20. BÖLÜM

1.6K 105 192
                                    

  Merhabalar efenim, normalde burayı işgal etmeyi pek sevmem ama hazır bölüm atmışken geçmiş Zafer Bayramı'mızı ve Kurban Bayramı'mızı kutluyorum. Nice bayramlarda burada benzer duyguları yaşamak dileğiyle. Bu arada medyadaki müzik çok hoş değil mi? :) İyi okumalar. 
 

           Bir başka şehire gitmek... Başka bir dünya kurup, başkalarının hayatlarına katık etmek... Sevdiğini unutmaya çalışırken, kim olduğunu unutmak ve en çok korktuğum şey; Yalnız başıma ölmek. Sevdiğimle bir an olsun gönüllerimiz sarılamadan bu dünyayı terk etmek...

Tüm korkularım bir bir gerçek olacaktı bu geceden sonra. Hayata meydan okumalarım 21 yıl sürdü yalnızca, belki biraz daha uzun. Tabi ergenlikten itibaren alırsak çok daha kısa bir süre. İnsanlar hayatla savaşarak kazanıyorlardı belki, evet ama onların sevdikleri yanında. Ya ben? Bir poşet çöpten halliceyim, doğruya doğru.

Hem her hikayenin mutlu sonla bittiği nerede görülmüş? Çekiliş sırasında payıma düşen hayatın bu olduğunu nereden bilebilirdim? Bilsem değiştirirdim kesin, bu hayat çekilir değil.

Şu hayatı çekilebilir kılan yegane şey ile şuan arabadan inmiş, yan yana boğazın sularını izlerken oturuyoruz. Yol üstündeyken ona, hediye alamadım madem bu senin olsun bahanesiyle verdiğim genişçe siyah atkıya sarılmış, soğukta öylece suyun kıyıdaki beton cepheye vurunca çıkardığı sesleri dinliyordu. Ben de onun sessizliğini dinliyor güzel yüzünde sudan çarparak gelen ışığın kırınımlarını izliyordum gecenin ayazında. Son gecemizdi beraber, bu kadarına hakkım olduğunu düşünüyorum en azından.

Serin rüzgarlar denizin o tuzlu kokusunu ciğerlerime nakşederken, dibimizde ahenkle salınan az sayıdaki çınar yapraklarına eşlik ederek titreyen gözlerimi bir lahza olsun kapatıp onu tüm kalbimle hissetmek, gönlümün en ücra köşelerine bile onun varlığını kazımak istedim. Derince çektiğim nefesler her seferinde biraz daha fazlasını istememe sebep oluyordu.

Gözlerimi açıp yanımda oturan gence baktığımda o da çoktan beni inceliyor haldeydi. Böyle bakma çocuk, gidemem sonra. Saate baktığımda yeterince oyalandığımızı görüp ayaklandım. Dikkatini dağıtan şey konuşmam oldu.

-"Kalkalım mı artık?" Bir iç çekip  ayağa kalkarken cevapladı.

-"Eh gidelim hadi. Bir yere götüreceğim demiştin. Hala nereye gideceğimizi bilmiyorum."

-"Aslında seni sevdiğim kişiyle tanıştıracaktım ama bugün doğum gününmüş gelmek istemezsen anlayabilirim. Kafede buluşacağız da, Elif ve Sinan da gelecek. Ben... senin de gelmeni istemiştim benim için önemli."

"Bir günde yalan konusunda yüksek ihtisas yaptın Behram. Ayakta alkışlıyorum." İç sesin yalancılığımla ilgili söyledikleri doğruydu. Ama bugün kendime sınırsız hesap açtım. Bir günlük bütün envanterimi yalanlarla doldurabilirim, mecburen.

Sözlerimi bitirdiğimde Toprak'ın yüzünde gördüğüm hayal kırıklığını, benden iğrenmiş olmasına bağladım. Sonuçta beni de birisi öpse ve daha sonra seni sevgilimle, daha doğrusu sevdiğimle, tanıştıracağım dese ben de aynı tepkiyi verirdim. Belki ağzını yüzünü dağıtırdım bile. Toprak hariç, ona dokunan yanar. Benim aylar evvel bir kere gözüm değdi istemeden, aylardır yanıyorum. Kısa bir sürelik sessizlikten sonra cevapladı beni.

-"Peki, madem senin için bu kadar önemli. Bu arada... sevgilin kim?"

-"Sevgilim demedim ki, sevdiğim dedim." Gözleri bir an şaşırarak baksa da devam etti.

-"Öyleyse, sevdiğin kim?"

-"Tanıyor olsan zaten tanışmaya götürmezdim değil mi?" Dedim tebessümle. O benim kadar neşeli değildi. Ben zaten pek neşeli sayılmazdım, bir de onun halini düşünün. Takımı kötü futbol oynayan taraftar havası vardı, bitse de gitsek der gibi.

BENİ SEV KALBİMİ DEĞİL(EŞCİNSEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin