İyi akşamlar!
Yayından kaldırdığım bölümleri tekrar yayınlamaya karar verdim. Düzenleyip öyle yayınlamak istiyordum ama bu çok uzun zaman alacaktı, ben de vazgeçtim. Bu yüzden yazım kurallarındaki hataları görmenizi rica ediyorum. Eğer talep olursa özel bölümlerle hikayeleri destekleyebilirim. Bunca zaman bekleyen okurlarıma teşekkür ederim. Yeni hikayelerimde görüşmek dileğiyle.
2021 senesinin hepimize mutluluk, huzur, sağlık, can güvenliği, maddi ve manevi refah, barış ve neye ihtiyacımız varsa onu getirmesini dilerim. Hepimize güzel ve birlikte seneler!
Sosyal medya hesaplarımdan beni takip ederseniz çok sevinirim:
İnstagram ve Twitter: lina66karlina
Finalli Hikayelerim:
-Yağmur Kokusu
-Senden Önce Senden Sonra (Yağmur Kokusu'ndaki Elif'in kuzeni Pusat ve Biçare'deki Fuat karakterleri var. Yağmur Kokusu'ndan sonra okumanızı tavsiye ederim.)
-Biçare
-Sevgili Bay Hiç
Yazdığım Hikayeler:
-Her Sevda Bir Veda
Not: Ayrıca Yağmur Kokusu'nu daha önce yazdığım için Senden Önce Senden Sonra'da bazı noktalarda değişiklik görebilirsiniz, haberiniz olsun.
Dipnot: Yeni okuyacak arkadaşlarımdan oy vermelerini ve yorum yapmalarını rica ediyorum.
LİNA KARLİNA
İnsanın ruhunun yarası dikiş tutmaz.
Dudaklarımın arasından süzülen dumanın gökyüzüyle kucaklaşmasını seyrediyorum. O duman içimi zehirlerken dudaklarımdan süzüldükten sonra masumiyet timsali bulutlara karışmasını komik buldum. Bir nefes daha aldım.
İnsanlar kendini öldüren şeylerin müptelası olurmuş. Sigara öldürür, alkol öldürür, uyuşturucu öldürür ama yasaktır. Yasak olan caziptir. Aslında... Hiçbir iyi insan öylesine başlamaz. Dert başlatır bunu, dert cazip kılar. Derde ise insan sebep olur. Sonuç olarak insan yine insanı öldürür dolaylı yoldan.
"İçme şu zıkkımı." Güldüm.
"Görüyorsun içiyorum, bitene kadar gelme." Dedim. Umursamadan oturdu yanıma. Başak böyleydi işte. Seneler öncesinden tuttuğu elimi yerlerde yuvarlanmasına sebep olsam dahi bırakmamıştı.
"Hayatımda senin kadar susan bir kadın görmedim! Beş senedir ağzından laf alana kadar göbeğim çatlıyor." Dediğinde güldüm. Abartıyordu her zamanki gibi.
"Kırık bir kadınım ben. Her hücrem kırık. İyileşirken acıyor canım. Canı acıyan insan neşeli olur mu?" diye sordum Başak'a. Gözleri kısa bir an acımayla parladı. İnsanların bana acımasını sevmezdim. Yıkılmadım ayaktayım arabeskiyle alakam yoktu. Yıkılmıştım ama kalkmıştım. Derin bir mutsuzluğa sahipken sahte gülüşler saçmıyordum etrafa. İnsanlar mutluluk görünce nasiplenmek isterlerdi çünkü. Mutluluk paylaştıkça çoğalmıyordu aslında. Mutluluk paylaştıkça kirleniyordu.
"Mutluluğu ne zaman kabul edeceksin kalbine?" diye sordu. Sigaramdan derin bir nefes alıp gökyüzüyle kavuşturdum buharı.
"Hiçbir zaman. Çünkü mutluluk ve acı birbirlerini takip ederler. Kıskanç iki savaşçı gibi. Birine kavuştun mu ötekisi hemen hain planlar kurar yerleşir diğerinin yerine. Acı ve mutluluk art arda gelir. Bu yüzden en iyisi hissiz olmak. Hiçbir duyguyu kabul etmemek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR KOKUSU (Tamamlandı)
General FictionDram kategorisinde 24. Sırada- 14.05.2018 Kitapları mesken tuttum ben. Kaçtım. Yüreğimdeki ağırlıklardan kaçtım. Sahte gülüşlerden kaçtım. Seviyorum diyen yalancılardan kaçtım. Kitaplara sığındım. Hayal dünyasının temiz yalanlarını gerçek dünyanın p...