28. Bölüm

5.8K 408 230
                                    


Bölüm 28

Hayatım yarış atına binmiş gibi geçiyordu. Evde hamile varken ve bunu saklamaya çalışırken nefes alacak vakit bulamamıştık. İstemenin üzerinden bir buçuk ay geçmişti ve geçen hafta Emre ve Meyra'nın düğününü yapmıştık.

Allah'tan Begüm anne de teyzem de geleneksel insanlardı da çeyizleri daha onlar tanışmadan tamamlamışlardı. Evin birçok ihtiyacı böylece hallolmuştu. İki taraf da canını dişine takarak aylarca süren düğün hazırlığını birkaç haftada halletmişlerdi. Tabi kuşak çatışması çok olmuştu bu süreçte. Meyra'nın beğendiklerini Begüm annem ve teyzem beğenmemişti, onların beğendiğini Meyra beğenmemişti. Burada devreye Başak girmişti. Öyle güzel şeyler bulup çıkarmıştı ki iki taraf da hayran kalmıştı.

En büyük sıkıntı gelinlikte olmuştu. Meyra klasik bir gelinlik giymek istememişti. O daha çok gotik tarzında olduğu için siyah gelinlik giymek istemişti. Sonunda kaynanasının isteği olurken Begüm annem mağazadan çıkışta Başak'la bana Meyra'nın heveslendiği gelinliği sipariş etmemizi söylemişti. Gelinlik genel itibariyle beyaz olsa da siyah dokunuşlarıyla efsane bir görüntü veriyordu. Çiçeği de ona uygun siyah beyaz lalelerden yapılmıştı.

Meyra gelen gelinliğin istediği gelinlik olduğunu gördüğünde oturup hüngür hüngür ağlamıştı. Tabi hamilelik hormonları tavanlarda olduğundan her şeyi aşırı uçlarda yaşıyordu. Kuşak bağlamada evlenmeden vazgeçmesi de sırf hormonlar yüzündendi. Gökmen amcanın kızını görünce ağlamasını tarif dahi edemezdim. Ben gelin olduğumda benim için ağlayacak annem de olmayacaktı babam da.

En büyük şoku gelin konvoyunda yaşamıştık. Emre ve arkadaşları motordan konvoy oluşturmuştu. Pusat ve Yekta için bu sarsıcı olsa da ortamın huzurunu bozmamışlardı. O manyaklar motorla giderken biz arabayla onları takip etmiştik. Emre'nin Meyra'ya düğün hediyesi ise Haluk Levent'i düğüne getirtmesi olmuştu. Adamın yakasına nasıl yapıştıysa artık Haluk Levent, Meyra'ya sabır dilemişti düğünde.

Meyra henüz mezun olmadığı için balayını çok kısa tuttular. Mezuniyetten sonra tüm yaz balayı yapacaklardı. Tabi bizim düğünümüzden de sonra olacaktı bu.

Şimdi Begüm anneme gelmiştim. Akşam hep birlikte yemek yiyecektik. Birkaç güne de beni istemeye gelirlerdi muhtemelen. Emre evlenir evlenmez bunun planı içine girmişlerdi çünkü. Biz de o sırada Begüm annemlerin iki sokak aşağısında yine kendilerinin yaptığı üç katlı müstakil evi dizmeye başlamıştık Ekin'le. Strese girmeden, yorulmadan rahat rahat işi halledelim istemiştik.

Süper babaanne bir türlü Erkan babamlardan gitmemişti. Erkan amcanın küçük kardeşi Erhan amca götürmek çok istemişti. Kızı Emel hala da çok istemişti ama kadın bana kaynana olacak ya gitmemişti. Yemesi içmesi bitmemişti kadının! Onu yap Elif, bunu yap Elif, çay nerede Elif? Bekle da bekle! Gelduğum beş dakika olmadi!

"Elif! Ben acıktım!" dedi bu sefer. Daha az önce anneannemin yaptığı keteden yemişti. Neyin açlığı bu?

"Babaanne yediklerin daha yemek borusunda, midene inmedi ondan kendini aç hissediyorsundur," dedim. Dediklerimi Allah'tan anlamadı. Yoksa başlardı üşengeçliğimden, pabuç dilliliğimden, kötü yetiştirilmemden. Kadın kaynanalıkta profesörlüğü oynuyordu resmen.

"Ne? Duymadım!" dedi süper babaanne. Mutfağa gidip annemin hazırladığı pişileri götürdüm ona. "Ne dedin az önce?" diye sordu.

"Aa! Kim? Ben ağzımı bile açmadım babaanne. Seni bir kulak burun boğaza mı götürsek? İyice olmayan şeyleri duymaya başladın!" dedim ve annemin yanına kaçtım.

YAĞMUR KOKUSU (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin