocuğunu elinden almışım. Karar açıklandığı an herifin yüzünün aldığı hal gözümün önüne geldikçe büyük bir kahkaha virüsü içimden dışıma doğru taşıyor. Engel olamıyorum ne yapayım?
-"Ahahahahahh karnım ağrıdı öleceğim."
-"Doyamadın gülmelere Behram. Karar açıklanır açıklanmaz kahkaha basılır mı hakimin önünde hem de."
-"Yavrum görmedin mi tipini? Ne hale girdi yüzü, Firdevs hanıma döndahahahhh."
-"Acıyor mu çok?"
-"Öpersen geçer." Tek gözümü kırparak etkileyici olmasını umduğum bir hareket yaptım. Hala seslice gülerken karşıdan yürüyerek gelen iki kadının bakışları bulunduğumuz tarafa döndüğünde belimde bir acı hissettim.
-"Gülme artık be sus." Sağ elimi belime atarak muhtemelen moraran yeri ovalamaya başladım, bu cidden acıtmıştı.
-"Uff belim..Ya sen benim mutlu olmamı istemiyor muydun ne bu şiddet bu celal?"
-"Böyle umumi ortamlarda kontrolsüz gülme o zaman beyefendi." Tribini üstüme saçarak adımlarını hızlandırdı.
-"Ne oldu kurban olduğum? Anlamadım ki."
-"Kadınlar geçene kadar gözlerini üstünden ayırmadılar fark etmedin sanırım. Çok güzel gülüyorsun, ne yapayım? Gelen geçen bakıyor. Gülme!" İşaret parmağıyla tehdit eder gibi bir harekette bulunurken tam gönlümün ortasından yükselen yıldızlar dudaklarımdan çıkıp Toprak'ın dudaklarına ulaşmak istediler, engel olmadım. Adliyenin çıkışından birkaç on metre ötede yapıştım dudaklarına ve bir öpücük, birer de ısırık bıraktım al dudaklarına. Ayrılmamıza sebep olan ses az ötede durmuş bize bakan orta yaşlı, saçları sarıya boyanmış, elinde geleneksel kuyumcu çantasıyla ellerini önünde kavuşturmuş olan kadından geldi. "Cık cık cık. Gençlik ne hallere düşmüş?". O kadar mutluydum ki kadını dikkate almak gelmedi içimden, belki biraz dalga geçilirdi ama ha.
-"Sorma abla ya gençlik ne hallerde şuna bak. Sokağın ortasında sevdiğini öperken bile korkuyor. Böyle olur mu canım hiç?" Ciddi kalmaya çalışarak konuştum.
-"Sus bakayım sen arsız. Hiç utanmanız yok mu sizin, erkek adam erkeği öper mi hiç?"
-"Bilmiyorum ki, öper mi Toprak?" Soruyu Toprak'a dönüp sorduğumda bakışlarımdaki şeytanlığı anlar anlamaz kafasını yaklaştırdı. Daha kısa bir öpücüğü dudaklarıma kondurduğunda bu anı hayatım boyunca unutulmayacak anlarımdan biri olarak beynime kazıdım. Kafamıza yediğimiz o kumaş kuyumcu çantasının içinde her ne varsa cidden canımı yakmıştı. Bir yumruk yerim, bir çanta. Bu nedir be kardeşim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SEV KALBİMİ DEĞİL(EŞCİNSEL)
Historia Cortaİşte zihnimi yerle yeksan eden,geceleri uykumu kaçıran o soruyu sormuştu: "Eski sevgilinin kalbini taşıdığım için mi tüm bunlar?!" Buna cevap veremezdim. Aynı soruyu haftalardır kendime sorup cevap alamazken,yahut cevaptan kaçarken,ona nasıl...