Arabaya binmiş gidiyoduk. Neresi olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ona sorsamda cevap vermiyodu. Birazdaha ilerledikten sonra arabayı park etti. Arabadan indiğimde etrafa baktım bi lunaparkın önündeydik. Gülümsiyerek ona baktım.
"Tanıdık geldimi burası"
"Evet"
Daha önce onu mutlu etmek için buraya sürüklemiştim. Aramızda bişey yoktu o zaman. Elini bana uzattı tuttum. İçeri girdik. Bir sürü şeye binmiştik. En mutlu anlarımı yaşıyodum ve yine onun sayesindeydi.
"Yoruldun mu taeyeon?"
"Evet"
Her oyuncağa binmiş etrafta deli gibi koşmuştum. Ben yorulmıyıcamda kim yorulucak.
"Bu gün hep dışarıda olucaz"
"O zaman midemi doyurmam gerek gün boyu bana sövebilir"
Karnımı güzelce doyurdum. Onunla nerede güzel vakit geçirdiysem beni oraya götürdü eski anılar gözümde canlandıkça ona daha da bağlanmıştım sanki. Hava hafiften kararmıştı ve ben yorulmuştum. Kocaman bi meydana gelmiştik yan yana yürüyoduk.
"Taeyeon çocukları seversin demi"
"Çocuklar sevilmezmi tabii ki seviyorum"
Gülümsedi.
"Dünyanın en güzel annesi olucaksın bi düşünsene bebeğimiz olucak sana anne bana baba diyicek"
Güldüm.
"Çocuğum olsun tiffany'ye dayı dedirtçem"
Gülümsemem dahada artmıştı.
"Manyaksın cidden"
Yan tarafta duran mağzadaki kıyafet dikkatimi çekmişti. Baya güzeldi.
"Çok güzel değilmi"
Arkamı döndüm yoktu. Etrafa bakındım göremedim. Biraz daha sağa sola baktıktan sonra telefonla aramak gibi bi fikir gelmişti. Sahi ben niye böyleyim en başta yapmam gerekeni en son yapıyorum telefonumu çantamda ararken bi el aniden bacağıma dokundu korkmuştum. Küçük bi çocuktu. Çok sevimliydi. Elinde gül vardı. Gülü elime verdikten sonra koşarak uzaklaşmaya başladı.
"Hey koşma nereye gidiyosun bu ne demek oluyo"
Ardından bir tane daha çocuk geldi onunda elinde gül vardı. O da gülü verdi ve gitti. Çocukların sayısı artmaya devam ediyodu. İnsanlar beni fark edip bakmaya başlamıştı. Çocuklar hala gelip gül verip gidiyodu. Her geldiklerinde bi tarih söylüyodular. Sanırım bu tarihler baek'le geçirdiğim günlerdi her tarihi söyleyip yanınada bi kelime söyleyip o günü özetliyodular özetlemeeri sayesinde hatırlıyodum önemli olan olayların olduğu günleri söyleyip gidiyodular.
Önümde dışı camla kaplı bi bina vardı birden binanın ışıklarının hepsi yandı ve söndü sonra benim baş harfim yanıp sönmeye başladı. Sonra baekhyun'un baş harfi ve kalp işareti. Ben binaya bakarken ışıklar en üstten aşağıya doğru teker teker yanıp sönmeye başladı. Işıkları gözlerimle takip ederken en aşağıya geldiğinde gözlerim onun gözleriyle buluştu. Çok şıktı ve yakışıklıydı üzerini bu kısa süre içinde değimiş sıyah takım elbise giyinmişti onunda elinde gül vardı. Adım adım bana doğru gelmeye başladı. Üzerime daha şık bişeyler giymeliydim. Tam önümde durdu insanlar bizi izliyodu. Gülü bana verdi. Cebinden yüzük kutusunu çıkardı.
"11.06.2017 sana evlenmeyi teklif ettiğim gün. Benimle evlenirmisin"
***
Bu ne değüşük bi bölüm oldu. Daha iyi bi fikir bulamadım. Umarım beğenirsiniz. Yorum yapın lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OTEL ODASI~~baekyeon
Fanficİlk kitap aradan yıllar geçti cringe yerler olabilir çok şaapmayın😂 "Kimin aklına geçe ikincı katta bi otel odasının penceresini çalan ve kızlardan kaçtığını söyleyen bir şerefsizin okulda popi olduğunu gelir ki"