özel bölüm 1

655 47 34
                                    


Bayram değil seyran değil deli mi dürttü beni? :)

çok özledim ne yapayım. Aklımda hep dolaşıyordu dedim artık zamanı geldi. Ama gerçekten benim canım evrenim, kalbimde yeri çok başka. 

Kısa ve öz oldu ama devamı gelir elbet bir gün. 

Burada kalanlar varsa yorumlarda görüşelim. Hepinizi çok seviyorum. Hoşça kalın.

***

Sabah yatakta tek başıma uyandım. Alışkın olmadığım bir durumdu. Duştan ses gelmiyordu. Yerimden kalkıp gerindim. Yatağı topladım, camı açtım. Sabah rüzgarı odanın kirli havasını temizlesin. Begüm'den ses gelmediğine göre Ekin onun yanına geçmişti.

Ebeveyn banyoya girip duş aldım. Uzun zamandır rahatça banyo yapamıyordum. Banyodan çıktıktan sonra hazırlanıp kızımın odasına gittim. Ekin ve kızım birbirlerine sarılarak uyuyordu. Boğazımda yumru, göğsümde ağrı sebebiydi bu görüntü. Bana layık görülmeyen her şeyi kocam, kızıma doyasıya yaşatmaya yeminli gibiydi.

Sessizce odadan çıktım, arabaya binip mezarlığa gittim. Uzun zamandır gelmiyordum buraya. Annemle babamın mezarındaki otları yolup topraklarını suladım, ikisinin arasına oturdum öylece.

Yaşadıklarım gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Her anı acımı katladı, her anı kalbime hançer gibi saplandı. Gözlerimden birer damla yaş süzüldü. Güzel tek bir anı yoktu ailemizde, ruhlarına okuyacağım hiçbir Fatiha suresini içimden gelerek okumuyordum. İçim buzdan bir yangına ev sahipliği yapıyordu. Ellerim topraklarını okşamak için gitmiyordu. Onlar benim ebeveynlerimdi.

"Ekin'le evlendim," dedim. "Çok mutluyum biliyor musunuz? Hani ikiniz de söylemiştiniz ya 'seni bu halinle kim kabul eder?' diye aşağılamıştınız beni. Pars'la barışmam için baskı kurarken el değmiş kıza kim bakar demiştiniz. Öyle güzel baktı ki bana, öyle güzel sevdi ki beni!"

Titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Sizin gibi değil o da ailesi de. Gözleri titriyor bana bakarken, elleri titriyor ellerimi tutarken. Canım derken canından kopup geliyor kelimeler. İliklerime kadar sevgiye doyuruyor beni."

Sulanan burnumu çektim.

"Sizin vurduğunuz yerleri merhametle okşuyor, sizin çektiğiniz saçları özenle tarıyor. Bir kere bile sarılmadığınız bedenimi sımsıkı sarıyor. Hak etmiyorsun dediğiniz her şeyi hak ediyorum ben, siz insanlık fakiri olduğunuz için bunlardan mahrum bıraktınız bizi."

Ellerimi birbirine kenetledim.

"Erkan babam senin yaralarını kapatmak için var gücüyle çabalıyor baba. Kızım derken dudaklarından bir kere daha kızım lafı dökülüyor. Gözlerinden ışıklar saçıyor bana bakarken. Begüm annem... O benim canımın en içi. Her zaman yanımda, her zaman benim en büyük destekçim. Anne kelimesini sonuna kadar hak eden biri, senin aksine anne. Sen annelerin yüz karasısın."

Derin bir nefes aldım. Haykırsam hiçbir şey değişmeyecekti ama susarak kendi zehirlemeyecektim de.

"Kızım oldu benim," dedim. Doğum sürecim çok sancılı geçmişti. İlk defa kocamı bambaşka biri olarak görmüştüm. Aylarca yüzüne bakmamıştım. Şimdi kızımın bir yaşına birkaç gün kalmışken araları iyiden iyiye düzelmişti.

"Çok güzel bir kız. Babaannesine benziyor," dediğimde güldüm. Manyaklığı benzemez umarım. "Tam babasının kızı. Çok düşkünler birbirlerine." Zorlukla yutkundum. "Ben sana düşkün olamadım baba. Ben senden hep korktum, hep kaçtım. Kızma diye, vurma diye hep saklandım. Abimi dövdün, ablamı dövdün, beni dövdün... Neden? Çocuktuk biz, sana ne yapmış olabiliriz? Neden bizi hiç sevmedin baba? Neden bizden nefret ettin? Evlatken anlamazdım seni, çocuğum oldu hiç anlamıyorum. Ben Begüm'ün yüzü düşse canımı ayaklarının altına seresim geliyor. Siz nasıl taş kalplisiniz de benden bunu mahrum ettiniz? Siz nasıl canavarlarsınız ki üç evladınıza da cehennem hayatı yaşattınız?"

YAĞMUR KOKUSU (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin